Marksist Devlet ve Hukuk Teorisi
Hukuk, egemen sınıfın çıkarlarıyla örtüşen ve onun sistematik şiddetini/iktidarını muhafaza eden bir toplumsal ilişkiler sistemi ya da düzenidir. -P. İ. Stuçka- Sınıf egemenliğinin ve dışa karşı savaşın örgütlenmesi olarak devlet, hukuksal yorumlanmaya ihtiyaç duymadığı gibi buna kesinlikle olanak da tanımaz. -E. B. Paşukanis- Anne sütüyle birlikte emdiğimiz kavramlar vardır. Bunlardan bir tanesi de hukuktur. - A. G. Gojbarg- Marx ve Engels'in külliyatı temeli itibarıyla güçlü bir siyasal ekonomi eleştirisidir. Bu eleştirinin tamamlanmış bir siyasi tahlille taçlandırılamadığını biliyoruz. Marksizm, 20. yüzyıl boyunca, siyasal ekonomi eleştirisinden (tarihsel materyalizmden) beslenen ayrıntılı bir devlet ve hukuk teorisi ortaya koyabilmek için çaba sarf etmiştir. Bu çaba, hiç şüphesiz, homojen bir siyaset bilimine doğru açılmamış, aksine değişik uyarlamalara hayat vermiş, farklı eğilimlere kapı aralamış, yeni konu başlıkları açmış, kısacası zengin bir tartışma ortamı yaratmıştır. Marksist devlet ve hukuk teorisi içinde yer alan eğilimlerin genel olarak iki kutup etrafında kümelendiği görülür. İlk kutup mübadele alanını esas alır ve gerek devleti gerekse hukuku meta fetişizmiyle bağlantı içinde kavrar. Diğeri ise kapitalist üretim tarzını merkeze koyar ve devletle hukuku daha çok kuvvet ilişkilerinin yoğunlaşmış bir sonucu olarak görür. Ancak bu kutupların uç tiplere tekabül ettiğini hatırda tutmak gerekir; tarihsel materyalizmden ilham alan siyasi/hukuki çözümlemeler gerçekte bu iki çekim merkezi arasında yer alır ve burada tutarlı bir bileşim oluşturmak için uğraş verir. Bütün bu çabaların zaman zaman ihtilaflı da olabilen bir çeşitliliğe yol açtığı muhakkak. Ancak bu çeşitlilik, bütün olarak bakıldığında, devleti kutsal halesinden ayıran, hukuku gizemli sis perdesinden kurtaran, kısacası devletin/hukukun sömürüyle ve şiddetle suç ortaklığını vurgulayan bir manifestoya dönüşür. Tarihsel materyalizm bu itibarla kamu hukukuna (burjuva devlet ve hukuk teorisine) karşı geliştirilmiş en güçlü muhalefeti temsil eder. Marksist Devlet ve Hukuk Teorisi bu tartışmaların bir çeşit panoramasını sunuyor. Bu derleme-kitap, tarihsel materyalizmin siyasi ve hukuki serüvenini kronolojiye uygun bir biçimde gözler önüne sermeye çalışıyor; dolayısıyla sınıf mücadelesinden hareket eden güçlü bir eleştirinin günümüze bıraktığı siyasi/hukuki mirası ana hatlarıyla ortaya koyuyor.
- Açıklama
Hukuk, egemen sınıfın çıkarlarıyla örtüşen ve onun sistematik şiddetini/iktidarını muhafaza eden bir toplumsal ilişkiler sistemi ya da düzenidir. -P. İ. Stuçka- Sınıf egemenliğinin ve dışa karşı savaşın örgütlenmesi olarak devlet, hukuksal yorumlanmaya ihtiyaç duymadığı gibi buna kesinlikle olanak da tanımaz. -E. B. Paşukanis- Anne sütüyle birlikte emdiğimiz kavramlar vardır. Bunlardan bir tanesi de hukuktur. - A. G. Gojbarg- Marx ve Engels'in külliyatı temeli itibarıyla güçlü bir siyasal ekonomi eleştirisidir. Bu eleştirinin tamamlanmış bir siyasi tahlille taçlandırılamadığını biliyoruz. Marksizm, 20. yüzyıl boyunca, siyasal ekonomi eleştirisinden (tarihsel materyalizmden) beslenen ayrıntılı bir devlet ve hukuk teorisi ortaya koyabilmek için çaba sarf etmiştir. Bu çaba, hiç şüphesiz, homojen bir siyaset bilimine doğru açılmamış, aksine değişik uyarlamalara hayat vermiş, farklı eğilimlere kapı aralamış, yeni konu başlıkları açmış, kısacası zengin bir tartışma ortamı yaratmıştır. Marksist devlet ve hukuk teorisi içinde yer alan eğilimlerin genel olarak iki kutup etrafında kümelendiği görülür. İlk kutup mübadele alanını esas alır ve gerek devleti gerekse hukuku meta fetişizmiyle bağlantı içinde kavrar. Diğeri ise kapitalist üretim tarzını merkeze koyar ve devletle hukuku daha çok kuvvet ilişkilerinin yoğunlaşmış bir sonucu olarak görür. Ancak bu kutupların uç tiplere tekabül ettiğini hatırda tutmak gerekir; tarihsel materyalizmden ilham alan siyasi/hukuki çözümlemeler gerçekte bu iki çekim merkezi arasında yer alır ve burada tutarlı bir bileşim oluşturmak için uğraş verir. Bütün bu çabaların zaman zaman ihtilaflı da olabilen bir çeşitliliğe yol açtığı muhakkak. Ancak bu çeşitlilik, bütün olarak bakıldığında, devleti kutsal halesinden ayıran, hukuku gizemli sis perdesinden kurtaran, kısacası devletin/hukukun sömürüyle ve şiddetle suç ortaklığını vurgulayan bir manifestoya dönüşür. Tarihsel materyalizm bu itibarla kamu hukukuna (burjuva devlet ve hukuk teorisine) karşı geliştirilmiş en güçlü muhalefeti temsil eder. Marksist Devlet ve Hukuk Teorisi bu tartışmaların bir çeşit panoramasını sunuyor. Bu derleme-kitap, tarihsel materyalizmin siyasi ve hukuki serüvenini kronolojiye uygun bir biçimde gözler önüne sermeye çalışıyor; dolayısıyla sınıf mücadelesinden hareket eden güçlü bir eleştirinin günümüze bıraktığı siyasi/hukuki mirası ana hatlarıyla ortaya koyuyor.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.