Milli Sinema Osmanlı'da Sinema Hayatı ve Yerli Üretime Geçiş
2017 yılı, Türk sinemasının ilk kurmaca filmlerinin yüzüncü yıldönümüdür. 1917'de Sedat Simavi'nin yönettiği Casus ve Pençe gibi dramatik filmler, Bican Efendi gibi komediler Osmanlı yazarlarınca yerli veya milli sinemacılığın başlangıcı sayılmıştır.
İ. Arda Odabaşı, bir sinema arkeolojisi görüntüsü veren bu kitabında, Türk sinemasının ilk kurmaca filmlerini, bu filmlerin üretim ve gösterim süreçlerini mercek altına alıyor. Bir yandan geleneksel sinema tarihi anlatılarını ve yerleşik kalıpları sorgularken, öte yandan bu süreç hakkındaki yanlışları birincil kaynaklara dayanarak düzeltiyor. Sinemanın daha Osmanlı döneminde sıradan insanın kitle eğlencesi haline geldiğini, 1917-1918'de kayda değer büyüklükte bir seyirci kitlesi bulunduğunu belgeliyor. I. Dünya Savaşı'nın Türkiye'de sinema için bir dönüm noktası sayılabileceğini ortaya koyuyor.
İlk müstehcen film konusunun, sinemacılığın gelişiminde İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin rolünün, Ayastefanos filminin Türk sinemasındaki gerçek yerinin tartışıldığı bu eser, Osmanlı dönemi İstanbul'undaki sinema hayatını zengin bir kaynakçaya yaslanarak resmediyor. Türk sinemasında yerli üretime I. Dünya Savaşı sırasında geçilmesinin bir tesadüf olmadığının altını çizerken; Osmanlıların, gerçek dünyaları yıkılırken kurmaca dünyalarını inşa etmeye koyuluşlarının öyküsünü anlatıyor.
- Açıklama
2017 yılı, Türk sinemasının ilk kurmaca filmlerinin yüzüncü yıldönümüdür. 1917'de Sedat Simavi'nin yönettiği Casus ve Pençe gibi dramatik filmler, Bican Efendi gibi komediler Osmanlı yazarlarınca yerli veya milli sinemacılığın başlangıcı sayılmıştır.
İ. Arda Odabaşı, bir sinema arkeolojisi görüntüsü veren bu kitabında, Türk sinemasının ilk kurmaca filmlerini, bu filmlerin üretim ve gösterim süreçlerini mercek altına alıyor. Bir yandan geleneksel sinema tarihi anlatılarını ve yerleşik kalıpları sorgularken, öte yandan bu süreç hakkındaki yanlışları birincil kaynaklara dayanarak düzeltiyor. Sinemanın daha Osmanlı döneminde sıradan insanın kitle eğlencesi haline geldiğini, 1917-1918'de kayda değer büyüklükte bir seyirci kitlesi bulunduğunu belgeliyor. I. Dünya Savaşı'nın Türkiye'de sinema için bir dönüm noktası sayılabileceğini ortaya koyuyor.
İlk müstehcen film konusunun, sinemacılığın gelişiminde İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin rolünün, Ayastefanos filminin Türk sinemasındaki gerçek yerinin tartışıldığı bu eser, Osmanlı dönemi İstanbul'undaki sinema hayatını zengin bir kaynakçaya yaslanarak resmediyor. Türk sinemasında yerli üretime I. Dünya Savaşı sırasında geçilmesinin bir tesadüf olmadığının altını çizerken; Osmanlıların, gerçek dünyaları yıkılırken kurmaca dünyalarını inşa etmeye koyuluşlarının öyküsünü anlatıyor.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.