%35
Kabil Nerede Habil? - Kabil Ka Habil? İhsan Arat
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786057535016
Boyut
13.00x19.50
Sayfa Sayısı
64
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2018-09
Çeviren
Semra Güçlü
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe Kürtçe

Kabil Nerede Habil? - Kabil Ka Habil?

Yazar: İhsan Arat
Yayınevi : Lis Basın Yayın
18,00TL
11,70TL
%35
Satışta değil
9786057535016
762161
Kabil Nerede Habil? - Kabil Ka Habil?
Kabil Nerede Habil? - Kabil Ka Habil?
11.70

Duyduklarımızı anlatırken dürüst olmak zorunda değiliz, ama gördüklerimizi anlattığımızda dürüstlük bir nevi vicdanımızın sesi olur. Belki de bu bir beklentidir sadece. Bu oyunda bir zaman yoktur. Ama insanoğlu tüm gerçek doğası itibariyle Necip karakteri üzerinde vücut bulur. Zamanı dert edindik. Çünkü bizi değiştireceğinden korktuk. Oysa asıl korkmamız gereken başkaydı. Görmedik. Başta da belirttiğim gibi kutsal metinlerde bizlere aktarılan bu hikâye kısa ve özdür. Bundan yeni bir hikaye çıkaracaksam şayet, benim de dürüst davranıp kısa ve öz bir hikâye yazmam gerekiyordu. Bunun içindir ki, bu oyunu kısa tuttum.

İki kardeş kurban sırasında sadece kendi kurbanlarının dumanının Tanrı katına yükselmesi için nefeslerini tüketiyorlarsa ve bu nefeslerini birbirleriyle paylaşmıyorlarsa şayet, orada bir yarış başlamış demektir. Ya da kardeşlerden biri toprağın etrafını çitle sarıp bu benimdir, diye bağırıyorsa; diğeri de buna ses çıkarmıyorsa burada da bir yarış var demektir. Ve bu hiç de masum bir yarış olmayacaktır. Kötülük gizildir. Bundandır ki, insanoğlunun yaşadığı her yer aynı zamanda bir kusuru da barındırır. Ve bu kusur bir yerden sonra kendini trajik bir son ile bir cinayette somut kılar. Oyunda Necip; Hâbil'e sorar: ilk kötülük tohumu hangisidir, diye. Paylaşılamayan bir nefes mi? Yoksa dökülen bu ilk kan mı? Necip'in bu sorusuna, ne yazık ki verecek bir cevabımız yoktur. Çünkü dünya, bu sorunun etrafında dönüyor. İyi okumalar.

  • Açıklama
    • Duyduklarımızı anlatırken dürüst olmak zorunda değiliz, ama gördüklerimizi anlattığımızda dürüstlük bir nevi vicdanımızın sesi olur. Belki de bu bir beklentidir sadece. Bu oyunda bir zaman yoktur. Ama insanoğlu tüm gerçek doğası itibariyle Necip karakteri üzerinde vücut bulur. Zamanı dert edindik. Çünkü bizi değiştireceğinden korktuk. Oysa asıl korkmamız gereken başkaydı. Görmedik. Başta da belirttiğim gibi kutsal metinlerde bizlere aktarılan bu hikâye kısa ve özdür. Bundan yeni bir hikaye çıkaracaksam şayet, benim de dürüst davranıp kısa ve öz bir hikâye yazmam gerekiyordu. Bunun içindir ki, bu oyunu kısa tuttum.

      İki kardeş kurban sırasında sadece kendi kurbanlarının dumanının Tanrı katına yükselmesi için nefeslerini tüketiyorlarsa ve bu nefeslerini birbirleriyle paylaşmıyorlarsa şayet, orada bir yarış başlamış demektir. Ya da kardeşlerden biri toprağın etrafını çitle sarıp bu benimdir, diye bağırıyorsa; diğeri de buna ses çıkarmıyorsa burada da bir yarış var demektir. Ve bu hiç de masum bir yarış olmayacaktır. Kötülük gizildir. Bundandır ki, insanoğlunun yaşadığı her yer aynı zamanda bir kusuru da barındırır. Ve bu kusur bir yerden sonra kendini trajik bir son ile bir cinayette somut kılar. Oyunda Necip; Hâbil'e sorar: ilk kötülük tohumu hangisidir, diye. Paylaşılamayan bir nefes mi? Yoksa dökülen bu ilk kan mı? Necip'in bu sorusuna, ne yazık ki verecek bir cevabımız yoktur. Çünkü dünya, bu sorunun etrafında dönüyor. İyi okumalar.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat