%15
Kiliseden Müzeye Ayasofya Camii Ahmed Akgündüz
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789757268375
Boyut
14.00x18.00
Sayfa Sayısı
527
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2006
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
Kuşe
Dili
Türkçe

Kiliseden Müzeye Ayasofya Camii

50,00TL
42,50TL
%15
Satışta değil
9789757268375
663703
Kiliseden Müzeye Ayasofya Camii
Kiliseden Müzeye Ayasofya Camii
42.50

Ayasofya'ya hergün artan bir ilgi var. Bu ilgi sadece iki dinin mensupları tarafından değil, her kesim tarafından gösterilmektedir. Dünya kültür mirasına aday gösterilen bu muhteşem eser, hem Hristiyanların hem de Müslümanların önemli mabedleri arasmda yer almaktadır. Dokuz yüz küsur yıl Hristiyanların kilisesi, beşyüz yıla yakın da Müslümanların camisi olan Ayasofya, bugün müzedir.

Ayasofya Hristiyanlar için Bizans'ın geride bıraktığı bir hatıra, en büyük ve mukaddes mabedlerden biri. Ayasofya, Roma'da San Pietro, Londra'da St. Paul ve Milano'da Santa Maria kiliseleri yapılıncaya kadar dünyanın en büyük kilisesi idi.

Müslümanlar için, fethin ve istiklalin sembolü, Fatih'in geride bıraktığı büyük hatıra ve beş yüz yıl boyunca huşu ve haşyet içinde Allah'a secdeye varılan bir mabed, ilim ve irfan merkezi bir külliye.

Ayasofya, Bizans kadar Osmanlıdan da büyük izler taşır. Zira, Fâtih Sultan Mehmed, İstanbul'u fethettiği zaman yıkılmaya yüz tutan bir Ayasofya ile karşılaşır. Fatihle başlayan Ayasofya üzerindeki imar faliyetleri son Osmanlı padişahına kadar devam ederek bu günlere gelmesi sağlanır. Ayasofya, Bizans'tan devra-lındığı gibi sade tek bir yapı ile sınırlı kalmamış, bir külliye haline getirilmiştir.

Osmanlı Ayasofyası

Ayasofya'nın günümüze en iyi biçimde gelebilmesinin başlıca nedeni diyor Erdem Yücel, yüzyıllar boyunca yapılan ve onu yaşatmak amacına yönelik onarımlar olmuştur. Gerçek şu ki, Ayasofya, Osmanlılar sayesinde varlığını bugüne kadar sürdürebilmiştir2. Süheyl Ünver pek haklı olarak şöyle der; "Türk, geçmiş asırlarda tahripkar değildi. Bizans'ın bir taşına bile dokunmamışlar, bilakis imar etmişlerdir. Birkaç garazkarımız müstesna herkes bunun böyle olduğunu bilir. Bunları imar, yıkmak değildi. İstanbul'a Türk'ten başka bir millet sahib olsaydı, acaba bugünkü kadar Bizans eseri kalabilir mi idi? İstanbul'da bir Türk eserini, bunlardan herhangi birini ortaya çıkaracağım diye yıkanlar, hiç olmazsa kendinden utanmalıdır"

Ayasofya Türkler'in eline geçtikten sonra birçok tamir görmüş, çeşitli desteklerle takviye edilmiştir. Bu tamir ve takviyelerle bugüne kadar ayakta kalması sağlanan Ayasofya'ya yapılan çeşitli ilaveler, binaya bir Türk sanat eseri hüviyetini kazandırmıştır.

  • Açıklama
    • Ayasofya'ya hergün artan bir ilgi var. Bu ilgi sadece iki dinin mensupları tarafından değil, her kesim tarafından gösterilmektedir. Dünya kültür mirasına aday gösterilen bu muhteşem eser, hem Hristiyanların hem de Müslümanların önemli mabedleri arasmda yer almaktadır. Dokuz yüz küsur yıl Hristiyanların kilisesi, beşyüz yıla yakın da Müslümanların camisi olan Ayasofya, bugün müzedir.

      Ayasofya Hristiyanlar için Bizans'ın geride bıraktığı bir hatıra, en büyük ve mukaddes mabedlerden biri. Ayasofya, Roma'da San Pietro, Londra'da St. Paul ve Milano'da Santa Maria kiliseleri yapılıncaya kadar dünyanın en büyük kilisesi idi.

      Müslümanlar için, fethin ve istiklalin sembolü, Fatih'in geride bıraktığı büyük hatıra ve beş yüz yıl boyunca huşu ve haşyet içinde Allah'a secdeye varılan bir mabed, ilim ve irfan merkezi bir külliye.

      Ayasofya, Bizans kadar Osmanlıdan da büyük izler taşır. Zira, Fâtih Sultan Mehmed, İstanbul'u fethettiği zaman yıkılmaya yüz tutan bir Ayasofya ile karşılaşır. Fatihle başlayan Ayasofya üzerindeki imar faliyetleri son Osmanlı padişahına kadar devam ederek bu günlere gelmesi sağlanır. Ayasofya, Bizans'tan devra-lındığı gibi sade tek bir yapı ile sınırlı kalmamış, bir külliye haline getirilmiştir.

      Osmanlı Ayasofyası

      Ayasofya'nın günümüze en iyi biçimde gelebilmesinin başlıca nedeni diyor Erdem Yücel, yüzyıllar boyunca yapılan ve onu yaşatmak amacına yönelik onarımlar olmuştur. Gerçek şu ki, Ayasofya, Osmanlılar sayesinde varlığını bugüne kadar sürdürebilmiştir2. Süheyl Ünver pek haklı olarak şöyle der; "Türk, geçmiş asırlarda tahripkar değildi. Bizans'ın bir taşına bile dokunmamışlar, bilakis imar etmişlerdir. Birkaç garazkarımız müstesna herkes bunun böyle olduğunu bilir. Bunları imar, yıkmak değildi. İstanbul'a Türk'ten başka bir millet sahib olsaydı, acaba bugünkü kadar Bizans eseri kalabilir mi idi? İstanbul'da bir Türk eserini, bunlardan herhangi birini ortaya çıkaracağım diye yıkanlar, hiç olmazsa kendinden utanmalıdır"

      Ayasofya Türkler'in eline geçtikten sonra birçok tamir görmüş, çeşitli desteklerle takviye edilmiştir. Bu tamir ve takviyelerle bugüne kadar ayakta kalması sağlanan Ayasofya'ya yapılan çeşitli ilaveler, binaya bir Türk sanat eseri hüviyetini kazandırmıştır.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat