Kutsal Roma İmparatorluğu ve OsmanlıKüresel Emperyal İktidardan Mutlakiyetçi Devletlere
Osmanlı ve Kutsal Roma imparatorluklarını kurumlar, idari sistem, siyasi meşruiyet, dış siyaset ve hukuki teşkilatlanma gibi başlıklar altında mukayeseli olarak inceleyen Mehmet Sinan Birdal tarih sosyolojisinin ampirik çerçevesini genişlettiği gibi iki imparatorlukta yaşanan değişimler hakkında güçlü bir kavramsal-teorik açıklama sunuyor. Titiz araştırmacılığını özcü yaklaşımlara mahsus kavram ve kategorilerden kaçınan bir nesnel bakışla takviye eden Birdal'ın bu çalışması Türkçede Kutsal Roma İmparatorluğu'yla ilgili yapılmış ilk karşılaştırmalı analizlerden biri olma özelliğini taşıyor.
“Emperyal bir devletin devletler sistemindeki performansı ele alındığında hangi değerler veya dünya görüşleri öne çıkar? Orta ve Doğu Avrupa'da 16. yüzyıldan 18. yüzyıla hüküm süren Habsburg ve Osmanlı hanedanları karşılaştırmalı bir vaka incelemesi için elverişli örneklerdir zira her ikisi de tarihte despotik yönetimin paradigmatik örnekleriydi. Bu iki devlette baş gösteren meşruiyet sorunu değişim süreçlerini açıklamaya dönük varsayımları doğrular nitelikte kanıtlar sunar. (...) Esasen bir tarih sosyolojisi projesi olan bu araştırmada başarılı bir dış siyasete (hem savaşa hem de diplomasiye dayanan) sahip olmanın önkoşullarının
Ortaçağ imparatorluklarında ve 17. yüzyılın teritoryal devletlerinde farklılaştığı ortaya konulmaktadır.”
- Açıklama
Osmanlı ve Kutsal Roma imparatorluklarını kurumlar, idari sistem, siyasi meşruiyet, dış siyaset ve hukuki teşkilatlanma gibi başlıklar altında mukayeseli olarak inceleyen Mehmet Sinan Birdal tarih sosyolojisinin ampirik çerçevesini genişlettiği gibi iki imparatorlukta yaşanan değişimler hakkında güçlü bir kavramsal-teorik açıklama sunuyor. Titiz araştırmacılığını özcü yaklaşımlara mahsus kavram ve kategorilerden kaçınan bir nesnel bakışla takviye eden Birdal'ın bu çalışması Türkçede Kutsal Roma İmparatorluğu'yla ilgili yapılmış ilk karşılaştırmalı analizlerden biri olma özelliğini taşıyor.
“Emperyal bir devletin devletler sistemindeki performansı ele alındığında hangi değerler veya dünya görüşleri öne çıkar? Orta ve Doğu Avrupa'da 16. yüzyıldan 18. yüzyıla hüküm süren Habsburg ve Osmanlı hanedanları karşılaştırmalı bir vaka incelemesi için elverişli örneklerdir zira her ikisi de tarihte despotik yönetimin paradigmatik örnekleriydi. Bu iki devlette baş gösteren meşruiyet sorunu değişim süreçlerini açıklamaya dönük varsayımları doğrular nitelikte kanıtlar sunar. (...) Esasen bir tarih sosyolojisi projesi olan bu araştırmada başarılı bir dış siyasete (hem savaşa hem de diplomasiye dayanan) sahip olmanın önkoşullarının
Ortaçağ imparatorluklarında ve 17. yüzyılın teritoryal devletlerinde farklılaştığı ortaya konulmaktadır.”
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.