Kanunların Ruhu Üzerine
1748'de isimsiz yayınlanan Montesquieu'nun yirmi yıllık çalışması Kanunların Ruhu Üzerine Avrupa'da gördüğü büyük ilginin yanında Büyük Katerina'dan, Amerika'nın kurucu babalarına dönemini ve insanlığı derinden etkilemiş 18. yüzyılın en önemli metinlerinden biridir.
Ustalıkla yazılmış bu eser geniş bir alanı gözlemler.
Montesquieu iyi yönetimin temellerini araştırırken; despotizmin, monarşinin ve demokrasinin karşılaştırmasını yapar ve farklarını ele alır, yönetimlerin yozlaşmasına yol açan etkenleri tartışır. Birçok konu başlığının yanında vatandaşlık, suç ve ceza, gücün ve özgürlüğün istismarı, kişisel haklar, vergilendirme, kölelik, kadının rolü, insanların yönetime etkisi, yönetim biçimi, ticaret, din konularını politik, sosyolojik ve antropolojik yönleriyle inceler.
“Bu esere kaç kere başladım, kaç kere de bıraktım, yazdığım kağıtları belki bin kere rüzgarlara terk ettim; her gün kollarımın takattan düştüğünü hissediyordum; hiçbir şey tasarlamadan yoluma devam edip gidiyordum; ne kuralları ne de istisnaları biliyordum; gerçeği buluyor ama hemen yitiriyordum. Bununla beraber ilkelerimi bulur bulmaz aradıklarımın hepsi bana doğru gelmeye başladı; yirmi yıl boyunca da eserimin başladığını, büyüdüğünü, ilerlediğini ve bittiğini gördüm.”
- Açıklama
1748'de isimsiz yayınlanan Montesquieu'nun yirmi yıllık çalışması Kanunların Ruhu Üzerine Avrupa'da gördüğü büyük ilginin yanında Büyük Katerina'dan, Amerika'nın kurucu babalarına dönemini ve insanlığı derinden etkilemiş 18. yüzyılın en önemli metinlerinden biridir.
Ustalıkla yazılmış bu eser geniş bir alanı gözlemler.
Montesquieu iyi yönetimin temellerini araştırırken; despotizmin, monarşinin ve demokrasinin karşılaştırmasını yapar ve farklarını ele alır, yönetimlerin yozlaşmasına yol açan etkenleri tartışır. Birçok konu başlığının yanında vatandaşlık, suç ve ceza, gücün ve özgürlüğün istismarı, kişisel haklar, vergilendirme, kölelik, kadının rolü, insanların yönetime etkisi, yönetim biçimi, ticaret, din konularını politik, sosyolojik ve antropolojik yönleriyle inceler.
“Bu esere kaç kere başladım, kaç kere de bıraktım, yazdığım kağıtları belki bin kere rüzgarlara terk ettim; her gün kollarımın takattan düştüğünü hissediyordum; hiçbir şey tasarlamadan yoluma devam edip gidiyordum; ne kuralları ne de istisnaları biliyordum; gerçeği buluyor ama hemen yitiriyordum. Bununla beraber ilkelerimi bulur bulmaz aradıklarımın hepsi bana doğru gelmeye başladı; yirmi yıl boyunca da eserimin başladığını, büyüdüğünü, ilerlediğini ve bittiğini gördüm.”
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.