Nato'nun Değişimi ve Avrupa'nın Güvenliği
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü(NATO),Kuzey Amerika ve Avrupa'dan 30 üye ülkeden oluşan uluslararası bir ittifaktır.4 Nisan 1949 yılında, Washington'da Kuzey Atlantik antlaşması'nın imzalanmasıyla kuruldu. Türkiye Kore Savaşı'nda göstermiş olduğu önemli başarı ve kahramanlık sonucu, Batı blokunu ikna ederek NATO'ya 18 Şubat 1952 yılında resmen girdi.
Türkiye soğuk savaş yıllarında başlangıçta haklı bir korku yaşadığı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği(S.S.C.B)'ne karşı beka güvencesini NATO'dan bekledi. A.B.D. zaman zaman bu güvenceyi zedeleyici bazı tavırlar sergilemesine ragmen NATO genellikle antlaşmadan doğan yükümlülükleri yerine getirdi. Bu bağlamda NATO 14 maddelik bir anlaşmadır ve 2 nci Dünya Savaşı'ndan sonra asıl kuruluş amacı büyüyen Sovyet tehsidine karşı Avrupa'nın güvenliğini sağlamak olan bir kuruluştur. NATO, 1991 yılıında S.S.C.B.nin dağılmasından sonra uluslararası bir savunma örgütünden çok Birleşmiş Milletler Teşkilatının bir yan kuruluşu gibi bir politika izledi. Ancak zamanla Rusya Federasyonunun yanısıra, kendine başkaca bir çok tehdit ve düşman üretti.
Türkiye'nin NATO içindeki hareket tarzları, Türkiye'nin NATO içinde kalıp kalmaması gerektiği ülke gündeminde her zaman önemli bir yer tutmuştur. Türkiye ve NATO ilişkileri bardağın yarısı dolu, yarısı boş deyimine tam da uyan bir kompozisyon çizmektedir. NATO'dan çıkmalıyız diyen stratejistlerin de ellerinde fazlaca geçerli argüman var, kalmalıyız diyenlerin de. NATO son yıllarda Avrupa'nın Güvenliğinin yanısıra kendine yeni bir gündem daha üretti. “Pandemi ve Çin”.
Her yeni gündeme, her türlü değişen tehdite karşı Türkiye coğrafyası, nüfus gücü ve ordusuyla kılık ve kılıf değiştirerek uyum gösterme yeteneğini sürdüren NATO için vazgeçilmez bir ülkedir. Bizce, Türkiye'nin yerini hiç bir devlet dolduramaz.Türkiye NATO da değilmiş gibi kendi hinterlandına bağımsız bölgesel politkalar üretmeye devam ederken, bir yandan da NATO içinde de kalmaya devam etmelidir.
- Açıklama
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü(NATO),Kuzey Amerika ve Avrupa'dan 30 üye ülkeden oluşan uluslararası bir ittifaktır.4 Nisan 1949 yılında, Washington'da Kuzey Atlantik antlaşması'nın imzalanmasıyla kuruldu. Türkiye Kore Savaşı'nda göstermiş olduğu önemli başarı ve kahramanlık sonucu, Batı blokunu ikna ederek NATO'ya 18 Şubat 1952 yılında resmen girdi.
Türkiye soğuk savaş yıllarında başlangıçta haklı bir korku yaşadığı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği(S.S.C.B)'ne karşı beka güvencesini NATO'dan bekledi. A.B.D. zaman zaman bu güvenceyi zedeleyici bazı tavırlar sergilemesine ragmen NATO genellikle antlaşmadan doğan yükümlülükleri yerine getirdi. Bu bağlamda NATO 14 maddelik bir anlaşmadır ve 2 nci Dünya Savaşı'ndan sonra asıl kuruluş amacı büyüyen Sovyet tehsidine karşı Avrupa'nın güvenliğini sağlamak olan bir kuruluştur. NATO, 1991 yılıında S.S.C.B.nin dağılmasından sonra uluslararası bir savunma örgütünden çok Birleşmiş Milletler Teşkilatının bir yan kuruluşu gibi bir politika izledi. Ancak zamanla Rusya Federasyonunun yanısıra, kendine başkaca bir çok tehdit ve düşman üretti.
Türkiye'nin NATO içindeki hareket tarzları, Türkiye'nin NATO içinde kalıp kalmaması gerektiği ülke gündeminde her zaman önemli bir yer tutmuştur. Türkiye ve NATO ilişkileri bardağın yarısı dolu, yarısı boş deyimine tam da uyan bir kompozisyon çizmektedir. NATO'dan çıkmalıyız diyen stratejistlerin de ellerinde fazlaca geçerli argüman var, kalmalıyız diyenlerin de. NATO son yıllarda Avrupa'nın Güvenliğinin yanısıra kendine yeni bir gündem daha üretti. “Pandemi ve Çin”.
Her yeni gündeme, her türlü değişen tehdite karşı Türkiye coğrafyası, nüfus gücü ve ordusuyla kılık ve kılıf değiştirerek uyum gösterme yeteneğini sürdüren NATO için vazgeçilmez bir ülkedir. Bizce, Türkiye'nin yerini hiç bir devlet dolduramaz.Türkiye NATO da değilmiş gibi kendi hinterlandına bağımsız bölgesel politkalar üretmeye devam ederken, bir yandan da NATO içinde de kalmaya devam etmelidir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.