Ölüm Rüyası
...Çocuğun ölümünden sonra Bekir, Kumru'yu her gün dövüyordu. "Senden bana eş olmayacak, gözün o sarhoş köpek oğlunda olduğu sürece, çocuk yüzüne hasret edeceksin beni."
Kumru'yu öyle bir dövüyordu ki, yerine bir başkası olsa sesi arşa çıkardı. Ama Kumru'nun sesi dahi çıkmıyordu. Sanki vücudunda kemik yoktu ve Bekir'in yumruk ve tekmeleri onu etkilemiyordu. Bekir'in ayakları altında hâlsizce inliyordu.
...Çocuklar mezarlıkta saklambaç oynuyorlardı. Kazılmış dökülmüş çukurların mezar olduğunu unutarak kaçıp, saklanıyorlardı. Başka zamanlar büyükleri onları mezarlığa bırakmazlardı ama şimdi büyüklerin kafası ölüleriyle meşgul olduğundan mezar çukurlarında saklambaç oynayan bu çocuklar unutuluyordu...
... Hapisten çıktıktan sonra otuz yaşlarında hayatını yeniden kurmaya çalışacaktı; ev yapacak, evlenecek, bir yerlerde hafif bir iş bulacaktı ama işlemediği cinayetin lekesini, damgasını ömür boyu üstünde gezdirmeye mecbur olacaktı. Bu leke, bu damga onu için için yiyecek, bütün ömrünü zehirleyecekti...
... Binlerce yıldır özgürlüğe götüren yollar kandan geçiyor. Kan dökülmeden alınan özgürlüğün ömrü uzun sürmez. Kanından korkanlara özgürlük yakışmıyor, yakışmayacak. Tanrı'm, beni kanlardan geçirip özgürlüğe kavuştur. Özgürlük, ölümün gözüne dik bakma kudretidir. Özgürlük, şehitlik makamıdır. Tanrı'm, beni özgürlük yolunda şehit et...
... Köpek, ağzında sahibinin kellesi ile yeni mezarlığa koşuyordu. Deminden beri bu yolu bir aşağı, bir yukarı o kadar koşmuştu ki, tamamen elden düşmüştü. Bir anlığa dinlenmek için kemiği yere bıraktığında dili ağzından bir karış çıkıyordu...
... Kırk gün! Toplam kırk gün! Ömre bir baksana! Kırk gün için dünyaya gelmek... Dünyanın suyundan, bereketinden, havasından kırk gün tatmak. Toplam kırk gün! Buna ömür demek mümkün mü, felek? Dokuz ay karnında çocuk gezdir, dokuz ay hasretle, korkuyla evlat yolu bekle ama sadece kırk gün yaşasın...
- Açıklama
...Çocuğun ölümünden sonra Bekir, Kumru'yu her gün dövüyordu. "Senden bana eş olmayacak, gözün o sarhoş köpek oğlunda olduğu sürece, çocuk yüzüne hasret edeceksin beni."
Kumru'yu öyle bir dövüyordu ki, yerine bir başkası olsa sesi arşa çıkardı. Ama Kumru'nun sesi dahi çıkmıyordu. Sanki vücudunda kemik yoktu ve Bekir'in yumruk ve tekmeleri onu etkilemiyordu. Bekir'in ayakları altında hâlsizce inliyordu.
...Çocuklar mezarlıkta saklambaç oynuyorlardı. Kazılmış dökülmüş çukurların mezar olduğunu unutarak kaçıp, saklanıyorlardı. Başka zamanlar büyükleri onları mezarlığa bırakmazlardı ama şimdi büyüklerin kafası ölüleriyle meşgul olduğundan mezar çukurlarında saklambaç oynayan bu çocuklar unutuluyordu...
... Hapisten çıktıktan sonra otuz yaşlarında hayatını yeniden kurmaya çalışacaktı; ev yapacak, evlenecek, bir yerlerde hafif bir iş bulacaktı ama işlemediği cinayetin lekesini, damgasını ömür boyu üstünde gezdirmeye mecbur olacaktı. Bu leke, bu damga onu için için yiyecek, bütün ömrünü zehirleyecekti...
... Binlerce yıldır özgürlüğe götüren yollar kandan geçiyor. Kan dökülmeden alınan özgürlüğün ömrü uzun sürmez. Kanından korkanlara özgürlük yakışmıyor, yakışmayacak. Tanrı'm, beni kanlardan geçirip özgürlüğe kavuştur. Özgürlük, ölümün gözüne dik bakma kudretidir. Özgürlük, şehitlik makamıdır. Tanrı'm, beni özgürlük yolunda şehit et...
... Köpek, ağzında sahibinin kellesi ile yeni mezarlığa koşuyordu. Deminden beri bu yolu bir aşağı, bir yukarı o kadar koşmuştu ki, tamamen elden düşmüştü. Bir anlığa dinlenmek için kemiği yere bıraktığında dili ağzından bir karış çıkıyordu...
... Kırk gün! Toplam kırk gün! Ömre bir baksana! Kırk gün için dünyaya gelmek... Dünyanın suyundan, bereketinden, havasından kırk gün tatmak. Toplam kırk gün! Buna ömür demek mümkün mü, felek? Dokuz ay karnında çocuk gezdir, dokuz ay hasretle, korkuyla evlat yolu bekle ama sadece kırk gün yaşasın...
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.