%30
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789750018916
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
256
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2006-06
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Kurtuluş Namlunun UcundaBalkan Savaşı, 1. Dünya Savaşı, Kuva-yi Milliye Dönemi, Kurtuluş Savaşı ve Bandırma'da Hasan Tahsin Hoca Ailesi

Yazar: Selçuk Aybek
Yayınevi : İnkılâp Kitabevi
9,72TL
6,80TL
%30
Satışta değil
9789750018916
399794
Kurtuluş Namlunun Ucunda
Kurtuluş Namlunun Ucunda Balkan Savaşı, 1. Dünya Savaşı, Kuva-yi Milliye Dönemi, Kurtuluş Savaşı ve Bandırma'da Hasan Tahsin Hoca Ailesi
6.80

1.Dünya Savaşı'nda, 10 bin kişilik bir tümenin savaş alanından taşıyacağı yaralıları için dört yaylı arabası vardı. Hepsini götürmeye imkan yoktu. Yaralılar,kendilerini bekleyen feci akıbeti öğrendiler: “Amanın din gardaşları, bizi bırakmayın!” diye bağrışmaya başladılar. Onları bıraktık. Sesleri duyulmayıncaya kadar,bu feryatları dinledim ve ağladım.

Yunanlılar, 15 Mayıs 1919 sabahı, erkenden İzmir'e çıktılar. Yunanlılara ilk kurşunu gazeteci Hasan Tahsin burada attı; bayrağı taşıyan, yere yuvarlandı. Efsunlar, kışlayı yaylım ateşine tuttular. Kumandan Ali Nadir Paşa ve subaylar, beyaz bayrakla dışarı çıktı. Paşa tokatlandı, hepsinin kalpakları yırtıldı, apoletleri söküldü, bir yük gemisinin ambarına tıkıldılar.

26 Ağustos 1922 sabahı 05.30'da her şey tamamdı. Cephede genel taarruz başladı. Düşman bozulmuş, yığınlar halinde kaçıyordu. Bu topraklarda cennet hayatı yaşamış eski bir kavmin çocukları, her şeylerini bırakarak yollara dökülüyor, sefil bir maceranın kurbanı oluyorlardı.

Gazi Mustafa Kemal Paşa, İzmir'e girdi. Günlerdir aç ve uykusuz savaşan Mehmetçikler, Bandırma'yı da kurtardılar. Muzaffer orduyu karşılayan herkes ağlıyordu. Kimisinin elinde bir salkım üzüm, kiminde haşlanmış bir yumurta, kiminde bir dilim ekmek... Sanki yüreklerini veriyorlardı.

  • Açıklama
    • 1.Dünya Savaşı'nda, 10 bin kişilik bir tümenin savaş alanından taşıyacağı yaralıları için dört yaylı arabası vardı. Hepsini götürmeye imkan yoktu. Yaralılar,kendilerini bekleyen feci akıbeti öğrendiler: “Amanın din gardaşları, bizi bırakmayın!” diye bağrışmaya başladılar. Onları bıraktık. Sesleri duyulmayıncaya kadar,bu feryatları dinledim ve ağladım.

      Yunanlılar, 15 Mayıs 1919 sabahı, erkenden İzmir'e çıktılar. Yunanlılara ilk kurşunu gazeteci Hasan Tahsin burada attı; bayrağı taşıyan, yere yuvarlandı. Efsunlar, kışlayı yaylım ateşine tuttular. Kumandan Ali Nadir Paşa ve subaylar, beyaz bayrakla dışarı çıktı. Paşa tokatlandı, hepsinin kalpakları yırtıldı, apoletleri söküldü, bir yük gemisinin ambarına tıkıldılar.

      26 Ağustos 1922 sabahı 05.30'da her şey tamamdı. Cephede genel taarruz başladı. Düşman bozulmuş, yığınlar halinde kaçıyordu. Bu topraklarda cennet hayatı yaşamış eski bir kavmin çocukları, her şeylerini bırakarak yollara dökülüyor, sefil bir maceranın kurbanı oluyorlardı.

      Gazi Mustafa Kemal Paşa, İzmir'e girdi. Günlerdir aç ve uykusuz savaşan Mehmetçikler, Bandırma'yı da kurtardılar. Muzaffer orduyu karşılayan herkes ağlıyordu. Kimisinin elinde bir salkım üzüm, kiminde haşlanmış bir yumurta, kiminde bir dilim ekmek... Sanki yüreklerini veriyorlardı.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat