%30
Mevlana'nın Öteki Yüzü Nasreddin Hoca Kaan Polatlar
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786257089371
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
160
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2021-04
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Mevlana'nın Öteki Yüzü Nasreddin HocaSufi Öyküleri

Yazar: Kaan Polatlar
Yayınevi : Doğu Kitabevi
30,00TL
21,00TL
%30
Satışta değil
9786257089371
875811
Mevlana'nın Öteki Yüzü Nasreddin Hoca
Mevlana'nın Öteki Yüzü Nasreddin Hoca Sufi Öyküleri
21.00

13. ve 14. yüzyıl, Anadolu İslam'ı denilen kavramın şekillendiği kritik bir evredir. Bu dönemin en önemli özelliği, Moğol istilasının sebep olduğu göçlerin yarattığı kaos ve karışıklık içindeki Anadolu'nun yavaş yavaş demografik ve kültürel yapısının değişime uğramasıdır. Eski Bizans (Rum) kültürü başatlığını yitirerek, Türklerin ve Farsça konuşan İranlı unsurların bir harmanı gibi duran yeni İslami kültüre yerini terk etmeye başlamaktadır. Bu altüst oluş içerisinde bilgi ve belge kıt, rivayetler boldur.
13-14. yüzyıllar, hemen hemen bireyin kişisel yaşamına denk düşen psikolojik evrelerin bir benzeri gibidir. Doğru bir kronoloji oluşturmak için güvenilir yazılı belgelerin kıt olduğu bu evrede, tıpkı bir insanın olgunluk çağında tanıdığını sandığı, aziz hatırasını yad ettiği, kültürümüzün tüm kahramanları belirmiştir. Mevlânâ, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Saru Saltuk, Battal Gazi, Nasreddin Hoca, Ahi Evran, hatta daha sonraları Pir Sultan Abdal ve Köroğlu bile bu evrenin en bilinen figürleridir.
Nasreddin Hoca fıkraları, bu çalışmada iddia edileceği gibi, pek çok yönden Mevlânâ'dan ilham alsa da, ona son karakterini veren halkın acımasız sağduyusudur. Çünkü halk, Mevlânâ ve başka birtakım mutasavvıfta yer yer rastlanılan çelişkileri, tutarsızlıkları görmüş, onu hicvetmekten sakınmamıştır.
Sanki Nasreddin Hoca, Mevlânâ'nın eleştirdiği kişilerin cisimleşmiş hali gibidir. Bir nevi Mevlânâ'nın antitezidir ama aslında neredeyse Mevlânâ'nın bütün duyarlılıklarına sahip bir antitez… O gerçek bir kişilik değil de halk muhayyilesinin ortak bir ürünüyse, kuşkusuz varlığa bürünmesi büyük oranda Mevlânâ sayesinde olmuştur.

  • Açıklama
    • 13. ve 14. yüzyıl, Anadolu İslam'ı denilen kavramın şekillendiği kritik bir evredir. Bu dönemin en önemli özelliği, Moğol istilasının sebep olduğu göçlerin yarattığı kaos ve karışıklık içindeki Anadolu'nun yavaş yavaş demografik ve kültürel yapısının değişime uğramasıdır. Eski Bizans (Rum) kültürü başatlığını yitirerek, Türklerin ve Farsça konuşan İranlı unsurların bir harmanı gibi duran yeni İslami kültüre yerini terk etmeye başlamaktadır. Bu altüst oluş içerisinde bilgi ve belge kıt, rivayetler boldur.
      13-14. yüzyıllar, hemen hemen bireyin kişisel yaşamına denk düşen psikolojik evrelerin bir benzeri gibidir. Doğru bir kronoloji oluşturmak için güvenilir yazılı belgelerin kıt olduğu bu evrede, tıpkı bir insanın olgunluk çağında tanıdığını sandığı, aziz hatırasını yad ettiği, kültürümüzün tüm kahramanları belirmiştir. Mevlânâ, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Saru Saltuk, Battal Gazi, Nasreddin Hoca, Ahi Evran, hatta daha sonraları Pir Sultan Abdal ve Köroğlu bile bu evrenin en bilinen figürleridir.
      Nasreddin Hoca fıkraları, bu çalışmada iddia edileceği gibi, pek çok yönden Mevlânâ'dan ilham alsa da, ona son karakterini veren halkın acımasız sağduyusudur. Çünkü halk, Mevlânâ ve başka birtakım mutasavvıfta yer yer rastlanılan çelişkileri, tutarsızlıkları görmüş, onu hicvetmekten sakınmamıştır.
      Sanki Nasreddin Hoca, Mevlânâ'nın eleştirdiği kişilerin cisimleşmiş hali gibidir. Bir nevi Mevlânâ'nın antitezidir ama aslında neredeyse Mevlânâ'nın bütün duyarlılıklarına sahip bir antitez… O gerçek bir kişilik değil de halk muhayyilesinin ortak bir ürünüyse, kuşkusuz varlığa bürünmesi büyük oranda Mevlânâ sayesinde olmuştur.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat