Kadınların Öyküleri
‘Ayaklarının hemen altında, el dokuması bir çul seriliydi. Çulun altındaki kesekli toprak, önceden ezilip düzeltilmişti. Allı, morlu çiçeklerle süslü entarisi, ayak bileklerine kadar uzundu. Ayaklarında el örgüsü burnu nakışlı yün çorap vardı. Parmaklarıyla ağacın dalını öylesine kavramıştı ki sanki eller dallara kilitlenmişti. Sancısı geldiğinde ağaca daha sıkı tutunarak ıkınıyordu. Güçlü bedeni titriyor, sarsılıyordu. Sonra lav diye bir ses çıkıyordu hançeresinden, acısını dillendiren. Bal rengi gözleri yeni bir ışıkla parlıyordu. Yüzüme bakıyor, bakışlarıyla sanki sabret diyordu.'
Hakkarili Yeter'in doğumuyla başlayan Kadınların Öyküsü (Kibele Yayınları), Doğu'da edebiyat öğretmenliği yapmış Tatvan doğumlu Lider Erşan'ın canlı kalemiyle bizleri yalın, derin ve hazin yolculuklara çıkartıyor. Kitapta 10 tane buruk mu buruk öykü var. Hepsi de yaşanmış, hepsi bu coğrafyanın kadınlarına ait öyküler. Erşan, bu anlatıların cesur kahramanlarıyla yüz yüze tanışma şansına sahip olmuş, kiminin evinde çay içip sohbet etmiş, kiminin yaylalarında dolaşmış. Bazılarının öykülerini ise anneanne ve dedesinden dinlemiş.
Kitaptaki kadınlar tek bir etnik gruptan gelmiyor. Türkiye'nin farklı yerlerindeki kadınlar, ancak yaşadıkları farklı deneyimlerde ayaklarına dolanan yazgı nedeniyle aynı. Kadınlık ve bu kadınlığın üzerine binen yük birbirinden çok da farklı değil. Ancak benzerlikleri burada bitmiyor. Onlar bu yüklere karşı ruhlarındaki içgüdüsel dirençle verdikleri mücadele ile de ortak bir yan sergiliyorlar. Alevi geleneğiyle yetiştirilenlerinde de aynı direnç var, Giritli olanında da, Erzurumlusunda da.
‘Hepsinin ayakta kalabilmek için cesaretleri vardı' diyor Lider Erşan kitabın önsözünde
- Açıklama
‘Ayaklarının hemen altında, el dokuması bir çul seriliydi. Çulun altındaki kesekli toprak, önceden ezilip düzeltilmişti. Allı, morlu çiçeklerle süslü entarisi, ayak bileklerine kadar uzundu. Ayaklarında el örgüsü burnu nakışlı yün çorap vardı. Parmaklarıyla ağacın dalını öylesine kavramıştı ki sanki eller dallara kilitlenmişti. Sancısı geldiğinde ağaca daha sıkı tutunarak ıkınıyordu. Güçlü bedeni titriyor, sarsılıyordu. Sonra lav diye bir ses çıkıyordu hançeresinden, acısını dillendiren. Bal rengi gözleri yeni bir ışıkla parlıyordu. Yüzüme bakıyor, bakışlarıyla sanki sabret diyordu.'
Hakkarili Yeter'in doğumuyla başlayan Kadınların Öyküsü (Kibele Yayınları), Doğu'da edebiyat öğretmenliği yapmış Tatvan doğumlu Lider Erşan'ın canlı kalemiyle bizleri yalın, derin ve hazin yolculuklara çıkartıyor. Kitapta 10 tane buruk mu buruk öykü var. Hepsi de yaşanmış, hepsi bu coğrafyanın kadınlarına ait öyküler. Erşan, bu anlatıların cesur kahramanlarıyla yüz yüze tanışma şansına sahip olmuş, kiminin evinde çay içip sohbet etmiş, kiminin yaylalarında dolaşmış. Bazılarının öykülerini ise anneanne ve dedesinden dinlemiş.
Kitaptaki kadınlar tek bir etnik gruptan gelmiyor. Türkiye'nin farklı yerlerindeki kadınlar, ancak yaşadıkları farklı deneyimlerde ayaklarına dolanan yazgı nedeniyle aynı. Kadınlık ve bu kadınlığın üzerine binen yük birbirinden çok da farklı değil. Ancak benzerlikleri burada bitmiyor. Onlar bu yüklere karşı ruhlarındaki içgüdüsel dirençle verdikleri mücadele ile de ortak bir yan sergiliyorlar. Alevi geleneğiyle yetiştirilenlerinde de aynı direnç var, Giritli olanında da, Erzurumlusunda da.
‘Hepsinin ayakta kalabilmek için cesaretleri vardı' diyor Lider Erşan kitabın önsözünde
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.