Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786055161729
Boyut
13.00x21.00
Sayfa Sayısı
320
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2014
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Nefs-i İstanbulSuriçi'nde Kayıp Zamanlar

Yazar: Mustafa Yoker
Yayınevi : Çatı Kitapları
12,60TL
Satışta değil
9786055161729
540568
Nefs-i İstanbul
Nefs-i İstanbul Suriçi'nde Kayıp Zamanlar
12.60
Bu bir İstanbul masalıdır
Fatih denince aklıma Renk, Zevk, Aysu Sinemaları, Fatih Halkevi, İstanbul İhtisas Güreş Kulübü, yazlık Madalyon, Lüks sinemaları gelir, Vatan Caddesi lunapark ve çay bahçeleri, Vefa Stadı, Karagümrük Spor, Edirnekapı Surları veSulukule gelir. Renk sineması düğün salonu oldu, Aysu Sineması yıkıldı, yerine bir apartman yapıldı, Zevk, Lüks, Madalyon sinemaları oto park oldu. Lunaparkın yerinde kocaman bir Migros yer alıyor. Gül Ağacı Çay Bahçesi Historia AVM oldu, Karagümrük Spor 1. Ligden 3. Lige indi, Vefa Stadının ismi değişti Karagümrük Arena oldu, Edirnekapı Surlarının bir bölümü yıkıldı, yol oldu. Sulukule ise tamamen yıkılarak tarih oldu.
Bir zamanlar İstanbul dendiğinde akla Suriçi gelirdi. Suriçindeki tarihi semtlerde yüzyıllara dayanan kozmopolit bir yaşam ve mahalle kültürü hâkimdi. İstanbulun fethinden itibaren Rum ve Yahudi cemaati Haliç kıyılarında, Ermeni cemaati ise Marmara kıyılarında ağırlıklı olarak yaşamışlardı. Bu kültürel farklılık ve çeşitlilikkentli değerlere sahip bir İstanbul Kültürü ve İstanbullu Kimliği yaratmıştı. Şehrin sokaklarında Türkçenin yanı sıra Ermenice, Rumca ve Ladino denilen Yahudi İspanyolcası konuşulur, kimse bu dilleri ve dinleri yadırgamazdı. Çünkü onlar bu kentin yerlileriydi, öteki değillerdi. 1960lı yıllara kadar Suriçinde varlığını sürdüren bu kozmopolit yaşam kültürü, Bizanstan Osmanlıya, Osmanlıdan da Cumhuriyete miras kalan bir kültürel sürekliliğin eseriydi.
1960lı yılların ortalarından itibaren bu kozmopolit yaşam değişmeye başlamıştı. Kıbrıs olaylarının alevlendiği o yıllarda İstanbulun kadim gayrimüslim cemaatleri mahallelerini, İstanbulu terk ederken (ettirilirken), Anadoludan hızla bir göç akmaya başlamıştı. Bu göçler gayrimüslimlerden boşalan semtleri doldururken,diğer tarihi semtler gibi benim semtim Fatih de bu göçten nasibini alarak değişmeye başlamıştı.
Şehirli kültürün hâkim olduğu Fatihte modern mağazalar, pastaneler, sinemalar, muhallebiciler yer alırdı, mini etekli kızlar sokaklarında rahatça dolaşır, uzun saçlı, İspanyol paça pantolonlu, balta favorili gençler Fevzipaşa Caddesinde piyasa yapardı. Bunlar artık birer anı olarak kaldı.
Ve benim kuşağım İstanbuldaki bu kozmopolit kültürün ve mahalle yaşamının son tanıklarıydı.
  • Açıklama
    • Bu bir İstanbul masalıdır
      Fatih denince aklıma Renk, Zevk, Aysu Sinemaları, Fatih Halkevi, İstanbul İhtisas Güreş Kulübü, yazlık Madalyon, Lüks sinemaları gelir, Vatan Caddesi lunapark ve çay bahçeleri, Vefa Stadı, Karagümrük Spor, Edirnekapı Surları veSulukule gelir. Renk sineması düğün salonu oldu, Aysu Sineması yıkıldı, yerine bir apartman yapıldı, Zevk, Lüks, Madalyon sinemaları oto park oldu. Lunaparkın yerinde kocaman bir Migros yer alıyor. Gül Ağacı Çay Bahçesi Historia AVM oldu, Karagümrük Spor 1. Ligden 3. Lige indi, Vefa Stadının ismi değişti Karagümrük Arena oldu, Edirnekapı Surlarının bir bölümü yıkıldı, yol oldu. Sulukule ise tamamen yıkılarak tarih oldu.
      Bir zamanlar İstanbul dendiğinde akla Suriçi gelirdi. Suriçindeki tarihi semtlerde yüzyıllara dayanan kozmopolit bir yaşam ve mahalle kültürü hâkimdi. İstanbulun fethinden itibaren Rum ve Yahudi cemaati Haliç kıyılarında, Ermeni cemaati ise Marmara kıyılarında ağırlıklı olarak yaşamışlardı. Bu kültürel farklılık ve çeşitlilikkentli değerlere sahip bir İstanbul Kültürü ve İstanbullu Kimliği yaratmıştı. Şehrin sokaklarında Türkçenin yanı sıra Ermenice, Rumca ve Ladino denilen Yahudi İspanyolcası konuşulur, kimse bu dilleri ve dinleri yadırgamazdı. Çünkü onlar bu kentin yerlileriydi, öteki değillerdi. 1960lı yıllara kadar Suriçinde varlığını sürdüren bu kozmopolit yaşam kültürü, Bizanstan Osmanlıya, Osmanlıdan da Cumhuriyete miras kalan bir kültürel sürekliliğin eseriydi.
      1960lı yılların ortalarından itibaren bu kozmopolit yaşam değişmeye başlamıştı. Kıbrıs olaylarının alevlendiği o yıllarda İstanbulun kadim gayrimüslim cemaatleri mahallelerini, İstanbulu terk ederken (ettirilirken), Anadoludan hızla bir göç akmaya başlamıştı. Bu göçler gayrimüslimlerden boşalan semtleri doldururken,diğer tarihi semtler gibi benim semtim Fatih de bu göçten nasibini alarak değişmeye başlamıştı.
      Şehirli kültürün hâkim olduğu Fatihte modern mağazalar, pastaneler, sinemalar, muhallebiciler yer alırdı, mini etekli kızlar sokaklarında rahatça dolaşır, uzun saçlı, İspanyol paça pantolonlu, balta favorili gençler Fevzipaşa Caddesinde piyasa yapardı. Bunlar artık birer anı olarak kaldı.
      Ve benim kuşağım İstanbuldaki bu kozmopolit kültürün ve mahalle yaşamının son tanıklarıydı.
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat