Jean-Luc Nancy ve Tekil Çoğul Ontoloji
Yirminci yüzyılın ihmal edilen düşünürlerinden Jean-Luc Nancy, Çağdaş Kıta Felsefesine ait ontolojik kurulumların metafiziği aşmak adına içkinliğe verdiği önemden duyduğu rahatsızlıkla bilinir. Ona göre bu kurulumlar, Husserl'in bilincin içeriğine yönelik düşüncesinden hareketle bir imkânsızlık üzerine yükselirler. Bu andan itibaren varlığa esas olan bir unsur ontolojinin dışına itilmiştir. Bu durumun varlığı anlamaktan ziyade ona anlam dayatma itkisinden kaynaklandığına inanan Nancy, varlığı anlamanın yolunun varlığı dinlemekten geçtiğini düşünmektedir. Varlığı dinlemek, bir içkinlik meselesi olduğu kadar bir dışsallık meselesidir de. Bu anlamda düşünür, varlık kurulumunda dünyaya içkin bir dışsallığın yeniden devreye sokulmasını talep eder. Nancy'nin "tekil çoğul ontoloji"si içerinin ve dışarının buluşması anlamında bir sınır ontolojisidir.
Bu ontolojinin oluşumunda Nancy'nin en karakteristik özelliği, yeni kavramlar üretmekten ziyade yerleşmiş kavramlar üzerinden iş görmesidir. Bu, varlığı dinlemenin başat sonuçlarından biridir. Bu doğrultuda Hegel'den Derrida'ya kadar geniş yelpazede birçok düşünürün kavram ve düşünceleri, felsefesine katılır. Onun özgünlüğü bu geniş yelpazedeki düşünceleri bir yapbozla uğraşıyormuşçasına birleştirmesi ve incelikli bir yapı oluşturmasıdır.
Nancy felsefesine bir giriş mahiyetindeki bu çalışma, varlığı dinleme çabasına ait düşüncenin bütün karakterini oluşturan özelde "dünyanın anlamı" temelde varlık problemi etrafında şekillenmekte ve felsefesine uyarladığı düşünürlerin arasından Nancy'nin özgünlüğünü ortaya koymayı amaçlamaktadır. Tekil çoğul ontolojinin teorik ve pratik altyapılarını kendine özgü bir dizge temelinde irdelemektedir.
- Açıklama
Yirminci yüzyılın ihmal edilen düşünürlerinden Jean-Luc Nancy, Çağdaş Kıta Felsefesine ait ontolojik kurulumların metafiziği aşmak adına içkinliğe verdiği önemden duyduğu rahatsızlıkla bilinir. Ona göre bu kurulumlar, Husserl'in bilincin içeriğine yönelik düşüncesinden hareketle bir imkânsızlık üzerine yükselirler. Bu andan itibaren varlığa esas olan bir unsur ontolojinin dışına itilmiştir. Bu durumun varlığı anlamaktan ziyade ona anlam dayatma itkisinden kaynaklandığına inanan Nancy, varlığı anlamanın yolunun varlığı dinlemekten geçtiğini düşünmektedir. Varlığı dinlemek, bir içkinlik meselesi olduğu kadar bir dışsallık meselesidir de. Bu anlamda düşünür, varlık kurulumunda dünyaya içkin bir dışsallığın yeniden devreye sokulmasını talep eder. Nancy'nin "tekil çoğul ontoloji"si içerinin ve dışarının buluşması anlamında bir sınır ontolojisidir.
Bu ontolojinin oluşumunda Nancy'nin en karakteristik özelliği, yeni kavramlar üretmekten ziyade yerleşmiş kavramlar üzerinden iş görmesidir. Bu, varlığı dinlemenin başat sonuçlarından biridir. Bu doğrultuda Hegel'den Derrida'ya kadar geniş yelpazede birçok düşünürün kavram ve düşünceleri, felsefesine katılır. Onun özgünlüğü bu geniş yelpazedeki düşünceleri bir yapbozla uğraşıyormuşçasına birleştirmesi ve incelikli bir yapı oluşturmasıdır.
Nancy felsefesine bir giriş mahiyetindeki bu çalışma, varlığı dinleme çabasına ait düşüncenin bütün karakterini oluşturan özelde "dünyanın anlamı" temelde varlık problemi etrafında şekillenmekte ve felsefesine uyarladığı düşünürlerin arasından Nancy'nin özgünlüğünü ortaya koymayı amaçlamaktadır. Tekil çoğul ontolojinin teorik ve pratik altyapılarını kendine özgü bir dizge temelinde irdelemektedir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.