Kore Savaşı ve Türkiye'nin Nato'ya Kabul EdilmesiGazi Mehmet Göymen'in Anılarıyla (29 Eylül 1950 - 26 Eylül 1951)
İkinci Dünya Savaşı'nın1945'de bitmesi ve Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 50 ülkenin savaş sonrası duruma çözüm bulmak amacıyla Birleşmiş Milletler Örgütü'nü kurmasıyla tüm devletler savaş yaralarını sarmaya ve rahat bir nefes almaya başlamıştı. Ancak, 1947'de başlayan Soğuk Savaş dönemiyle birlikte dünyanın batı ve doğu olmak üzere iki kutuplu bir duruma evrilmesi Türkiye'nin de bir tercihte bulunmasını gerektirmiştir. Türkiye'nin tercihi Batılı ülkelerin bir araya gelerek oluşturduğu NATO'ya katılmaktı.
Kore Savaşı'nın başladığı günlerde, henüz iktidara gelen Demokrat Parti Hükümti'nin gündemine Kore'ye asker ögnderme konusu gelmiştir. Büyük bir oy desteğiyle iktidara gelen DP Hükümeti, Türkiye'ye NATO üyeliğinin yolunu açacak ABD'nin BM'ye aldırdığı Güney Kore'ye askeri yardım kararına, hiç tereddütsüz olarak uymuş ve Kore'ye asker gönderme kararı almıştır.
Binlerce şehit vererek Kurtuluş Savaşını yapmış, neredeyse her evden bir şehit vermiş olan halk, askerlik yaşı gelmiş çocuğunu belki de ilk kez evinden ayırarak vatanından çok uzakta, Uzakdoğu'da başlayan ve Türkiye'ye NATO'ya girmekten başka hiçbir yararı olmayacak bir savaşa göndermiştir.
Türk askerinin Kore'deki başarısı tarihte yerini almış olsa da, savaşan tarafların savaşın başladığı noktaya dönmesiyle Kore Savaşı'nın bu anlamda kazananı ve kaybedeni olmamıştı. Ancak gerçekte kaybedenler vardı ki, onlar savaşta ya yaşamlarını kaybettiler ya da savaş sonrasında uzun süre savaşın etkisinde kalarak sarsıntı yaşadılar.
Kitapta Kore Savaşı, ilk kafileyle Kore Savaşı'na katılan Gazi Mehmet Güney'in anılarından alıntılarla; Trükiye'nin NATO'ya üyelik süreci de TBMMtutanaklarından alıntılarla anlatıldı.
- Açıklama
İkinci Dünya Savaşı'nın1945'de bitmesi ve Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 50 ülkenin savaş sonrası duruma çözüm bulmak amacıyla Birleşmiş Milletler Örgütü'nü kurmasıyla tüm devletler savaş yaralarını sarmaya ve rahat bir nefes almaya başlamıştı. Ancak, 1947'de başlayan Soğuk Savaş dönemiyle birlikte dünyanın batı ve doğu olmak üzere iki kutuplu bir duruma evrilmesi Türkiye'nin de bir tercihte bulunmasını gerektirmiştir. Türkiye'nin tercihi Batılı ülkelerin bir araya gelerek oluşturduğu NATO'ya katılmaktı.
Kore Savaşı'nın başladığı günlerde, henüz iktidara gelen Demokrat Parti Hükümti'nin gündemine Kore'ye asker ögnderme konusu gelmiştir. Büyük bir oy desteğiyle iktidara gelen DP Hükümeti, Türkiye'ye NATO üyeliğinin yolunu açacak ABD'nin BM'ye aldırdığı Güney Kore'ye askeri yardım kararına, hiç tereddütsüz olarak uymuş ve Kore'ye asker gönderme kararı almıştır.
Binlerce şehit vererek Kurtuluş Savaşını yapmış, neredeyse her evden bir şehit vermiş olan halk, askerlik yaşı gelmiş çocuğunu belki de ilk kez evinden ayırarak vatanından çok uzakta, Uzakdoğu'da başlayan ve Türkiye'ye NATO'ya girmekten başka hiçbir yararı olmayacak bir savaşa göndermiştir.
Türk askerinin Kore'deki başarısı tarihte yerini almış olsa da, savaşan tarafların savaşın başladığı noktaya dönmesiyle Kore Savaşı'nın bu anlamda kazananı ve kaybedeni olmamıştı. Ancak gerçekte kaybedenler vardı ki, onlar savaşta ya yaşamlarını kaybettiler ya da savaş sonrasında uzun süre savaşın etkisinde kalarak sarsıntı yaşadılar.
Kitapta Kore Savaşı, ilk kafileyle Kore Savaşı'na katılan Gazi Mehmet Güney'in anılarından alıntılarla; Trükiye'nin NATO'ya üyelik süreci de TBMMtutanaklarından alıntılarla anlatıldı.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.