Allah resulü; “Ey örtüsüne bürünen kalk ve uyar!”, “En yakın akrabalarını uyar!” ve “Kafalarını çatlatırcasına emrolunduğun şeyleri açıkla!” ilahi fermanlarına muhatap olunca durmadı, toplumu ıslah faaliyetleri için hemen kolları sıvayıp yola koyuldu. Bu uğurda yorgunluktan şikâyet etmedi. Bıkkınlık göstermedi. Usanmadı. Sebat ve azimle nübüvvet kervanının kendisinden önceki neferleri gibi çalıştı, çabaladı, gayret ve azim gösterdi. Yerleşik cahili sisteme ve yaşam biçimine karşı köklü çözümler üretti. Bu çözümleri bilfiil uygulama alanına çıkardı.
Yaşadığımız toplum hızla kıyamete koşarken geleceğimizi kurtarma adına neler yapmaktayız?
Toplumun 3F (Fuhuş, Faiz, Futbol) formülüne mahkûm edildiği bir ortamda yapmamız gerekenleri ne oranda gerçekleştiriyoruz?
Sorumluluklarımızı ötelediğimizde bizleri nelerin beklediğini biliyor muyuz?
Aileler, temelinden dinamitlenip yıkılmaya mahkûm ediliyor. Film, dizi, muzır neşriyat vb. kitle iletişim araçları vasıtasıyla evlilik hayatı çekilmez gösterilip bitirilirken, evlilik dışı hayat özendiriliyor. Bu keşmekeşte cinsellik vazgeçilmez değer olarak sunulurken hayâ topyekûn mahkûm ediliyor. Müstehcenlik her geçen gün yaygınlaştırılıyor.
Yaşadığımız toplumda bunca işler olurken geldiğinde bizleri de kuşatacak olan fitneden kurtulmak için neler yapıyoruz? İslâmî davet kaçıncı sıradan gündemlerimiz arasında? Allah resulü “İki günü eşit olan ziyandadır!” buyururken muhasebemizi yapıyor muyuz? Ömrümüz tükenirken, bitip giderken, Allah ile buluşma vaktimiz adım adım yaklaşırken kaç günümüz birbirinden farklı hesaplayabiliyor muyuz?
Bu durumda zaman aleyhimize henüz kararını vermeden kendimize gelmeliyiz. Allah resulüne ümmetsek o halde ümmet olmanın gereklerini yapmak durumundayız. Aşırılıklardan uzak durarak evimizden ve yakın çevremizden başlayarak adım adım İslâm'ın nurunu toplumun tüm katmanlarına yaymalıyız. En az zalim, cahil ve azgınlar kadar cesur ve kararlı olmalıyız. Aksi takdirde başta nefsimiz, peşi sıra neslimiz ve toplumumuz cahiliyenin girdabında yok olmaya mahkûm olur. Toplumsal kıyamet cari olur, kuruyla beraber yaş da yanar. Helak kaçınılmaz olur.
Allah resulünün örnekliğinden hareketle bugünü inşa edecek ruh, kuşkusuz yorulmak bilmez bir azim ve kararlılıkla istikrar ve istikamet üzere yola revan olanlarda ete kemiğe bürünecektir. Kur'an ve sünnet perspektifinde kula kulluğun reddedilip Allah'a kulluğun egemen kılındığı, dinlerin zulmünden azade İslâm'ın adaletinde insanca bir yaşamın sürdürüldüğü, dünyanın darlığından ahretin genişliğine yelkenlerin açıldığı bir dünya, kuşkusuz sorumluluklarının farkında ve fevkinde hareket edenlerce kurulacaktır.
“Kalk ve Uyar” bu bağlamda yola işaret taşları koyacak sorumluluklarımızı hatırlatıcı bir çalışmadır. Bu minvalde yola revan olacakların sorumluluklarını hatırlatan ve yol ve yöntem belirleyen bir kitaptır…
- Açıklama
Allah resulü; “Ey örtüsüne bürünen kalk ve uyar!”, “En yakın akrabalarını uyar!” ve “Kafalarını çatlatırcasına emrolunduğun şeyleri açıkla!” ilahi fermanlarına muhatap olunca durmadı, toplumu ıslah faaliyetleri için hemen kolları sıvayıp yola koyuldu. Bu uğurda yorgunluktan şikâyet etmedi. Bıkkınlık göstermedi. Usanmadı. Sebat ve azimle nübüvvet kervanının kendisinden önceki neferleri gibi çalıştı, çabaladı, gayret ve azim gösterdi. Yerleşik cahili sisteme ve yaşam biçimine karşı köklü çözümler üretti. Bu çözümleri bilfiil uygulama alanına çıkardı.
Yaşadığımız toplum hızla kıyamete koşarken geleceğimizi kurtarma adına neler yapmaktayız?
Toplumun 3F (Fuhuş, Faiz, Futbol) formülüne mahkûm edildiği bir ortamda yapmamız gerekenleri ne oranda gerçekleştiriyoruz?
Sorumluluklarımızı ötelediğimizde bizleri nelerin beklediğini biliyor muyuz?
Aileler, temelinden dinamitlenip yıkılmaya mahkûm ediliyor. Film, dizi, muzır neşriyat vb. kitle iletişim araçları vasıtasıyla evlilik hayatı çekilmez gösterilip bitirilirken, evlilik dışı hayat özendiriliyor. Bu keşmekeşte cinsellik vazgeçilmez değer olarak sunulurken hayâ topyekûn mahkûm ediliyor. Müstehcenlik her geçen gün yaygınlaştırılıyor.
Yaşadığımız toplumda bunca işler olurken geldiğinde bizleri de kuşatacak olan fitneden kurtulmak için neler yapıyoruz? İslâmî davet kaçıncı sıradan gündemlerimiz arasında? Allah resulü “İki günü eşit olan ziyandadır!” buyururken muhasebemizi yapıyor muyuz? Ömrümüz tükenirken, bitip giderken, Allah ile buluşma vaktimiz adım adım yaklaşırken kaç günümüz birbirinden farklı hesaplayabiliyor muyuz?
Bu durumda zaman aleyhimize henüz kararını vermeden kendimize gelmeliyiz. Allah resulüne ümmetsek o halde ümmet olmanın gereklerini yapmak durumundayız. Aşırılıklardan uzak durarak evimizden ve yakın çevremizden başlayarak adım adım İslâm'ın nurunu toplumun tüm katmanlarına yaymalıyız. En az zalim, cahil ve azgınlar kadar cesur ve kararlı olmalıyız. Aksi takdirde başta nefsimiz, peşi sıra neslimiz ve toplumumuz cahiliyenin girdabında yok olmaya mahkûm olur. Toplumsal kıyamet cari olur, kuruyla beraber yaş da yanar. Helak kaçınılmaz olur.
Allah resulünün örnekliğinden hareketle bugünü inşa edecek ruh, kuşkusuz yorulmak bilmez bir azim ve kararlılıkla istikrar ve istikamet üzere yola revan olanlarda ete kemiğe bürünecektir. Kur'an ve sünnet perspektifinde kula kulluğun reddedilip Allah'a kulluğun egemen kılındığı, dinlerin zulmünden azade İslâm'ın adaletinde insanca bir yaşamın sürdürüldüğü, dünyanın darlığından ahretin genişliğine yelkenlerin açıldığı bir dünya, kuşkusuz sorumluluklarının farkında ve fevkinde hareket edenlerce kurulacaktır.
“Kalk ve Uyar” bu bağlamda yola işaret taşları koyacak sorumluluklarımızı hatırlatıcı bir çalışmadır. Bu minvalde yola revan olacakların sorumluluklarını hatırlatan ve yol ve yöntem belirleyen bir kitaptır…
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.