Hangi görev, statü ve pozisyonda bulunursak bulunalım, insan olmanın gereği; düşünmek, varlığını sorgulamak, hayata dair yapıcı bir bakış açısı geliştirmektir. Kısacası kişisel varoluş gayesini bulabilmektir. Şüphe yok ki her varlık kendine takdir edilen doğrultuda fiilleri açığa çıkarmak üzere yaratılmıştır. Bunun farkına varmak, akıl etmek ve bunun farkındalığı ile ameller ortaya koymak, hiç şüphesiz insana en büyük değeri katacaktır. Kim olduğumuzu, nereden gelip, nereye doğru yol aldığımızı, şu anki durum ve karşılaştığımız olaylara neden muhatap olduğumuzu anlamak zorundayız.
O halde sorgulamalıyız, bize gerçeklik diye sunulanları, yaşadıklarımızın hayal olup olmadığını. Düşünce gücünün önemini idrak ederek, insan olarak dünyaya geliş nedenimizi araştırmalıyız. Çünkü Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de, “Hala akıl etmeyecek misiniz?” şeklinde onlarca ayette sorularak insanlar uyarılmakta ve uyandırılmaktadır. Ölüm, evrensel bilinç, gerçeklik, hayal, birlik bilinci, zikir, tecelliyat gibi konuları araştırmalı ve kendimize göre tatmin edici sonuçlara ulaşmalıyız, en azından bunun ihtiyacı içinde olmalıyız. Aksi halde şuursuz bir varlıktan öteye geçemeyeceğiz. Aşağıların aşağısında kalmaya belki de kendimizi mahkum edeceğiz…
Artık insanlar, sahip oldukları gücü her gün yeniden keşfediyor ve bu gücü daha da artırmaya yönelik eski ve yeni tüm metotları harmanlıyor. Bilginin güç ve marifet sayılacağı bir döneme çoktan girdik. Farkındalık, holografik şuur, kuantum düşünce teknikleri, atom altı boyuta bilinçli gönderilen düşünce sinyalleri, tümel yapının şuurlu organizesi, rabıta, zikir gibi kavramlar, her geçen gün hayatımıza daha fazla girmeye başladı.
Bu çalışma, okuyucuyu bu kavramlara aklın ve kalbin hikmet gözü ile bakmaya davet etmektedir.
- Açıklama
Hangi görev, statü ve pozisyonda bulunursak bulunalım, insan olmanın gereği; düşünmek, varlığını sorgulamak, hayata dair yapıcı bir bakış açısı geliştirmektir. Kısacası kişisel varoluş gayesini bulabilmektir. Şüphe yok ki her varlık kendine takdir edilen doğrultuda fiilleri açığa çıkarmak üzere yaratılmıştır. Bunun farkına varmak, akıl etmek ve bunun farkındalığı ile ameller ortaya koymak, hiç şüphesiz insana en büyük değeri katacaktır. Kim olduğumuzu, nereden gelip, nereye doğru yol aldığımızı, şu anki durum ve karşılaştığımız olaylara neden muhatap olduğumuzu anlamak zorundayız.
O halde sorgulamalıyız, bize gerçeklik diye sunulanları, yaşadıklarımızın hayal olup olmadığını. Düşünce gücünün önemini idrak ederek, insan olarak dünyaya geliş nedenimizi araştırmalıyız. Çünkü Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de, “Hala akıl etmeyecek misiniz?” şeklinde onlarca ayette sorularak insanlar uyarılmakta ve uyandırılmaktadır. Ölüm, evrensel bilinç, gerçeklik, hayal, birlik bilinci, zikir, tecelliyat gibi konuları araştırmalı ve kendimize göre tatmin edici sonuçlara ulaşmalıyız, en azından bunun ihtiyacı içinde olmalıyız. Aksi halde şuursuz bir varlıktan öteye geçemeyeceğiz. Aşağıların aşağısında kalmaya belki de kendimizi mahkum edeceğiz…
Artık insanlar, sahip oldukları gücü her gün yeniden keşfediyor ve bu gücü daha da artırmaya yönelik eski ve yeni tüm metotları harmanlıyor. Bilginin güç ve marifet sayılacağı bir döneme çoktan girdik. Farkındalık, holografik şuur, kuantum düşünce teknikleri, atom altı boyuta bilinçli gönderilen düşünce sinyalleri, tümel yapının şuurlu organizesi, rabıta, zikir gibi kavramlar, her geçen gün hayatımıza daha fazla girmeye başladı.
Bu çalışma, okuyucuyu bu kavramlara aklın ve kalbin hikmet gözü ile bakmaya davet etmektedir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.