Mağrib Ulularının Sözleri
Mağrib Ulularının Sözleri müellifi ve yazım tarihi şimdiki kayıtlara göre bilinmeyen yazma bir eser. Girişte müellif eserini Ahsenü'l-Mesâliki'l-Müncî mine'l-Mehâliki min Tahrîrâti Ba'zı Sâdâti'l-Arabi fi'l-Ğarbi ismiyle tanıtıyor. Tasavvufi bir muhtevaya sahip olan eser, çoğunluğu Mağrib ulemasına ait olan sözlerden ve bu sözlerin şerhlerinden meydana gelmekte.
Bu risalede sistematik bir şekilde başta tasavvuf kelimesinin kökeni, tanımı, tasavvufun erkânını ifade eden terimlerden tecrîd, safâ, vefâ, fenâ ve fakr açıklanarak rûh ve kalp, nefs ve kalp, ruh ve nefs, akıl ve nefs karşılaştırmaları yapılmakta, konuyla ilgili nefsin ayıpları ve bu ayıplardan kurtuluş çarelerine dair düşünceler dile getirilmektedir. Bir bütün halinde tasavvuf ilmine ait ıstılahlar, insanın iç/bâtın âlemini meydana getiren vasıflar sırasıyla ve sistemli bir şekilde önce hadis-i şeriflerle ardından da mutasavvıfların sözleriyle tanımlanmaktadır. Bu yönüyle eser aynı zamanda konu ile ilgili bazı hadis-i şeriflerin de şerhi olma özelliğini taşımakta. Bunun yanında, eserin bir başka özelliği de, karşıt görüş sahiplerinin iddialarının yine onların cümleleriyle dile getiriliyor olması. “Onlar şöyle derler” dendikten sonra ulemanın dile getirilen görüşlere karşı verdiği cevaplar sıralanmakta, böylece ele alınan her konu tez ve antitezi dikkate alınarak tanımlanmaktadır.
Mağrib Ulularının Sözleri, tasavvuf gibi hususi bir terminolojiye sahip ilmin belli başlı ıstılahları hakkında bir yandan özün özü bilgiler veriyor, bir yandan da bu ıstılahların derli toplu bir şekilde yeniden düşünülmesini sağlıyor.
- Açıklama
Mağrib Ulularının Sözleri müellifi ve yazım tarihi şimdiki kayıtlara göre bilinmeyen yazma bir eser. Girişte müellif eserini Ahsenü'l-Mesâliki'l-Müncî mine'l-Mehâliki min Tahrîrâti Ba'zı Sâdâti'l-Arabi fi'l-Ğarbi ismiyle tanıtıyor. Tasavvufi bir muhtevaya sahip olan eser, çoğunluğu Mağrib ulemasına ait olan sözlerden ve bu sözlerin şerhlerinden meydana gelmekte.
Bu risalede sistematik bir şekilde başta tasavvuf kelimesinin kökeni, tanımı, tasavvufun erkânını ifade eden terimlerden tecrîd, safâ, vefâ, fenâ ve fakr açıklanarak rûh ve kalp, nefs ve kalp, ruh ve nefs, akıl ve nefs karşılaştırmaları yapılmakta, konuyla ilgili nefsin ayıpları ve bu ayıplardan kurtuluş çarelerine dair düşünceler dile getirilmektedir. Bir bütün halinde tasavvuf ilmine ait ıstılahlar, insanın iç/bâtın âlemini meydana getiren vasıflar sırasıyla ve sistemli bir şekilde önce hadis-i şeriflerle ardından da mutasavvıfların sözleriyle tanımlanmaktadır. Bu yönüyle eser aynı zamanda konu ile ilgili bazı hadis-i şeriflerin de şerhi olma özelliğini taşımakta. Bunun yanında, eserin bir başka özelliği de, karşıt görüş sahiplerinin iddialarının yine onların cümleleriyle dile getiriliyor olması. “Onlar şöyle derler” dendikten sonra ulemanın dile getirilen görüşlere karşı verdiği cevaplar sıralanmakta, böylece ele alınan her konu tez ve antitezi dikkate alınarak tanımlanmaktadır.
Mağrib Ulularının Sözleri, tasavvuf gibi hususi bir terminolojiye sahip ilmin belli başlı ıstılahları hakkında bir yandan özün özü bilgiler veriyor, bir yandan da bu ıstılahların derli toplu bir şekilde yeniden düşünülmesini sağlıyor.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.