“Vücudunun kaslı oluşunun farkına vardı ve fizikî olarak onlardan üstün olduğundan emin oldu. Ancak onların kafaları Ruth gibi konuşmalarını sağlayacak bilgilerle doluydu, bu düşünce canını sıktı. Ama beyin ne işe yarar, diye sordu tutkuyla. Onların yaptıkları şeyleri kendisi de yapabilirdi. Onlar hayatı kitaplardan öğrenirlerken kendisi o hayatı yaşamakla meşguldü. Biraz farklı olmakla beraber kendi beyni de onlarınki gibi bilgiyle doluydu. Kaç tanesi halat düğümü atabiliyor, dümene geçebiliyor ya da gözcülük yapabiliyordu? Öğrenme sürecindeki başarısızlıkları ve zorlukları geldi aklına. Yine de başarmıştı. İleride onlar da hayatı yaşamaya ve kendisi gibi feleğin çemberinden geçmeye başlayacaklardı. Çok güzel. Onlar bununla meşgulken, kendisi de hayatın öteki yüzünü kitaplardan öğrenecekti.”
Jack London bu yarı otobiyografik romanında, hayatını denizcilik yaparak kazanan yoksul ve eğitimsiz bir gencin, tutkulu bir biçimde kendisini geliştirme ve edebî üne kavuşma çabalarını anlatır. Aşkı için statü ve servet kazanma idealinin peşinden koşan Martin Eden'ı hayallerine yaklaştıran sarsılmaz inancı ve kendinden ödün vermeyen karakteri olur. Ancak hedefine ulaştığında artık ne daha ileri gidebilecek ne de geri dönebilecektir.
20. yüzyılın Amerika'sında sınıflar arasındaki ideolojik farklılıkları gözler önüne seren roman, yalnızca görüntüden ibaret olan burjuvanın değer yargılarına bir eleştiri niteliği taşımaktadır.
- Açıklama
“Vücudunun kaslı oluşunun farkına vardı ve fizikî olarak onlardan üstün olduğundan emin oldu. Ancak onların kafaları Ruth gibi konuşmalarını sağlayacak bilgilerle doluydu, bu düşünce canını sıktı. Ama beyin ne işe yarar, diye sordu tutkuyla. Onların yaptıkları şeyleri kendisi de yapabilirdi. Onlar hayatı kitaplardan öğrenirlerken kendisi o hayatı yaşamakla meşguldü. Biraz farklı olmakla beraber kendi beyni de onlarınki gibi bilgiyle doluydu. Kaç tanesi halat düğümü atabiliyor, dümene geçebiliyor ya da gözcülük yapabiliyordu? Öğrenme sürecindeki başarısızlıkları ve zorlukları geldi aklına. Yine de başarmıştı. İleride onlar da hayatı yaşamaya ve kendisi gibi feleğin çemberinden geçmeye başlayacaklardı. Çok güzel. Onlar bununla meşgulken, kendisi de hayatın öteki yüzünü kitaplardan öğrenecekti.”
Jack London bu yarı otobiyografik romanında, hayatını denizcilik yaparak kazanan yoksul ve eğitimsiz bir gencin, tutkulu bir biçimde kendisini geliştirme ve edebî üne kavuşma çabalarını anlatır. Aşkı için statü ve servet kazanma idealinin peşinden koşan Martin Eden'ı hayallerine yaklaştıran sarsılmaz inancı ve kendinden ödün vermeyen karakteri olur. Ancak hedefine ulaştığında artık ne daha ileri gidebilecek ne de geri dönebilecektir.
20. yüzyılın Amerika'sında sınıflar arasındaki ideolojik farklılıkları gözler önüne seren roman, yalnızca görüntüden ibaret olan burjuvanın değer yargılarına bir eleştiri niteliği taşımaktadır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.