Kimlik Trajedileri ve Derin Tabuları 1
Benim hikayem, talihsiz ve bir o kadarda lanetlenmiş bu coğrafyada, duyguları incinmiş, onurları kırılmış ve hayatları tüketilmiş sayısız insanın, binlerce yıldan beri bu topraklara hayat vermiş, kadim bir dile ve kültüre sahip koca bir toplumun trajedisidir. Yaşamış olduğum bu dram, dilleri ve kültürleri yasaklanarak yok sayılmanın sonucu, bir günde ve ansızın dilsiz, kültürsüz ve kimliksiz bırakılmış "makbul etnisite"den farklı milyonlarca çocuğun yaşadıkları trajedilerden sadece bir tanesidir. Acılarını ve dramlarını ruhlarının derinliklerine gömmüş, hiç kimsenin umursamadığı bu kurbanların hayat hikayelerine, senin vasıtanla tercüman olmak istedim."
"Erdem'in ona yaşatmış olduğu fantezilerle yüklü sevişmelerinde, şehvet dolu fısıltılarla ona tarifi imkansız zevkleri yaşatmaya devam ediyordu. Sevişme anında gösterdiği o müthiş performansının yanında, bu konudaki profesyonel mahareti, Melda'nın duygu dünyasını adeta alt üst etmişti. Çeşit çeşit fantezilerle süslenilen her sevişme, onda vazgeçilmez bir bağımlılık yaratıyordu. Erdem'e karşı hissettiği o sorgulanamaz bağımlılığın nedenini, kendisi de bir türlü çözememişti. Şimdiye kadar hiç kimsenin ona veremediği hazları yaşatan bu yabancının, zevkin doruklarına doğru her iniş ve çıkışında, hayalinde hep canlı tutmaya çalıştığı o unutulmaz anları; 'sonsuz mutluluklar cenneti' diye tarif ederdi. Aşk, romantizm ve fantezilerle süslü bu çılgınlık derecesindeki sevişmelerin zirve noktasına doğru her yaklaştığında, o ilk gecedeki gibi kusursuz ve bir o kadar da mükemmel seks oyunlarını hatırladı."
"Annemin o vurdumduymaz ve ilgisiz tutumu karşısında şaşırıp afallamış ve adeta çılgına dönmüştüm. Gözü dönmüş bir şekilde bağırarak sesimi yükseltmiş ve ona; 'Anne sen beni duymuyorsun galiba. Babam bana tecavüz ediyor.' diye haykırdığımda birden yüzü ciddi bir hal alarak ağzımı her iki eliyle kapatmaya çalıştı. Annemin, o an bana sarılarak benimle beraber bu talihsiz kaderime ağlayacağını sandığım o perişan anımda, ağzında biriktirmiş olduğu tükürüğü yüzüme boca ettikten sonra; Tuu sana! Yalancı ve utanmaz fahişe. Bir de kalkmış babana iftira ediyorsun.' dedi."
- Açıklama
Benim hikayem, talihsiz ve bir o kadarda lanetlenmiş bu coğrafyada, duyguları incinmiş, onurları kırılmış ve hayatları tüketilmiş sayısız insanın, binlerce yıldan beri bu topraklara hayat vermiş, kadim bir dile ve kültüre sahip koca bir toplumun trajedisidir. Yaşamış olduğum bu dram, dilleri ve kültürleri yasaklanarak yok sayılmanın sonucu, bir günde ve ansızın dilsiz, kültürsüz ve kimliksiz bırakılmış "makbul etnisite"den farklı milyonlarca çocuğun yaşadıkları trajedilerden sadece bir tanesidir. Acılarını ve dramlarını ruhlarının derinliklerine gömmüş, hiç kimsenin umursamadığı bu kurbanların hayat hikayelerine, senin vasıtanla tercüman olmak istedim."
"Erdem'in ona yaşatmış olduğu fantezilerle yüklü sevişmelerinde, şehvet dolu fısıltılarla ona tarifi imkansız zevkleri yaşatmaya devam ediyordu. Sevişme anında gösterdiği o müthiş performansının yanında, bu konudaki profesyonel mahareti, Melda'nın duygu dünyasını adeta alt üst etmişti. Çeşit çeşit fantezilerle süslenilen her sevişme, onda vazgeçilmez bir bağımlılık yaratıyordu. Erdem'e karşı hissettiği o sorgulanamaz bağımlılığın nedenini, kendisi de bir türlü çözememişti. Şimdiye kadar hiç kimsenin ona veremediği hazları yaşatan bu yabancının, zevkin doruklarına doğru her iniş ve çıkışında, hayalinde hep canlı tutmaya çalıştığı o unutulmaz anları; 'sonsuz mutluluklar cenneti' diye tarif ederdi. Aşk, romantizm ve fantezilerle süslü bu çılgınlık derecesindeki sevişmelerin zirve noktasına doğru her yaklaştığında, o ilk gecedeki gibi kusursuz ve bir o kadar da mükemmel seks oyunlarını hatırladı."
"Annemin o vurdumduymaz ve ilgisiz tutumu karşısında şaşırıp afallamış ve adeta çılgına dönmüştüm. Gözü dönmüş bir şekilde bağırarak sesimi yükseltmiş ve ona; 'Anne sen beni duymuyorsun galiba. Babam bana tecavüz ediyor.' diye haykırdığımda birden yüzü ciddi bir hal alarak ağzımı her iki eliyle kapatmaya çalıştı. Annemin, o an bana sarılarak benimle beraber bu talihsiz kaderime ağlayacağını sandığım o perişan anımda, ağzında biriktirmiş olduğu tükürüğü yüzüme boca ettikten sonra; Tuu sana! Yalancı ve utanmaz fahişe. Bir de kalkmış babana iftira ediyorsun.' dedi."
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.