Kıyamete Dört Kala Horus'un Gözü
1910 Yılı...
Abdülhamit sonrası ve büyük savaşlar öncesi İstanbul…
Üç kişinin İstanbul-Babil-Halep üçgeninde yaptığı seyahat ve bu seyahat esnasında dudaklara ve akıllara takılanlar...
O günün olaylarında günümüzü birebir yaşayacağımız eşsiz tarihi bir kurgu. Ali Rıza, Lokman'ı bir anda garbın çok sevdiği şark büyücülerine benzetmişti. Mehmet Niyazi bir anda susan adamın konuşmasına devam etmesi için 'Sonra' diye teşvik etti.
Verdiği arada doğrulmuş olan Lokman bu sefer sağ elini dizine vurarak "Dünya üzerinde bulunan tüm mazlum insan ve devletleri bir sülük misali emmeye başladılar. Kanlarından, mallarından ve namuslarından fazlasıyla faydalandılar. Kendi menfaatleri için her dinden ve milletten taraftarlar topladılar. Taraftarlarının birçoğu kimin kölesi olduğunu bilmeden bu adamlara hizmet etti."
Ali Rıza öz önce gösterdiği fevrilikten çok uzak bir ses tonuyla "Bir adam kim olduğunu bilmediği şeylere neden hizmet eder?" diye sordu.
- Açıklama
1910 Yılı...
Abdülhamit sonrası ve büyük savaşlar öncesi İstanbul…
Üç kişinin İstanbul-Babil-Halep üçgeninde yaptığı seyahat ve bu seyahat esnasında dudaklara ve akıllara takılanlar...
O günün olaylarında günümüzü birebir yaşayacağımız eşsiz tarihi bir kurgu. Ali Rıza, Lokman'ı bir anda garbın çok sevdiği şark büyücülerine benzetmişti. Mehmet Niyazi bir anda susan adamın konuşmasına devam etmesi için 'Sonra' diye teşvik etti.
Verdiği arada doğrulmuş olan Lokman bu sefer sağ elini dizine vurarak "Dünya üzerinde bulunan tüm mazlum insan ve devletleri bir sülük misali emmeye başladılar. Kanlarından, mallarından ve namuslarından fazlasıyla faydalandılar. Kendi menfaatleri için her dinden ve milletten taraftarlar topladılar. Taraftarlarının birçoğu kimin kölesi olduğunu bilmeden bu adamlara hizmet etti."
Ali Rıza öz önce gösterdiği fevrilikten çok uzak bir ses tonuyla "Bir adam kim olduğunu bilmediği şeylere neden hizmet eder?" diye sordu.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.