Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789754472158
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
203
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2006-04
Çeviren
Ela Güntekin
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Konstantinopol'in Romanı

17,00TL
Satışta değil
9789754472158
418208
Konstantinopol'in Romanı
Konstantinopol'in Romanı
17.00

Türkiye Avrupa'ya girecek mi? Yunanistan'ın mı yoksa İran'ın mı komşusu? Otoriter bir Müslüman millet mi yoksa laik ve demokratik bir ülke mi? Bu tartışmalar hala sürüyor. Ancak kabul edilmesi gereken bir gerçek var: Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu ya da Osmanlı İmparatorluğu adı altında bu ülkenin eski başkenti, iki bin yıl boyunca kıtamızın kaderinin yüreğinde yer almıştır. Hun, Pers, Arap ya da Tatar istilaları onun surlarına çarparak kesintiye uğramıştır. Hıristiyanlık onun sayesinde kıtayı manastırlarıyla donatarak entelektüel hayatın canlılığını korumasını sağlamıştır. Ancak Konstantinopolis sadece bir kale değildi. Öncelikle bir üniversite ve bir şölendi. Bu uç uçarı ve sefih dev metropol kültürün, modanın ve sanatın bin bir kandilini yakmıştır. Merovenjler küflü topraklarında aylaklık ederken orada Platon ve dans, Aristoteles ve ıtriyatçılık öğretiliyordu. Bin Bir Gece Masalları'nın sitesi, basileusların ve kibar fahişelerin başkenti gelecekteki medeniyetimizi icat etmekteydi. Konstantinopolis'in Romanı tarih ansiklopedisi niteliğinde bir kitap olmak istememiştir. Amacı, Kentler Kenti'nin bir zamanlar nasıl olduğu duygusunu uyandıran mekanları, kişileri, alemleri ve dramları hatırlatmaktı. Kan göllerinden görkemli törenlere, acımasız tasfiyelerden ustalıklı saray entrikalarına uzanan bir gezintidir. Aynı zamanda kara roman ve fotoroman olan bu kitap, Konstantinopolis'in tarihi -bizim tarihimiz- içinde yapılan tuhaf ve tüyler ürpertici bir gezintidir. "... Türkiye, mestlerini çıkarıp Gucci'nin arkalıksız terliklerini giyenlerin arasına katılalı çok oldu..." "Televizyonda Galatasaray Kulübü'nün Müslüman genç kızlarının voleybol maçlarını gösterip duruyorlar. String gibi bedeni saran dar spor kıyafetleriyle Las Vegas dansçılarını andırıyorlar. Tekrar ediyorum: İstanbul Mekke değil. Avrupa'da, patlama içinde olan bir başkenttesiniz." "İstanbul'un sorunu Bizans'ın sorunu olarak sürüp gitmiştir: bu yüce kent gerçek üstü doğasını sorguluyor. Yaşadığı gibi Avrupalı mı, yoksa kendisine söylendiği gibi Asyalı mı? Cevap besbellidir; o olmasa Avrupa olmazdı ve Avrupa onsuz yetim kalırdı. Ancak Avrupa kaygılanıyor." "Türkiye'nin Avrupa'ya girişini düşündüğümüzde akılcılıktan ayrılıyoruz. Kaçınılmaz olarak haksızlığa ve hataya götüren cehalet ve önyargılar alanına giriyoruz. Konstantinopolis'e Avrupa'nın kapılarının kapatılabileceğini öngörmek düşünceye, dürüstlüğe ve minnet duygusuna karşı işlenecek bir cinayettir..." Konstantinopol'ün Romanı Konstantinopolis'in Romanı'nın Türkçe çevirisi Özgür Yayınları tarafından 1 Nisanda yayınlanıyor. Geçtiğimiz kasım ayında Türkiye'ye gelerek Notre Dame De Sion Lisesi'nde, Fransa'nın en büyük edebiyat ödüllü (Renaudot) Konstantinopolis'in Romanı adlı kitabı üzerine "Avrupa Türkiye'siz olmaz" başlıklı konferans veren, Paris Match dergisinin de yazıişleri müdürü olan Gilles Martin-Chauffier, yazdıkları kadar söyledikleriyle de ilgi odağı olmuştu. "Türkler AB'ye tam üyeliklerinin sanayimize kazandıracağı gerçek cenneti göstermeli", "İstanbul olmadan Avrupa'nın inşa edilmesi anlamsız olacaktır", "Avrupa sadece Paris ve Londra'dan ibaret değildir. İstanbul'dan söz etmeden Avrupa anlatılamaz", "Osmanlı teslim aldığı medeniyeti yıkmamış, aksine korumuştur. Osmanlı hiçbir zaman İslamı ve Türkçe'yi dayatmamıştır, 1453 yılından önce de Osmanlı, Balkan ailesinin bir parçasıdır" tezlerini savunan Gilles Martin-Chauffier İstanbul'da bir gazetecinin, "Neden İstanbul'un Romanı?" sorusunu şöyle yanıtlamıştır. "Bizans'ın öyküsünü anlatmak istiyordum. Bizanslılarla Osmanlıların yakın ilişkisini gördüm ve Osmanlı anlatılmadan Bizans anlatılmaz, dedim. Her zaman bir tarih kitabı yazma düşüm vardı, Türkiye'nin AB'ye girme süreci bu fikrimi güncelleştirdi" Bu kitabı nedeniyle Fransa'da çok eleştiri alan yazar için şimdilerde Türkiye'nin fahri büyükelçisi diyenler bile var. Ülkemizde Türkçe çevirisi nisan başında Özgür Yayınları'ndan çıkacak romanda yazar, Türkiye'yi ve İstanbul'u derinlemesine ele alıyor ve Türkiye'nin neden AB'ye girmesi gerektiğini, Türkiye'nin Avrupa kültürünün oluşmasında binlerce yıldır yaptığı katkılardan, Anadolu medeniyetinin Avrupa'yı nasıl etkilediğinden söz ediyor.

  • Açıklama
    • Türkiye Avrupa'ya girecek mi? Yunanistan'ın mı yoksa İran'ın mı komşusu? Otoriter bir Müslüman millet mi yoksa laik ve demokratik bir ülke mi? Bu tartışmalar hala sürüyor. Ancak kabul edilmesi gereken bir gerçek var: Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu ya da Osmanlı İmparatorluğu adı altında bu ülkenin eski başkenti, iki bin yıl boyunca kıtamızın kaderinin yüreğinde yer almıştır. Hun, Pers, Arap ya da Tatar istilaları onun surlarına çarparak kesintiye uğramıştır. Hıristiyanlık onun sayesinde kıtayı manastırlarıyla donatarak entelektüel hayatın canlılığını korumasını sağlamıştır. Ancak Konstantinopolis sadece bir kale değildi. Öncelikle bir üniversite ve bir şölendi. Bu uç uçarı ve sefih dev metropol kültürün, modanın ve sanatın bin bir kandilini yakmıştır. Merovenjler küflü topraklarında aylaklık ederken orada Platon ve dans, Aristoteles ve ıtriyatçılık öğretiliyordu. Bin Bir Gece Masalları'nın sitesi, basileusların ve kibar fahişelerin başkenti gelecekteki medeniyetimizi icat etmekteydi. Konstantinopolis'in Romanı tarih ansiklopedisi niteliğinde bir kitap olmak istememiştir. Amacı, Kentler Kenti'nin bir zamanlar nasıl olduğu duygusunu uyandıran mekanları, kişileri, alemleri ve dramları hatırlatmaktı. Kan göllerinden görkemli törenlere, acımasız tasfiyelerden ustalıklı saray entrikalarına uzanan bir gezintidir. Aynı zamanda kara roman ve fotoroman olan bu kitap, Konstantinopolis'in tarihi -bizim tarihimiz- içinde yapılan tuhaf ve tüyler ürpertici bir gezintidir. "... Türkiye, mestlerini çıkarıp Gucci'nin arkalıksız terliklerini giyenlerin arasına katılalı çok oldu..." "Televizyonda Galatasaray Kulübü'nün Müslüman genç kızlarının voleybol maçlarını gösterip duruyorlar. String gibi bedeni saran dar spor kıyafetleriyle Las Vegas dansçılarını andırıyorlar. Tekrar ediyorum: İstanbul Mekke değil. Avrupa'da, patlama içinde olan bir başkenttesiniz." "İstanbul'un sorunu Bizans'ın sorunu olarak sürüp gitmiştir: bu yüce kent gerçek üstü doğasını sorguluyor. Yaşadığı gibi Avrupalı mı, yoksa kendisine söylendiği gibi Asyalı mı? Cevap besbellidir; o olmasa Avrupa olmazdı ve Avrupa onsuz yetim kalırdı. Ancak Avrupa kaygılanıyor." "Türkiye'nin Avrupa'ya girişini düşündüğümüzde akılcılıktan ayrılıyoruz. Kaçınılmaz olarak haksızlığa ve hataya götüren cehalet ve önyargılar alanına giriyoruz. Konstantinopolis'e Avrupa'nın kapılarının kapatılabileceğini öngörmek düşünceye, dürüstlüğe ve minnet duygusuna karşı işlenecek bir cinayettir..." Konstantinopol'ün Romanı Konstantinopolis'in Romanı'nın Türkçe çevirisi Özgür Yayınları tarafından 1 Nisanda yayınlanıyor. Geçtiğimiz kasım ayında Türkiye'ye gelerek Notre Dame De Sion Lisesi'nde, Fransa'nın en büyük edebiyat ödüllü (Renaudot) Konstantinopolis'in Romanı adlı kitabı üzerine "Avrupa Türkiye'siz olmaz" başlıklı konferans veren, Paris Match dergisinin de yazıişleri müdürü olan Gilles Martin-Chauffier, yazdıkları kadar söyledikleriyle de ilgi odağı olmuştu. "Türkler AB'ye tam üyeliklerinin sanayimize kazandıracağı gerçek cenneti göstermeli", "İstanbul olmadan Avrupa'nın inşa edilmesi anlamsız olacaktır", "Avrupa sadece Paris ve Londra'dan ibaret değildir. İstanbul'dan söz etmeden Avrupa anlatılamaz", "Osmanlı teslim aldığı medeniyeti yıkmamış, aksine korumuştur. Osmanlı hiçbir zaman İslamı ve Türkçe'yi dayatmamıştır, 1453 yılından önce de Osmanlı, Balkan ailesinin bir parçasıdır" tezlerini savunan Gilles Martin-Chauffier İstanbul'da bir gazetecinin, "Neden İstanbul'un Romanı?" sorusunu şöyle yanıtlamıştır. "Bizans'ın öyküsünü anlatmak istiyordum. Bizanslılarla Osmanlıların yakın ilişkisini gördüm ve Osmanlı anlatılmadan Bizans anlatılmaz, dedim. Her zaman bir tarih kitabı yazma düşüm vardı, Türkiye'nin AB'ye girme süreci bu fikrimi güncelleştirdi" Bu kitabı nedeniyle Fransa'da çok eleştiri alan yazar için şimdilerde Türkiye'nin fahri büyükelçisi diyenler bile var. Ülkemizde Türkçe çevirisi nisan başında Özgür Yayınları'ndan çıkacak romanda yazar, Türkiye'yi ve İstanbul'u derinlemesine ele alıyor ve Türkiye'nin neden AB'ye girmesi gerektiğini, Türkiye'nin Avrupa kültürünün oluşmasında binlerce yıldır yaptığı katkılardan, Anadolu medeniyetinin Avrupa'yı nasıl etkilediğinden söz ediyor.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat