Fransa'da prestijli birçok ödüle layık görülen ve şimdiden uluslararası çapta sansasyon yaratanKüçük Ülke,kaybedilmiş çocuklukların ve paramparça olmuş anayurtların hikâyesini küçük bir çocuğun gözünden anlatıyor.
Gaël Faye'nin yeteneği nefes kesici; dünyaya onun gibi bir yazar armağan edebilen hiçbir ülkeye ‘küçük' denmemeli.
—Imbolo Mbue
"Soykırım tıpkı bir petrol sızıntısı gibiydi, içinden boğulmadan çıkanlar hayatları boyunca katrana bulanmış oluyordu."
Burundi, 1992. On yaşındaki Gabriel, Bujumbura'da daha çok yabancıların yaşadığı huzurlu bir mahallede Fransız babası, Ruandalı annesi ve kız kardeşi Ana ile mutlu bir çocukluk geçirmektedir. Fakat birlikte mango ağaçlarına “daldığı” arkadaşları, evlerinin bulunduğu çıkmaz sokakta yaşayan yetmiş iki milletten komşuları ve aheste okul günlerinden ibaret olan hayatı, henüz aklının ermediği siyasetin, etnik ayrılıkların ve şiddetin yıkıcı etkilerinden bağışık değildir.
Tarihin girdabından kaçamayan bir çocuğun masumiyetini yitiriş hikâyesi olarak da okunabilecek roman, Ruanda'da ve Orta Afrika'nın küçük ülkesi Burundi'de yaşanan soykırımı odak noktasına oturturken, böyle büyük trajedilerin suçsuz insanların elinden yalnızca sevdiklerini değil, geçmişlerini ve hatıralarını da alıp götürebileceğini çarpıcı bir dille anlatıyor.
“Tutsiler ile Hutular arasındaki savaşın nedeni aynı topraklara sahip olmamaları mı?”
“Hayır, değil. Aynı ülkede yaşıyorlar.”
“O halde... Dilleri mi farklı?”
“Hayır, aynı dili konuşuyorlar.”
“O zaman tanrıları mı farklı?”
“Hayır, tanrıları da aynı.”
“Peki o zaman niçin savaşıyorlar?”
“Çünkü burunları farklı.”
- Açıklama
Fransa'da prestijli birçok ödüle layık görülen ve şimdiden uluslararası çapta sansasyon yaratanKüçük Ülke,kaybedilmiş çocuklukların ve paramparça olmuş anayurtların hikâyesini küçük bir çocuğun gözünden anlatıyor.
Gaël Faye'nin yeteneği nefes kesici; dünyaya onun gibi bir yazar armağan edebilen hiçbir ülkeye ‘küçük' denmemeli.
—Imbolo Mbue"Soykırım tıpkı bir petrol sızıntısı gibiydi, içinden boğulmadan çıkanlar hayatları boyunca katrana bulanmış oluyordu."
Burundi, 1992. On yaşındaki Gabriel, Bujumbura'da daha çok yabancıların yaşadığı huzurlu bir mahallede Fransız babası, Ruandalı annesi ve kız kardeşi Ana ile mutlu bir çocukluk geçirmektedir. Fakat birlikte mango ağaçlarına “daldığı” arkadaşları, evlerinin bulunduğu çıkmaz sokakta yaşayan yetmiş iki milletten komşuları ve aheste okul günlerinden ibaret olan hayatı, henüz aklının ermediği siyasetin, etnik ayrılıkların ve şiddetin yıkıcı etkilerinden bağışık değildir.
Tarihin girdabından kaçamayan bir çocuğun masumiyetini yitiriş hikâyesi olarak da okunabilecek roman, Ruanda'da ve Orta Afrika'nın küçük ülkesi Burundi'de yaşanan soykırımı odak noktasına oturturken, böyle büyük trajedilerin suçsuz insanların elinden yalnızca sevdiklerini değil, geçmişlerini ve hatıralarını da alıp götürebileceğini çarpıcı bir dille anlatıyor.
“Tutsiler ile Hutular arasındaki savaşın nedeni aynı topraklara sahip olmamaları mı?”
“Hayır, değil. Aynı ülkede yaşıyorlar.”
“O halde... Dilleri mi farklı?”
“Hayır, aynı dili konuşuyorlar.”
“O zaman tanrıları mı farklı?”
“Hayır, tanrıları da aynı.”
“Peki o zaman niçin savaşıyorlar?”
“Çünkü burunları farklı.”
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.