Bu Nefiy adlı fantastik, siyasi, epik, absürt kara romandaki olayların ve kişilerin hepsi gerçektir. Onlar bu kâğıtlarda, yazarların düşlerinde, satırlarda, kelimelerde, kolektif bilinçaltında var oldular ve roman zamanın birinde kaybolmaya karar verene kadar hep var olacaklar.
Nefiy oldular Aden bahçelerinden. Dolanıp durdular, arandılar, sordular. Yine de var oldular. Nan, Non, İnan, Anba, Cemile, Meryem, Afide, Selman, Tobias, Yalgız, Nevral Billur diye bilindiler. Yoksul yoksun barakalardan yüksek kulelere çıktılar. Teknolojiyi yarattılar ve unuttular nasıl yarattıklarını. Sesleri, yaşamları sembolleştirip kâğıtlara bilgisayarlara yazdılar. Uygarlaştılar kanların, gözyaşlarının üstünde. Bir ağacın altında sonsuzluk ırmağının düşüyle yalnız kaldılar. Kendilerini tanımak için aynalara baktılar, hiç ummadıkları istemedikleri şeyleri de gördüler. Aynayı ayna yapanın koyu siyah sır tabakası olduğunu unuttular. Bedenlerin gizli köşelerini aradılar, sordular. Hep arayacaklardı biçim sonlanıncaya kadar. Biçim sonlandığında kalmışsa gözlerini açıp fısıldayacaklardı: Neden?
Yine de var olacaklardı, çünkü yaşam bazen çok güzeldi. İnanmıyorsan var olduklarına, o zaman bekleyeceksin 2070 yılına kadar. 2070'de göremiyorsan hâlâ, yoktular belki, bilemeyiz.
- Açıklama
Bu Nefiy adlı fantastik, siyasi, epik, absürt kara romandaki olayların ve kişilerin hepsi gerçektir. Onlar bu kâğıtlarda, yazarların düşlerinde, satırlarda, kelimelerde, kolektif bilinçaltında var oldular ve roman zamanın birinde kaybolmaya karar verene kadar hep var olacaklar.
Nefiy oldular Aden bahçelerinden. Dolanıp durdular, arandılar, sordular. Yine de var oldular. Nan, Non, İnan, Anba, Cemile, Meryem, Afide, Selman, Tobias, Yalgız, Nevral Billur diye bilindiler. Yoksul yoksun barakalardan yüksek kulelere çıktılar. Teknolojiyi yarattılar ve unuttular nasıl yarattıklarını. Sesleri, yaşamları sembolleştirip kâğıtlara bilgisayarlara yazdılar. Uygarlaştılar kanların, gözyaşlarının üstünde. Bir ağacın altında sonsuzluk ırmağının düşüyle yalnız kaldılar. Kendilerini tanımak için aynalara baktılar, hiç ummadıkları istemedikleri şeyleri de gördüler. Aynayı ayna yapanın koyu siyah sır tabakası olduğunu unuttular. Bedenlerin gizli köşelerini aradılar, sordular. Hep arayacaklardı biçim sonlanıncaya kadar. Biçim sonlandığında kalmışsa gözlerini açıp fısıldayacaklardı: Neden?
Yine de var olacaklardı, çünkü yaşam bazen çok güzeldi. İnanmıyorsan var olduklarına, o zaman bekleyeceksin 2070 yılına kadar. 2070'de göremiyorsan hâlâ, yoktular belki, bilemeyiz.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.