Klasik Türk Şiirinin Son BaharıKlasik Türk Şiirinin Son Baharı Sebk-i Hindi(Hint Üslubu)
Sebk-i Hindi(Hint Üslubu)
Son zamanlarda Klasik Türk Şiiri adıyla anılmaya başlayan Divan şiiri, asırlar boyunca klasikleşmiş kültürümüzü yansıtan en önemli unsarlardan biri olmuştur. Bu şiir geleneğinin muhtevasını ve estetiğini anlamak, herşeyden önce onun üslubunu anlamaktan geçer. Çünkü bu gelenekte ne söylendiği kadar, nasıl söylendiği de önemlidir. Zaten çoğu kez, benzer muhtevayı ele alan şairlerin üslubunu birbirlerinden ayıran da budur.
İşte bu eserde, yıllardır üzerinde spekülatif değerlendirmeler yapılan Hint üslubu, 16. asırda doğduğu Hint - İran coğrafyasından, ülkemizde belirgin bir şekilde etkili olduğu 18. asrın sonlarına kadar geçen süreç içinde geleneksel ve modern üslup-bilim araştırma yöntemleriyle ele alınmıştır. Hint-İran sahasında, Sâib-i Tebrizî Kelîm-i Kâşânî, Tâlib-i Âmulî, Şevket-i Buharî ve Bîdil; Osmanlı sahasında ise Nâilî, Fehîm-i Kadîm, Neşâtî ve Şeyh Galip ile daha birçok büyük şahsiyetleri etkilemiş olan Hint üslubu, adeta Şark-İslam medeniyetinin duraklamasından önceki en parlak ortak ürünü olmuştur. Bu çalışma Sebk-i Hindî'nin ilk ürünlerinin verildiği Farsçadaki en önemli kaynakların görüşlerini içermek, daha da önemlisi Osmanlı sahası şiir metinlerini doğrudan esas alarak hazırlanmak bakımından bir ilk sayılabilir.
Klâsik Türk şiirinin tarihî ve kültürel kodlarını anlamak, onun üslûbu üzerinde derinlemesine yapılacak çalışmaları kaçınılmaz kılar. Kullanılan metotlar açısından mümkün olduğunca derin yapılan bu çalışma, Klasik Türk şiirinde üslûp ve üslûp karşılaştırmaları alanında yapılan az sayıdaki müstakil çalışmalardan sayılabilir kanaatindeyiz.
- Açıklama
Sebk-i Hindi(Hint Üslubu)
Son zamanlarda Klasik Türk Şiiri adıyla anılmaya başlayan Divan şiiri, asırlar boyunca klasikleşmiş kültürümüzü yansıtan en önemli unsarlardan biri olmuştur. Bu şiir geleneğinin muhtevasını ve estetiğini anlamak, herşeyden önce onun üslubunu anlamaktan geçer. Çünkü bu gelenekte ne söylendiği kadar, nasıl söylendiği de önemlidir. Zaten çoğu kez, benzer muhtevayı ele alan şairlerin üslubunu birbirlerinden ayıran da budur.
İşte bu eserde, yıllardır üzerinde spekülatif değerlendirmeler yapılan Hint üslubu, 16. asırda doğduğu Hint - İran coğrafyasından, ülkemizde belirgin bir şekilde etkili olduğu 18. asrın sonlarına kadar geçen süreç içinde geleneksel ve modern üslup-bilim araştırma yöntemleriyle ele alınmıştır. Hint-İran sahasında, Sâib-i Tebrizî Kelîm-i Kâşânî, Tâlib-i Âmulî, Şevket-i Buharî ve Bîdil; Osmanlı sahasında ise Nâilî, Fehîm-i Kadîm, Neşâtî ve Şeyh Galip ile daha birçok büyük şahsiyetleri etkilemiş olan Hint üslubu, adeta Şark-İslam medeniyetinin duraklamasından önceki en parlak ortak ürünü olmuştur. Bu çalışma Sebk-i Hindî'nin ilk ürünlerinin verildiği Farsçadaki en önemli kaynakların görüşlerini içermek, daha da önemlisi Osmanlı sahası şiir metinlerini doğrudan esas alarak hazırlanmak bakımından bir ilk sayılabilir.
Klâsik Türk şiirinin tarihî ve kültürel kodlarını anlamak, onun üslûbu üzerinde derinlemesine yapılacak çalışmaları kaçınılmaz kılar. Kullanılan metotlar açısından mümkün olduğunca derin yapılan bu çalışma, Klasik Türk şiirinde üslûp ve üslûp karşılaştırmaları alanında yapılan az sayıdaki müstakil çalışmalardan sayılabilir kanaatindeyiz.
- Yorumlar