Kızıl Kürdistan
"Günümüzde, devleti olmayan halkları yönetmek, ancak baskıyla, zulümlerle olabiliyor. Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının temel nedenlerinden biri, Kızıl Kürdistan Özerk Bölgesi üzerindeki hak iddialarıdır. Her iki devlet de Kürt topraklarına sahip olmak için mücadele ediyor. Ortada neden Kürtler yok? Güçlü bir Kürt özerkliği olsa, Stalin Kürtleri sürgün edebilir miydi? Laçin, Kelbecer, Zengilan, Kubatlı, Cebrail, Zengezur gibi şehirlerde Kürtler yaşamlarını sürdürselerdi, Ermenistan ve Azerbaycan Kürt toprakları üzerinde böylesine çekişebilirler miydi? Bu tür haksızlıkların yaşanmasına engel olmak için Kürtlerin de benzer bir siyasal yapıya ihtiyaçları yok mu?
Kürtler konusunda büyük bir unutma-unutturma söz konusu. Bunun çarpıcı örneklerinden biri herhalde,1923-1929 Kızıl Kürdistan'dır. Kürt sorunu konusunda Sovyetler Birliği eleştirildiği zaman, bu eleştiri komünizm düşmanlığı olarak algılanıyor. Bu algılama yanlıştır, yanlış bir değerlendirmedir. Doğru değerlendirme şu soruların gündeme getirilmesiyle olur. Sovyetler Birliği, neden mazlum Kürt halkı karşısında otoriter, totaliter, faşist yönetimlerle işbirliği yapmıştır? Neden mazlum Kürt halkının değil, otoriter, totaliter, faşist yönetimlerin yaınında yer almış, onların çıkarlarını savunmuştur?"
-İsmail Beşikçi
1923 yılında Azerbaycan merkezi yürütme komitesinin kararı ile Kürdistan inzibati birim olarak belirlenmiştir. 1932' de A. Bukşpan " Azerbaycan Kürtleri" kitabında bu birimin sınırlarını şöyle tarif eder: " Eski Kürdistan kazasının Kuzey sınırlarını Gence kazasına kadar uzanan Murovdağ sıradağlarından akan su belirlemekteydi. Kürdistan, Kangur-Elegaz sıradağlarından geçen nehir boyunca Ermenistan SSC' nin Nor-Beyazit kazasıyla sınırdaştı . Güney Doğu'da ise Ermenistan SSC'nin Dereleyez ve Zengezur illerine kadar uzanmaktaydı. "
Her üç komşu halkın, birbirlerinin doğuştan gelen haklarına saygı ve eşitlik ilkeleri temelinde bir arada yaşamasının sağlanması için çabalamak, her Kürt'ün, Ermeni nin ve Azeri nin en ali insanlık görevidir. Bir gök kubbenin altında kanın dökülmediği, gözyaşlarının akmadığı, annelerin ağlamadığı istikrarlı bir Kafkasya'yı çocuklarımıza neden çok görüyoruz ki?
Bir karış daha fazla toprağa sahip olma çılgınlığının yarattığı Karabağ çelişkisi; düşmanlığa karşı dostluk, husumete karşı hoşgörü ve toprak-sınır çekişmesine karşı barış ve diyalog prensibi ile çözülemez mi?
-Hejare Şamil
- Açıklama
"Günümüzde, devleti olmayan halkları yönetmek, ancak baskıyla, zulümlerle olabiliyor. Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının temel nedenlerinden biri, Kızıl Kürdistan Özerk Bölgesi üzerindeki hak iddialarıdır. Her iki devlet de Kürt topraklarına sahip olmak için mücadele ediyor. Ortada neden Kürtler yok? Güçlü bir Kürt özerkliği olsa, Stalin Kürtleri sürgün edebilir miydi? Laçin, Kelbecer, Zengilan, Kubatlı, Cebrail, Zengezur gibi şehirlerde Kürtler yaşamlarını sürdürselerdi, Ermenistan ve Azerbaycan Kürt toprakları üzerinde böylesine çekişebilirler miydi? Bu tür haksızlıkların yaşanmasına engel olmak için Kürtlerin de benzer bir siyasal yapıya ihtiyaçları yok mu?
Kürtler konusunda büyük bir unutma-unutturma söz konusu. Bunun çarpıcı örneklerinden biri herhalde,1923-1929 Kızıl Kürdistan'dır. Kürt sorunu konusunda Sovyetler Birliği eleştirildiği zaman, bu eleştiri komünizm düşmanlığı olarak algılanıyor. Bu algılama yanlıştır, yanlış bir değerlendirmedir. Doğru değerlendirme şu soruların gündeme getirilmesiyle olur. Sovyetler Birliği, neden mazlum Kürt halkı karşısında otoriter, totaliter, faşist yönetimlerle işbirliği yapmıştır? Neden mazlum Kürt halkının değil, otoriter, totaliter, faşist yönetimlerin yaınında yer almış, onların çıkarlarını savunmuştur?"
-İsmail Beşikçi
1923 yılında Azerbaycan merkezi yürütme komitesinin kararı ile Kürdistan inzibati birim olarak belirlenmiştir. 1932' de A. Bukşpan " Azerbaycan Kürtleri" kitabında bu birimin sınırlarını şöyle tarif eder: " Eski Kürdistan kazasının Kuzey sınırlarını Gence kazasına kadar uzanan Murovdağ sıradağlarından akan su belirlemekteydi. Kürdistan, Kangur-Elegaz sıradağlarından geçen nehir boyunca Ermenistan SSC' nin Nor-Beyazit kazasıyla sınırdaştı . Güney Doğu'da ise Ermenistan SSC'nin Dereleyez ve Zengezur illerine kadar uzanmaktaydı. "
Her üç komşu halkın, birbirlerinin doğuştan gelen haklarına saygı ve eşitlik ilkeleri temelinde bir arada yaşamasının sağlanması için çabalamak, her Kürt'ün, Ermeni nin ve Azeri nin en ali insanlık görevidir. Bir gök kubbenin altında kanın dökülmediği, gözyaşlarının akmadığı, annelerin ağlamadığı istikrarlı bir Kafkasya'yı çocuklarımıza neden çok görüyoruz ki?
Bir karış daha fazla toprağa sahip olma çılgınlığının yarattığı Karabağ çelişkisi; düşmanlığa karşı dostluk, husumete karşı hoşgörü ve toprak-sınır çekişmesine karşı barış ve diyalog prensibi ile çözülemez mi?
-Hejare Şamil
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.