Kürdistan'dan Dünya'ya İnsanlığın Bitmeyen ÇilesiModernitenin Ötesine Gitmek
Elinizdeki kitap; dünyadaki tarihsel gelişime bir kuşbakışıdır. Ortadoğu'dan dünyaya açılan insanlığın bitmeyen çilesindeki nedenlerin özetidir. Son ikiyüz- üçyüz yıllık modernitenin gelip dayandığı noktanın tarihsel açıklanmasıdır. Modernitenin, toplumların gelişmesinde ilk başta bir ilerleme, feodalizmi/köylülüğü çözen, birey olmayı ve bireysel özgürlüğü sağlayan bir rol aynadığı için tarihi geliştiren bir yerde iken, sonrasında siyasal gericiliğin ve krizlerin önemli nedenidir. Kitap bu minvalde modernist sistemi kritik etmeye çalışmıştır.
Avrupa'da beklenen sosyalizm, 'Doğu'da patlak verir'ken, teori ve pratikteki tezatı ortaya koyan reel sosyalizmin, moderniteyi sağlayıp feodalizmi tasfiye etmeye yaradığı, daha fazla ilerleme şansını elde edemeyerek başa döndüğünü ve modernitedeki çelişkileri aşamayıp,21. yüzyıla taşıyarak çağın gerisindeki ulusal devletleri ve bunun sonucunda ulusal sınır ve iktidar çatışmalarına yeniden sahne olan alanlar olduğu görülmüştür.
Marks'ta olmayan ulusal sorunlara bakışın, sonrasında ulusal sorunun reel sosyalizmin yedeğine alınma pragmatik yaklaşımın da en azında Kürdistan sorununda görüldüğü üzere - sağlıklı bir çözüm getirmediği bilinir. Yaşanması gereken, her aidiyetın kendini özgürce yaşayıp, ihtiyaç olmaktan çıkarak sönümlenmesidir. Bu uluslar ve devletler açısından da geçerli bir durumdur. Hiç bir bireysel, ulusal, oligarşik ya da başka herhangi bastırmacı egemenliğin, tarihsel gelişmeye hizmet etmediği açığa çıkmıştır. İnsanlığın da gelişmesi için bu bastırmacı zihniyet ile hesaplaşması tarihsel bir olgu olarak, kendi toplumsal ve insanlığın çilesini aşmanın yararına, kendi geleceğini önce algılayıp çözerek, sonra da şimdiye kadar tekrarlanmamış ve denenmemiş yol ve plan ile ortaya koydukça tarihi gelişmeye katılabilinir. İnsanlar ve sistemler karşısında, insanların biat edeninin ve kendini 'gunahkar - suçlu' olarak hissettiği kendiliğinden hiyerarşik refleksin çözüldüğü, insanlığa karşı başkası değil, kendisini başkasının rahatsız etmediği, özgürlüğünü kısıtlamadığı ve kendisini disipline ettiği etiği edindiği andan itibaran, insan kendisi olmaya, kendi emeği ile daha güzeli yaşamaya ve tarihi gelişmeye kendisi için katkı sunmaya başlar. Moderniteye ve ulusal sermayelere malzeme edilen, insanlığın ve halkların özgürlük özlemi, küreselleşen kapitalizmin gırdabında da krize mahküm oluyor. Bundan çıkış yolu aralanmıştır. Bunu daha hızlı aşmanın yolu, neden - sonuç ilişkilerini tahlil ederek, olasılıkları ve geleceği görebilmekten geçer.
Aidiyetlerin çözülürlüğünün sırrı, onların birey ve toplum olarak özgürce yaşamalarından geçer. Bunun için ?Kürdistan'dan Dünyaya İnsanlığın Bitmeyen Çilesi ve Modernitenin Ötesine Gitmek' in yollarını her ünitede ve her yerde aralamak ve bulmak için, pek çok kaynağın yanı sıra, bir de elinizdeki kitap ile tartışmak gerektiğini düşünüyoruz.
- Açıklama
Elinizdeki kitap; dünyadaki tarihsel gelişime bir kuşbakışıdır. Ortadoğu'dan dünyaya açılan insanlığın bitmeyen çilesindeki nedenlerin özetidir. Son ikiyüz- üçyüz yıllık modernitenin gelip dayandığı noktanın tarihsel açıklanmasıdır. Modernitenin, toplumların gelişmesinde ilk başta bir ilerleme, feodalizmi/köylülüğü çözen, birey olmayı ve bireysel özgürlüğü sağlayan bir rol aynadığı için tarihi geliştiren bir yerde iken, sonrasında siyasal gericiliğin ve krizlerin önemli nedenidir. Kitap bu minvalde modernist sistemi kritik etmeye çalışmıştır.
Avrupa'da beklenen sosyalizm, 'Doğu'da patlak verir'ken, teori ve pratikteki tezatı ortaya koyan reel sosyalizmin, moderniteyi sağlayıp feodalizmi tasfiye etmeye yaradığı, daha fazla ilerleme şansını elde edemeyerek başa döndüğünü ve modernitedeki çelişkileri aşamayıp,21. yüzyıla taşıyarak çağın gerisindeki ulusal devletleri ve bunun sonucunda ulusal sınır ve iktidar çatışmalarına yeniden sahne olan alanlar olduğu görülmüştür.
Marks'ta olmayan ulusal sorunlara bakışın, sonrasında ulusal sorunun reel sosyalizmin yedeğine alınma pragmatik yaklaşımın da en azında Kürdistan sorununda görüldüğü üzere - sağlıklı bir çözüm getirmediği bilinir. Yaşanması gereken, her aidiyetın kendini özgürce yaşayıp, ihtiyaç olmaktan çıkarak sönümlenmesidir. Bu uluslar ve devletler açısından da geçerli bir durumdur. Hiç bir bireysel, ulusal, oligarşik ya da başka herhangi bastırmacı egemenliğin, tarihsel gelişmeye hizmet etmediği açığa çıkmıştır. İnsanlığın da gelişmesi için bu bastırmacı zihniyet ile hesaplaşması tarihsel bir olgu olarak, kendi toplumsal ve insanlığın çilesini aşmanın yararına, kendi geleceğini önce algılayıp çözerek, sonra da şimdiye kadar tekrarlanmamış ve denenmemiş yol ve plan ile ortaya koydukça tarihi gelişmeye katılabilinir. İnsanlar ve sistemler karşısında, insanların biat edeninin ve kendini 'gunahkar - suçlu' olarak hissettiği kendiliğinden hiyerarşik refleksin çözüldüğü, insanlığa karşı başkası değil, kendisini başkasının rahatsız etmediği, özgürlüğünü kısıtlamadığı ve kendisini disipline ettiği etiği edindiği andan itibaran, insan kendisi olmaya, kendi emeği ile daha güzeli yaşamaya ve tarihi gelişmeye kendisi için katkı sunmaya başlar. Moderniteye ve ulusal sermayelere malzeme edilen, insanlığın ve halkların özgürlük özlemi, küreselleşen kapitalizmin gırdabında da krize mahküm oluyor. Bundan çıkış yolu aralanmıştır. Bunu daha hızlı aşmanın yolu, neden - sonuç ilişkilerini tahlil ederek, olasılıkları ve geleceği görebilmekten geçer.
Aidiyetlerin çözülürlüğünün sırrı, onların birey ve toplum olarak özgürce yaşamalarından geçer. Bunun için ?Kürdistan'dan Dünyaya İnsanlığın Bitmeyen Çilesi ve Modernitenin Ötesine Gitmek' in yollarını her ünitede ve her yerde aralamak ve bulmak için, pek çok kaynağın yanı sıra, bir de elinizdeki kitap ile tartışmak gerektiğini düşünüyoruz.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.