Osmanlı hanedanının Avrupa devletlerinin emri ve isteği yönünde idare edilmesi, tahtı korumak için çok taviz verilmesi, birçok vatanperveri rahatsız ettiği gibi, Kemal Nizamettin Efendi'yi de rahatsız etmektedir. Aklı fikri Anadolu'da başlayan yeni istiklâl hareketinin başındaki, daha evvel sarayda da karşılaştığı mavi ışık saçan gözleri olan, vatanperver miralay Mustafa Kemal'in yanında olmaktır. Ona inanmaktadır. Kemal Nizamettin Efendi'ye göre de insanlar olsun, milletler olsun ya hürriyetine sahip yaşamalı veya hiç yaşamamalı! Mustafa Kemal'in inanarak söylediği "Ya İstiklâl, ya Ölüm."sözüne canıgönülden inanmakta, ve bu konuda, O büyük insanın arkasında olmayı hayal etmekte, bunun için de Anadolu'ya geçmek için fırsat kollamaktadır. Genç ve güzel eşi Şahende Hanım ve çocuk yaşlarda iki küçük kızının oluşu bu işi oldukça zora sokmaktadır. Bir tek kendisi olsa, ölmüş veya kalmış önemli olmayacak, hiç tereddütsüz yollara düşecekti. Ama bir eş, bir baba olarak onların yaşamını tehlikeye atamazdı. Ve tabii bu tehlikeyi aşıp, Anadolu'ya kavuşması da ihtimal dâhilinde değil gibiydi. 1920 yılının başlarıydı. O görkemli Dolmabahçe Sarayı'nın en az güneş alan odalarından birinde çalışıyordu. Gerçi bugün hatta günlerdir güneş zaten yoktu...
Kemal Nizamettin, Fransız Gazetesindeki Mösyö Jirac'ın Mustafa Kemal ve Türkiye hakkındaki yazısını buldu. Gazete özet olarak, Anadolu'daki bu yeni hareketi alaya alıyor. Topları, düzenli orduları hatta yiyecek ekmekleri bile olmayan, bir avuç zavallı insanın toplandığını, başlarında ki övgü ile bahsedilen kumandanın da yanlış taktikler üreten bir macera adamı olduğunu yazıyordu. Oysa gerçek çok farklıydı, Mösyö Jirac oltaya ne kadar güzel takılmıştı...
(Tanıtım Bülteninden)
- Açıklama
Osmanlı hanedanının Avrupa devletlerinin emri ve isteği yönünde idare edilmesi, tahtı korumak için çok taviz verilmesi, birçok vatanperveri rahatsız ettiği gibi, Kemal Nizamettin Efendi'yi de rahatsız etmektedir. Aklı fikri Anadolu'da başlayan yeni istiklâl hareketinin başındaki, daha evvel sarayda da karşılaştığı mavi ışık saçan gözleri olan, vatanperver miralay Mustafa Kemal'in yanında olmaktır. Ona inanmaktadır. Kemal Nizamettin Efendi'ye göre de insanlar olsun, milletler olsun ya hürriyetine sahip yaşamalı veya hiç yaşamamalı! Mustafa Kemal'in inanarak söylediği "Ya İstiklâl, ya Ölüm."sözüne canıgönülden inanmakta, ve bu konuda, O büyük insanın arkasında olmayı hayal etmekte, bunun için de Anadolu'ya geçmek için fırsat kollamaktadır. Genç ve güzel eşi Şahende Hanım ve çocuk yaşlarda iki küçük kızının oluşu bu işi oldukça zora sokmaktadır. Bir tek kendisi olsa, ölmüş veya kalmış önemli olmayacak, hiç tereddütsüz yollara düşecekti. Ama bir eş, bir baba olarak onların yaşamını tehlikeye atamazdı. Ve tabii bu tehlikeyi aşıp, Anadolu'ya kavuşması da ihtimal dâhilinde değil gibiydi. 1920 yılının başlarıydı. O görkemli Dolmabahçe Sarayı'nın en az güneş alan odalarından birinde çalışıyordu. Gerçi bugün hatta günlerdir güneş zaten yoktu...
Kemal Nizamettin, Fransız Gazetesindeki Mösyö Jirac'ın Mustafa Kemal ve Türkiye hakkındaki yazısını buldu. Gazete özet olarak, Anadolu'daki bu yeni hareketi alaya alıyor. Topları, düzenli orduları hatta yiyecek ekmekleri bile olmayan, bir avuç zavallı insanın toplandığını, başlarında ki övgü ile bahsedilen kumandanın da yanlış taktikler üreten bir macera adamı olduğunu yazıyordu. Oysa gerçek çok farklıydı, Mösyö Jirac oltaya ne kadar güzel takılmıştı...
(Tanıtım Bülteninden)
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.