İkinci Dünya savaşı yıllarında,Zonguldak kömür ocakları çevresinde yaşayan erkek köylüler "işçi mükellefiyeti" adı altında zorla çalıştırılmışlardır.
Yaşlı bir madenci o günleri şöyle anlatıyor:
"Yük taşıyan bir hayvan huysuzlanıp gitmezse, sahibi döver onu.
Ama ne kadar döverse dövsün, hayvanını yaralamak, sakat bırakmak, öldürmek gelmez içinden.
İşte böyle sakınmalardan bile uzaktık 'mükellefiyet'te biz.
Bir hayvan, bir eşya kadar bile değerimiz yoktu nedense!
Ayağı kırılan bir ocak katırı, yiten bir kazma, bizlerin ölümünden daha çok üzerdi başımızdakileri.
Çünkü ocakta çalışan katır az bulunuyordu.
Kazma, kürek belli sayıdaydı.
Ama bize gelince, karıncalar kadar çoktuk biz."
İrfan Yalçın Ölümün Ağzı'nı,maden ocaklarında can vermiş,sakat kalmış,"maden"in bütün çilesini çekmiş,ama hiçbir zaman insan onuruna yaraşır biçimde yaşatılmamış tüm emekçilere adıyor.
- Açıklama
İkinci Dünya savaşı yıllarında,Zonguldak kömür ocakları çevresinde yaşayan erkek köylüler "işçi mükellefiyeti" adı altında zorla çalıştırılmışlardır.
Yaşlı bir madenci o günleri şöyle anlatıyor:
"Yük taşıyan bir hayvan huysuzlanıp gitmezse, sahibi döver onu.
Ama ne kadar döverse dövsün, hayvanını yaralamak, sakat bırakmak, öldürmek gelmez içinden.
İşte böyle sakınmalardan bile uzaktık 'mükellefiyet'te biz.
Bir hayvan, bir eşya kadar bile değerimiz yoktu nedense!
Ayağı kırılan bir ocak katırı, yiten bir kazma, bizlerin ölümünden daha çok üzerdi başımızdakileri.
Çünkü ocakta çalışan katır az bulunuyordu.
Kazma, kürek belli sayıdaydı.
Ama bize gelince, karıncalar kadar çoktuk biz."
İrfan Yalçın Ölümün Ağzı'nı,maden ocaklarında can vermiş,sakat kalmış,"maden"in bütün çilesini çekmiş,ama hiçbir zaman insan onuruna yaraşır biçimde yaşatılmamış tüm emekçilere adıyor.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.