Kadın Saçı Büyü ve "Türban"
Yıldız Cıbıroğlu, üzerinde on yıl çalışarak yazdığı Kadının Yazısız Tarihi adlı ilk kitabında tanrı-analar çağında, kadınların dünyayı kendi düşünceleri doğrultusunda yorumlayıp bir dünya görüşü oluşturduklarını, evrensel bir dil yarattıklarını, günümüzde sanat alanında kullanılan imgelerin, simgelerinde onların bu bilgeliğinden çıktığını "sözcük bağlantıları"ndan hareket ederek kanıtlamaya çalışmıştı. Elinizdeki bu çalışmasında da gene kadınların saçlarını örtme ve "türban" takmanın tarihsel kökenlerini araştırmaktadır. Yazara göre, üretim çağını başlatan tarımcı kadınların en az kırk bin yıl önce uygarlık yolunda dev bir adım kabul edilen ipi bulması, ardından düğümü, örgüyü, dokumayı keşfetmesi, evrensel yaşam ağını ve kişinin yazgısını da dokuduğuna inandırdı insanları. Daha sonra üretimde ve üremede bolluk olması için büyü yapmayı da öğrenen kadınlar böylece soyutlamaya, kurgulamaya geçerek tinsel güç kazandılar. Kadın saçı, gücün bolluğun simgesi oldu. Tüm büyülü bağlar, ipler, yılanlar tanrıçanın başındaki saçların yerini aldı. Kadın saçı giderek erkek cinselliğini denetleyen, tutsak eden, yeri geldiğinde öldürebilen büyülü bir güç haline geldi. Erkek örgütlenmesi olan Devlet ortaya çıktığında kadınların gizemli gücü hâlâ sürmekteydi. Tektanrılı dinlerden önce bu "güçlü kadın" imajını bir tehdit olarak gören erkeklerden buna karşı gelen yanıt ise kadın saçını bağlamak, kapatmak, örtmek ve kadın saçına yüklenen gizemli güçleri erkek sakalına/bıyığına yüklemek şeklinde oldu. Bu, kadın karşıtı yorumlar tektanrılı dinlerden çok önce bütün dinleri, felsefeleri etkiledi. "Bağlamak, kapatmak, örtmek" kavramları, tesettürle ve kadını "sınırlama, denetleme, tutsak etme" kılgısıyla örtüşerek günümüze dek geldi.
- Açıklama
Yıldız Cıbıroğlu, üzerinde on yıl çalışarak yazdığı Kadının Yazısız Tarihi adlı ilk kitabında tanrı-analar çağında, kadınların dünyayı kendi düşünceleri doğrultusunda yorumlayıp bir dünya görüşü oluşturduklarını, evrensel bir dil yarattıklarını, günümüzde sanat alanında kullanılan imgelerin, simgelerinde onların bu bilgeliğinden çıktığını "sözcük bağlantıları"ndan hareket ederek kanıtlamaya çalışmıştı. Elinizdeki bu çalışmasında da gene kadınların saçlarını örtme ve "türban" takmanın tarihsel kökenlerini araştırmaktadır. Yazara göre, üretim çağını başlatan tarımcı kadınların en az kırk bin yıl önce uygarlık yolunda dev bir adım kabul edilen ipi bulması, ardından düğümü, örgüyü, dokumayı keşfetmesi, evrensel yaşam ağını ve kişinin yazgısını da dokuduğuna inandırdı insanları. Daha sonra üretimde ve üremede bolluk olması için büyü yapmayı da öğrenen kadınlar böylece soyutlamaya, kurgulamaya geçerek tinsel güç kazandılar. Kadın saçı, gücün bolluğun simgesi oldu. Tüm büyülü bağlar, ipler, yılanlar tanrıçanın başındaki saçların yerini aldı. Kadın saçı giderek erkek cinselliğini denetleyen, tutsak eden, yeri geldiğinde öldürebilen büyülü bir güç haline geldi. Erkek örgütlenmesi olan Devlet ortaya çıktığında kadınların gizemli gücü hâlâ sürmekteydi. Tektanrılı dinlerden önce bu "güçlü kadın" imajını bir tehdit olarak gören erkeklerden buna karşı gelen yanıt ise kadın saçını bağlamak, kapatmak, örtmek ve kadın saçına yüklenen gizemli güçleri erkek sakalına/bıyığına yüklemek şeklinde oldu. Bu, kadın karşıtı yorumlar tektanrılı dinlerden çok önce bütün dinleri, felsefeleri etkiledi. "Bağlamak, kapatmak, örtmek" kavramları, tesettürle ve kadını "sınırlama, denetleme, tutsak etme" kılgısıyla örtüşerek günümüze dek geldi.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.