Lübnan Ermeni Diasporası
"Hamdullah Suphi'nin “Bizden olmayan Akdeniz” tasviri, Lübnan'ı sosyolojik açıdan tanımlayan en güzel tasvirlerden biridir. Lübnan'da Lübnanlı kimliğinden ziyade; mezhep, klan ve aile gibi kimliklerin daha önemli olduğunu görmek mümkündür. Lübnan'da Türk hâkimiyetinin uzun yıllar sürmesine rağmen Fransız kültürü daha belirgin bir şekilde Lübnan sosyolojisinde baskın bir karakter halini almıştır. Lübnan'ın sokak, cadde, kurum ve kuruluş isimlerinin Fransızca olması ve bazı muhitlerde yoğun olarak Fransızcanın konuşulması bu durumu teyit etmektedir. Lübnan'da saha çalışmam esnasında Lübnan sosyolojisinin özellikle Beyrut'un çok büyük bir oranda Fransız kültürünün etkisi altında olduğuna bizzat şahit oldum. Lübnanlı Müslüman bir vatandaşla dahi Türk algısı üzerine yaptığım bir mülakatta Türklerden ziyade Fransızlara karşı sempatik hissi tavrın daha yoğun olduğunu söylemişti. Esasında bu algı, Fransızların Lübnan'da özellikle Beyrut'ta Türk karşıtı bir tarih tezi inşa ettiğini göstermektedir. Osmanlı Devleti'ne, daha özele girilirse Osmanlı Devleti'nin son döneminde İttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarına özellikle Cemal Paşa'ya “zalim” yakıştırması yapan toplum hafızası, Beyrut merkezde bir “heykel” ile kendini bulmuştur. Bu toplumsal hafızayı ve algıyı canlı ve diri tutma gayreti gösteren de Lübnan'daki Ermeniler olmuştur. Lübnan, radikal Ermeni kimliğinin merkezi haline gelmiştir. Ermeniler, Türkler'e karşı genellikle ırkçı bir söylemi geliştirmiştir. Taşnakların öncülüğünde geliştirilen bu söylem Ermeni vatanseverliğini, Türk karşıtlığı denklemi üzerinde kurmuştur."
- Açıklama
"Hamdullah Suphi'nin “Bizden olmayan Akdeniz” tasviri, Lübnan'ı sosyolojik açıdan tanımlayan en güzel tasvirlerden biridir. Lübnan'da Lübnanlı kimliğinden ziyade; mezhep, klan ve aile gibi kimliklerin daha önemli olduğunu görmek mümkündür. Lübnan'da Türk hâkimiyetinin uzun yıllar sürmesine rağmen Fransız kültürü daha belirgin bir şekilde Lübnan sosyolojisinde baskın bir karakter halini almıştır. Lübnan'ın sokak, cadde, kurum ve kuruluş isimlerinin Fransızca olması ve bazı muhitlerde yoğun olarak Fransızcanın konuşulması bu durumu teyit etmektedir. Lübnan'da saha çalışmam esnasında Lübnan sosyolojisinin özellikle Beyrut'un çok büyük bir oranda Fransız kültürünün etkisi altında olduğuna bizzat şahit oldum. Lübnanlı Müslüman bir vatandaşla dahi Türk algısı üzerine yaptığım bir mülakatta Türklerden ziyade Fransızlara karşı sempatik hissi tavrın daha yoğun olduğunu söylemişti. Esasında bu algı, Fransızların Lübnan'da özellikle Beyrut'ta Türk karşıtı bir tarih tezi inşa ettiğini göstermektedir. Osmanlı Devleti'ne, daha özele girilirse Osmanlı Devleti'nin son döneminde İttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarına özellikle Cemal Paşa'ya “zalim” yakıştırması yapan toplum hafızası, Beyrut merkezde bir “heykel” ile kendini bulmuştur. Bu toplumsal hafızayı ve algıyı canlı ve diri tutma gayreti gösteren de Lübnan'daki Ermeniler olmuştur. Lübnan, radikal Ermeni kimliğinin merkezi haline gelmiştir. Ermeniler, Türkler'e karşı genellikle ırkçı bir söylemi geliştirmiştir. Taşnakların öncülüğünde geliştirilen bu söylem Ermeni vatanseverliğini, Türk karşıtlığı denklemi üzerinde kurmuştur."
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.