Katharlar - Engizisyon KıskacındaTarihi, İnanışları ve Doğu'daki Kökenleri
Orta Çağ'da “Kathar” ismi “saf, arınmış, pür, kusursuz, mükemmel” anlamlarında kullanılıyor. Ancak Katharlar'ın yaşadıkları çağda bu isimle anılmadıkları biliniyor. Latinceden çevrilen kilise ve engizisyon kaynaklarından edinilen bilgilere göz atıldığında, mahkeme sürecinde engizisyon sorgucularının bu insanları “Mükemmel Heretikler” (Sapkınlar) olarak kayıtlara geçirdiklerini görüyoruz. Yaşadıkları dönemde, bu isimle çağrılmış olabilirler. Katharlar'la ilgili yapılan ilk çalışmalarda, konuya Hristiyanlık içerisinde ortaya çıkan teolojik bir ayrılık olarak bakıldığı için etnik köklerinden daha çok, inanç anlayışlarının ayrıntıları üzerine yoğunlaşılmış. Daha sonraları Kathar anlayışında sıklıkla rastlanılan Hristiyan inanç ve gelenekleri dışındaki unsurlara dikkat çekilerek, inancın özünü şekillendiren kültür ve geleneklere daha fazla ağırlık verilmiş. Fransa'ya dışarıdan taşınmış bir inanç olabileceği de varsayılarak, Hristiyanlığın ilkortaya çıkışı ve yayılmaya başlamasıyla oluşan teolojik farklılıkların yoğun olarak yaşanıldığı coğrafyalardaki, inanç ve kültürlere yönelinmiş ve Katharlar'ın Avrupa'ya geldikleri coğrafyalar hakkında elde edilen bilgiler Balkanlar'ı öne çıkarmıştır. Balkanlar'da, Bogomiller'e dönüşmeden önce, Anadolu'dan sürgün edildikleri, inançlarındaki düalistliğin, Anadolu kökenli olduğu ve Anadolu'dan Balkanlar'a taşındığı da bu dönemde öğrenilenler arasında. Balkanlar'a VIII. yüzyıldan itibaren taşınmış inançların birçoğunun, Anadolu'dan taşındığı bilinmektedir. Katharlar kendilerini her ne kadar Hristiyan doğmaları içinde tanımlamışlarsa da, Hristiyanlık anlayışıyla örtüşmeyen ritüelleri bazı ayinlerinde açıkça görülmektedir. Kendilerini iyi insan olma arayışı içinde tanımlayan Katharlar yaşamı, aydınlık ve karanlık arasındaki mücadele olarak görmüşler. Gerçekte onlar, Orta Çağ karanlığının karşısına, inanç gerekçeleriyle dikilmiş ilk aydınlardır. İnsanın, yaptığı zulmü, Tanrı adına acımasızca öne çıkardığı bir çağda, insanlık onurlarını, acılarının önüne koyabilmiş ve yaşadıkları çağın kararlı direnişçileri olarak mücadele etmiş, inançlarından vazgeçmektense ateşlerde sonlanmaya razı gelmişlerdir. Haksızlıklara karşı tavır almayı, inançlarının gerçekliğine dönüştürmüşlerdir.
- Açıklama
Orta Çağ'da “Kathar” ismi “saf, arınmış, pür, kusursuz, mükemmel” anlamlarında kullanılıyor. Ancak Katharlar'ın yaşadıkları çağda bu isimle anılmadıkları biliniyor. Latinceden çevrilen kilise ve engizisyon kaynaklarından edinilen bilgilere göz atıldığında, mahkeme sürecinde engizisyon sorgucularının bu insanları “Mükemmel Heretikler” (Sapkınlar) olarak kayıtlara geçirdiklerini görüyoruz. Yaşadıkları dönemde, bu isimle çağrılmış olabilirler. Katharlar'la ilgili yapılan ilk çalışmalarda, konuya Hristiyanlık içerisinde ortaya çıkan teolojik bir ayrılık olarak bakıldığı için etnik köklerinden daha çok, inanç anlayışlarının ayrıntıları üzerine yoğunlaşılmış. Daha sonraları Kathar anlayışında sıklıkla rastlanılan Hristiyan inanç ve gelenekleri dışındaki unsurlara dikkat çekilerek, inancın özünü şekillendiren kültür ve geleneklere daha fazla ağırlık verilmiş. Fransa'ya dışarıdan taşınmış bir inanç olabileceği de varsayılarak, Hristiyanlığın ilkortaya çıkışı ve yayılmaya başlamasıyla oluşan teolojik farklılıkların yoğun olarak yaşanıldığı coğrafyalardaki, inanç ve kültürlere yönelinmiş ve Katharlar'ın Avrupa'ya geldikleri coğrafyalar hakkında elde edilen bilgiler Balkanlar'ı öne çıkarmıştır. Balkanlar'da, Bogomiller'e dönüşmeden önce, Anadolu'dan sürgün edildikleri, inançlarındaki düalistliğin, Anadolu kökenli olduğu ve Anadolu'dan Balkanlar'a taşındığı da bu dönemde öğrenilenler arasında. Balkanlar'a VIII. yüzyıldan itibaren taşınmış inançların birçoğunun, Anadolu'dan taşındığı bilinmektedir. Katharlar kendilerini her ne kadar Hristiyan doğmaları içinde tanımlamışlarsa da, Hristiyanlık anlayışıyla örtüşmeyen ritüelleri bazı ayinlerinde açıkça görülmektedir. Kendilerini iyi insan olma arayışı içinde tanımlayan Katharlar yaşamı, aydınlık ve karanlık arasındaki mücadele olarak görmüşler. Gerçekte onlar, Orta Çağ karanlığının karşısına, inanç gerekçeleriyle dikilmiş ilk aydınlardır. İnsanın, yaptığı zulmü, Tanrı adına acımasızca öne çıkardığı bir çağda, insanlık onurlarını, acılarının önüne koyabilmiş ve yaşadıkları çağın kararlı direnişçileri olarak mücadele etmiş, inançlarından vazgeçmektense ateşlerde sonlanmaya razı gelmişlerdir. Haksızlıklara karşı tavır almayı, inançlarının gerçekliğine dönüştürmüşlerdir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.