Kaht U GalaKuraklık - Kıtlık - Yokluk - Pahalılık
"... O gün bebe olan bugün kırkını aşkın; o gün kırkına basan bugün doksanı geçkin. İhtiyarlar, açlık nedir bilmeyen bu zamanın çocuklarına: 'Allah size o günleri göstermesin! Nimetin kadrini bilin! Biz gördük, siz görmeyin,' dedikleri şey; 1942'lerin kıtlığıdır. Halk arasında 'ikinci kıtlık' diye anıhr. Birinci kıtlık, hemen hemen herkesi ayni seviyede etkilemiş; ancak ikinci kıtlık, en fazla Güneydoğu'da tesirini göstermiştir. Gerçi, Anadolu'nun birçok bölgelerinde ekmek karneye de bağlanmış; ancak sözü edilen bölgede buğday ateş pahasına olmuş; zaman zaman da tamamen ortadan kaybolmuştur... Kıtlık, bazı evleri teğet geçerken, bazı aileleri de temelinden sarsmıştır."
"Kimdi onlar? Tapduk Emre Dergahı'nda Yunus'la şerbet içen canlar mı? Horasan'dan Anadolu'ya akın eden tasavvuf dervişleri mi? Yoksa Mevlana tekkesinde cezbeye gelen Mevlevi erenleri miydi? Veyahut üçler, yediler, kırklardan kopup asrımıza uzanan mücahitler miydi? Belki de Asr-ı Saadet'i, nefislerinde bu fırtınalı zamanda yaşatan mü'minlerdi. Belki de asrın dehşetli fitnesine rıza-ı İlahi için karşı gelip baş koyan bir peygamber varisinin talebesiydiler ve belki bütün bunların toplamından teşekkül eden Şifa ilacıydılar..."
- Açıklama
"... O gün bebe olan bugün kırkını aşkın; o gün kırkına basan bugün doksanı geçkin. İhtiyarlar, açlık nedir bilmeyen bu zamanın çocuklarına: 'Allah size o günleri göstermesin! Nimetin kadrini bilin! Biz gördük, siz görmeyin,' dedikleri şey; 1942'lerin kıtlığıdır. Halk arasında 'ikinci kıtlık' diye anıhr. Birinci kıtlık, hemen hemen herkesi ayni seviyede etkilemiş; ancak ikinci kıtlık, en fazla Güneydoğu'da tesirini göstermiştir. Gerçi, Anadolu'nun birçok bölgelerinde ekmek karneye de bağlanmış; ancak sözü edilen bölgede buğday ateş pahasına olmuş; zaman zaman da tamamen ortadan kaybolmuştur... Kıtlık, bazı evleri teğet geçerken, bazı aileleri de temelinden sarsmıştır."
"Kimdi onlar? Tapduk Emre Dergahı'nda Yunus'la şerbet içen canlar mı? Horasan'dan Anadolu'ya akın eden tasavvuf dervişleri mi? Yoksa Mevlana tekkesinde cezbeye gelen Mevlevi erenleri miydi? Veyahut üçler, yediler, kırklardan kopup asrımıza uzanan mücahitler miydi? Belki de Asr-ı Saadet'i, nefislerinde bu fırtınalı zamanda yaşatan mü'minlerdi. Belki de asrın dehşetli fitnesine rıza-ı İlahi için karşı gelip baş koyan bir peygamber varisinin talebesiydiler ve belki bütün bunların toplamından teşekkül eden Şifa ilacıydılar..."
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.