%30
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789753639521
Boyut
13.50x20.00
Sayfa Sayısı
344
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
4
Basım Tarihi
2021-02
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
1. Hamur
Dili
Türkçe

Kayseri Cezaevi Günlüğü

38,00TL
26,60TL
%30
Satışta değil
9789753639521
375006
Kayseri Cezaevi Günlüğü
Kayseri Cezaevi Günlüğü
26.60

Celal Bayar yaklaşık üç yıl kaldığı Kayseri Cezaevi'ndeki günlerini anlatırken, geriye dönüşler yaparak, Yassıada anılarını da aktarıyor.

“... vaktiyle bu avluda ağaçlar varmış. Zemin de toprakmış. Yassıada davaları başladık­ları sırada hapishanenin tamir ve ıslahı ele alınmış, bir subay bu işle vazifelendirilmiş. Uzağı gören insanlar! Mahkemenin 450-500 kişiyi mahkûm ederek buraya göndere­ceklerini derin bir ferasetle daha o zaman anlamışlar!

İşte bu tamir sırasında avludaki ağaçlar kesilmiş, toprak yere Erciyes'in ateş püskürdü­ğü devirden kalma siyah taşlar –arnavutkaldırımı tarzında– döşenmiş. Bu intizamsız kara taşlar üzerinde yürür, dört duvar arasında başımızı yukarıya kaldırır, mavi sema­dan temiz hava dilenirken, küçük bir “filiz” dikkatimizi çekti. Samet bu filizi himaye­sine aldı, korudu, büyümesi için ihtimam gösterdi. Filiz, kesilmiş bir ağacın kökünden sürmüştü. Ölçtüm, tam üç karış boylanmış, kışın kuruttuğu yaprakları dökülmüş, yerine yeşil tomurcuklar belirmiş. Bu hal bana dışarıda baharın başladığını hatırlattı. Düşündüm: İstanbul baharının güzelliğiyle meşhur şehirlerimiz cennet olarak na­zarımda canlandı. Odama döndüğüm zaman, Kayseri Hastanesi'nden muayeneden gelen Bahadır Dülger “Bahar gelmiş, dışarısı yemyeşil” dedi. Ben de bu filizin beni aldatmadığını anladım.”

Tartışmalı bir dönemin birinci elden tanıklığı...

  • Açıklama
    • Celal Bayar yaklaşık üç yıl kaldığı Kayseri Cezaevi'ndeki günlerini anlatırken, geriye dönüşler yaparak, Yassıada anılarını da aktarıyor.

      “... vaktiyle bu avluda ağaçlar varmış. Zemin de toprakmış. Yassıada davaları başladık­ları sırada hapishanenin tamir ve ıslahı ele alınmış, bir subay bu işle vazifelendirilmiş. Uzağı gören insanlar! Mahkemenin 450-500 kişiyi mahkûm ederek buraya göndere­ceklerini derin bir ferasetle daha o zaman anlamışlar!

      İşte bu tamir sırasında avludaki ağaçlar kesilmiş, toprak yere Erciyes'in ateş püskürdü­ğü devirden kalma siyah taşlar –arnavutkaldırımı tarzında– döşenmiş. Bu intizamsız kara taşlar üzerinde yürür, dört duvar arasında başımızı yukarıya kaldırır, mavi sema­dan temiz hava dilenirken, küçük bir “filiz” dikkatimizi çekti. Samet bu filizi himaye­sine aldı, korudu, büyümesi için ihtimam gösterdi. Filiz, kesilmiş bir ağacın kökünden sürmüştü. Ölçtüm, tam üç karış boylanmış, kışın kuruttuğu yaprakları dökülmüş, yerine yeşil tomurcuklar belirmiş. Bu hal bana dışarıda baharın başladığını hatırlattı. Düşündüm: İstanbul baharının güzelliğiyle meşhur şehirlerimiz cennet olarak na­zarımda canlandı. Odama döndüğüm zaman, Kayseri Hastanesi'nden muayeneden gelen Bahadır Dülger “Bahar gelmiş, dışarısı yemyeşil” dedi. Ben de bu filizin beni aldatmadığını anladım.”

      Tartışmalı bir dönemin birinci elden tanıklığı...

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat