Kadın Antropolojisi
Rayna R. Reiter'ın derlediği bu çalışma köklerini kadın hareketinden almakta ve cinsiyetler arasındaki eşitlik ve eşitsizliği tanımlamak ve açıklamak için antropolojinin imkânlarına başvurmaktadır.
Daha çok “modern” toplumlara odaklanan pek çok disiplinin ilgi duymadığı/görmezden geldiği “öteki” kültürlere ve kültürlerarası farklılık ve benzerliklere odaklanan antropoloji, aile sistemlerinin köken ve işlevleri, cinsiyet rolleri ve toplumsal cinsiyetin nasıl şekillendiği konusunda bize ufuk açıcı bilgiler sunar. Ancak antropolojik araştırmaların temelinde bulunan (kadınların konumu hakkındaki) bazı varsayımlar disiplinle ilgili soru işaretlerinin doğmasına yol açmaktadır. Kültürü doğrudan biyoloji üstünden okumayı tercih eden antropologlarla birlikte, işbölümünün ilk sorumlusunun kadının üremedeki rolü olduğunu ve erkek egemenliğinin bu bölünmeden ortaya çıktığını iddia eden antropologlar da olmuştur. Ancak feministler bunun neden kaynakladığını bilmek istemişlerdir. Ana akım klasik antropoloji ise, feminist öğrencilerin sordukları asıl sorulara ya kapalı kalmış ya da bunları önemsizleştirme eğiliminde olmuştur.
Bu derlemede okuyucuya, yukarıdaki soru ve sorunlar bağlamında “cinsiyet farklılıklarının gelişimi”, “antropolojide erkek önyargısı”, “ailenin kökeni”, “anaerki”, “cinsiyetin ekonomi politiği” ile ilgili tartışmaların yanı sıra, Papua Yeni Gine'den Dominik Cumhuriyeti'ne, İspanyol köylerinden Kolombiya kırsalına, Nijerya'dan kırsal Çin'e farklı kültürlerden verilen örneklerle cinsiyet eşitliği ve eşitsizliğinin konumlanışı hakkında kapsamlı alan araştırmalarından süzülmüş bilgiler sunulmaktadır. Ayrıca, kendi alanlarında öncü rolleri kabul edilmiş Morgan, Engels, Freud, Levi-Staruss gibi düşünürlerin konu ile ilgili çalışmaları yeniden ele alınıp feminist bakış açısından ciddi eleştirilere tabi tutulmuş, yeni yapılacak çalışmalar için araştırmacılara metodolojik ipuçları da verilmiştir.
- Açıklama
Rayna R. Reiter'ın derlediği bu çalışma köklerini kadın hareketinden almakta ve cinsiyetler arasındaki eşitlik ve eşitsizliği tanımlamak ve açıklamak için antropolojinin imkânlarına başvurmaktadır.
Daha çok “modern” toplumlara odaklanan pek çok disiplinin ilgi duymadığı/görmezden geldiği “öteki” kültürlere ve kültürlerarası farklılık ve benzerliklere odaklanan antropoloji, aile sistemlerinin köken ve işlevleri, cinsiyet rolleri ve toplumsal cinsiyetin nasıl şekillendiği konusunda bize ufuk açıcı bilgiler sunar. Ancak antropolojik araştırmaların temelinde bulunan (kadınların konumu hakkındaki) bazı varsayımlar disiplinle ilgili soru işaretlerinin doğmasına yol açmaktadır. Kültürü doğrudan biyoloji üstünden okumayı tercih eden antropologlarla birlikte, işbölümünün ilk sorumlusunun kadının üremedeki rolü olduğunu ve erkek egemenliğinin bu bölünmeden ortaya çıktığını iddia eden antropologlar da olmuştur. Ancak feministler bunun neden kaynakladığını bilmek istemişlerdir. Ana akım klasik antropoloji ise, feminist öğrencilerin sordukları asıl sorulara ya kapalı kalmış ya da bunları önemsizleştirme eğiliminde olmuştur.
Bu derlemede okuyucuya, yukarıdaki soru ve sorunlar bağlamında “cinsiyet farklılıklarının gelişimi”, “antropolojide erkek önyargısı”, “ailenin kökeni”, “anaerki”, “cinsiyetin ekonomi politiği” ile ilgili tartışmaların yanı sıra, Papua Yeni Gine'den Dominik Cumhuriyeti'ne, İspanyol köylerinden Kolombiya kırsalına, Nijerya'dan kırsal Çin'e farklı kültürlerden verilen örneklerle cinsiyet eşitliği ve eşitsizliğinin konumlanışı hakkında kapsamlı alan araştırmalarından süzülmüş bilgiler sunulmaktadır. Ayrıca, kendi alanlarında öncü rolleri kabul edilmiş Morgan, Engels, Freud, Levi-Staruss gibi düşünürlerin konu ile ilgili çalışmaları yeniden ele alınıp feminist bakış açısından ciddi eleştirilere tabi tutulmuş, yeni yapılacak çalışmalar için araştırmacılara metodolojik ipuçları da verilmiştir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.