Medine'den Kerbela'ya İmam Hüseyin'in Hayatı
İkinci ve üçüncü halife tarafından Şam valiliğine atanan ve yıllar boyu bu görevde kalarak durumunu sağlamlaştıran Muaviye, bu dönemde Müslümanların halifesi olarak sahneye çıkmıştı... İslam karşıtı emevi partisini İslam ümmetine musallat kılmış, birçok zalim yandaşının da yardımıyla kendi istibdat saltanatını kurarak İslam'ın çehresini tersine çevirmişti.
Muaviye, bir yandan insanlara her türlü baskı ve işkenceyi reva görüyor, toplu kıyımlar gerçekleştiriyor ve ekonomik baskılarla onları açlığa ve yoksulluğa itiyorken onlardaki isyan ve ayaklanma duygularını köreltmeye çalışıyordu ama öte yandan ırkçı duyguları canlı tutarak kavmiyetçiliği körüklüyor ve insanların, hükümetiyle uğraşmaları yerine, birbirleriyle uğraşmalarını sağlıyordu. bunları yaparken de uydurma hadiselerle yaptığı bütün eylemlere meşruyet kazandırmaya çalışıyordu.
Bu ve benzeri politikaların etkisiyle toplumdaki İslami görünüş çirkinleştirilmiş, değerler ters yüz edilmişti. Öyle ki İslam!da zalim bir yöneticinin varlığı söz konusu bile olamazken korku, zaaf ve bilgisizliğin etkisiyle insanlar zalim yöneticileri destekleyebiliyorlardı. Artık Müslümanlar Kuran mantığı ve İslam Peygamberinin (s.a.a) yüce öğreticilerinin aksine birer korkak, kötülerle uyumlu ve zahrini kurtarmay çalışan pasif fertler haline dönüşmüşlerdi.
Ta ki birbirleri ardınca İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin (a.s) ortaya çıkıncaya kadar...
Onlar azınlığın ve ezilmişlerin önderiydi ama milyonları kendilerine aşık kılmışlardı. Medine'den Kerbela'ya uzanan yolculukta tahrihten asla silinmeyecek olan bir destan yazmışlardı ve 1400 yıl önce gerçekleşen elim Kerbela faciasını, yani haklı olan Peygamber Ehlibeyt'inin İslam düşmanları tarafından nasıl zalimce katledillerini 1400 yıl sonraki ahir zaman insanlarına tüm boyutlarıyla duyurmayı başarmışlardı.
Elinizdeki eser, bu mücadeleyi konu alan doyurucu bir kitap niteliğindedir...
- Açıklama
İkinci ve üçüncü halife tarafından Şam valiliğine atanan ve yıllar boyu bu görevde kalarak durumunu sağlamlaştıran Muaviye, bu dönemde Müslümanların halifesi olarak sahneye çıkmıştı... İslam karşıtı emevi partisini İslam ümmetine musallat kılmış, birçok zalim yandaşının da yardımıyla kendi istibdat saltanatını kurarak İslam'ın çehresini tersine çevirmişti.
Muaviye, bir yandan insanlara her türlü baskı ve işkenceyi reva görüyor, toplu kıyımlar gerçekleştiriyor ve ekonomik baskılarla onları açlığa ve yoksulluğa itiyorken onlardaki isyan ve ayaklanma duygularını köreltmeye çalışıyordu ama öte yandan ırkçı duyguları canlı tutarak kavmiyetçiliği körüklüyor ve insanların, hükümetiyle uğraşmaları yerine, birbirleriyle uğraşmalarını sağlıyordu. bunları yaparken de uydurma hadiselerle yaptığı bütün eylemlere meşruyet kazandırmaya çalışıyordu.
Bu ve benzeri politikaların etkisiyle toplumdaki İslami görünüş çirkinleştirilmiş, değerler ters yüz edilmişti. Öyle ki İslam!da zalim bir yöneticinin varlığı söz konusu bile olamazken korku, zaaf ve bilgisizliğin etkisiyle insanlar zalim yöneticileri destekleyebiliyorlardı. Artık Müslümanlar Kuran mantığı ve İslam Peygamberinin (s.a.a) yüce öğreticilerinin aksine birer korkak, kötülerle uyumlu ve zahrini kurtarmay çalışan pasif fertler haline dönüşmüşlerdi.
Ta ki birbirleri ardınca İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin (a.s) ortaya çıkıncaya kadar...
Onlar azınlığın ve ezilmişlerin önderiydi ama milyonları kendilerine aşık kılmışlardı. Medine'den Kerbela'ya uzanan yolculukta tahrihten asla silinmeyecek olan bir destan yazmışlardı ve 1400 yıl önce gerçekleşen elim Kerbela faciasını, yani haklı olan Peygamber Ehlibeyt'inin İslam düşmanları tarafından nasıl zalimce katledillerini 1400 yıl sonraki ahir zaman insanlarına tüm boyutlarıyla duyurmayı başarmışlardı.
Elinizdeki eser, bu mücadeleyi konu alan doyurucu bir kitap niteliğindedir...
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.