%30
Kıyamet Sonrası %15 indirimli Mehmet Uğur
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789754881110
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
144
Baskı
1
Basım Tarihi
2012-01
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Kıyamet Sonrası

Yazar: Mehmet Uğur
Yayınevi : Yalçın Yayınları
14,00TL
9,80TL
%30
Satışta değil
9789754881110
468200
Kıyamet Sonrası
Kıyamet Sonrası
9.80

Şehrin yollarını, sokaklarını mayın tarlalarına benzetiyordum. Toplumun bu sokaklarına çıkınca, gideceğin yere uygun bir imajın olmak zorundaydı. Yani bir maskem olmalıydı, onu yanımda taşımak, takmak zorundaydım. Nerede hangi maskeyi takmam gerektiği öğretilmişti bana. Maskenin yanı sıra rollerim de olmalıydı. Bu yaşamda kalabilmem için bir suratımın olması gerekiyordu. (S.81)

Öyleyse nedir bu benim yaratılış mucizem? Ne kimliğim, ne de adım; bana yakıştırılan adların hepsi yalan. Bu beni alt etmeliyim. Seni anlamıyorum küçük yıldız; bunca acıları gövdene nasıl sığdırabildin? Aç kapılarını da sırlarını göreyim. (S. 82)

Yaşam denilen bu mucizeyi anlatacak iyisiz ve kötüsüz bir dil henüz keşfedilmedi. İyisiz ve kötüsüz dilin konuşacağı zemin, bu zemin değildir. Seviyorum demekle sevilmez, nefret ediyorum demekle nefret edilemez. Nefretten nefret etmedikçe sevgi yalan olur. (S.118)

Bilici, falcı, sanatçı, köylü, kentli, işli, işsiz ya da bohem olamıyordum. Bir deli olsam, kendime tımarhanelerde yer bulabilir, pezevenk olsam kerhanelerde iş tutabilirdim. Ne kumarbaz ne de tüccar olabilmiştim bu toplumda. Suratımın imajlarında, bu görüntülerden herhangi biri olsaydı, linç edilmekten kurtulma şansım olabilir miydi bilmiyorum. Bu topluluklara ait duygulardan çok uzakken, doğayla aramda iri duvarlar örülüyken, bu orta yerde kalmışlığımla ne yapacaktım? Çalışmayı farklı algılamam, meslek kimliğimin olmasının önünde engel teşkil ediyordu. (S. 125)

  • Açıklama
    • Şehrin yollarını, sokaklarını mayın tarlalarına benzetiyordum. Toplumun bu sokaklarına çıkınca, gideceğin yere uygun bir imajın olmak zorundaydı. Yani bir maskem olmalıydı, onu yanımda taşımak, takmak zorundaydım. Nerede hangi maskeyi takmam gerektiği öğretilmişti bana. Maskenin yanı sıra rollerim de olmalıydı. Bu yaşamda kalabilmem için bir suratımın olması gerekiyordu. (S.81)

      Öyleyse nedir bu benim yaratılış mucizem? Ne kimliğim, ne de adım; bana yakıştırılan adların hepsi yalan. Bu beni alt etmeliyim. Seni anlamıyorum küçük yıldız; bunca acıları gövdene nasıl sığdırabildin? Aç kapılarını da sırlarını göreyim. (S. 82)

      Yaşam denilen bu mucizeyi anlatacak iyisiz ve kötüsüz bir dil henüz keşfedilmedi. İyisiz ve kötüsüz dilin konuşacağı zemin, bu zemin değildir. Seviyorum demekle sevilmez, nefret ediyorum demekle nefret edilemez. Nefretten nefret etmedikçe sevgi yalan olur. (S.118)

      Bilici, falcı, sanatçı, köylü, kentli, işli, işsiz ya da bohem olamıyordum. Bir deli olsam, kendime tımarhanelerde yer bulabilir, pezevenk olsam kerhanelerde iş tutabilirdim. Ne kumarbaz ne de tüccar olabilmiştim bu toplumda. Suratımın imajlarında, bu görüntülerden herhangi biri olsaydı, linç edilmekten kurtulma şansım olabilir miydi bilmiyorum. Bu topluluklara ait duygulardan çok uzakken, doğayla aramda iri duvarlar örülüyken, bu orta yerde kalmışlığımla ne yapacaktım? Çalışmayı farklı algılamam, meslek kimliğimin olmasının önünde engel teşkil ediyordu. (S. 125)

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat