Önce Kuşlar Gitti
Nursen Demir, Önce Kuşlar Gitti'de okuyucuya, kaybolmaya yüz tutmuş güzellikleri ve değerleri hatırlatıyor: Sahici dostluklar, arkadaşlıklar, sıcacık komşuluk ilişkileri, yardımlaşma ve paylaşmanın ön planda olduğu bir dünya ve haylazlık yaparak hayatı öğrenen çocuklar...
Yer yer hüzünlendiren, yer yer gülümseten öykülerinde kimi zaman kendinizden bir parça bulacak, kimi zaman da o büyülü ve iç acıtan dünyanın kapılarını aralayacaksınız
“Peki, neden sarı mendil?” diye sordum.
“Sarı mendil ‘ayrılık' anlamına gelir. Aslında konu başkaydı: İbrahim Abi'nin annesi Ermeni'ydi; ondan vermediler. Asıl nedenin bu olduğunu herkes biliyordu, ama kimse dillendirip de söyleyemiyordu. Bu mahallede önce dedelerimiz-nenelerimiz, sonra annelerimiz-babalarımız yıllarca birlikte yaşamışlar; Rumlar, Ermeniler, Müslümanlar birlikte çok güzel komşuluklar yapmışlar. Birbirlerinin düğününe, bayramına, cenazesine, hastasına gitmişler; çocukları sokakta birlikte oynamışlar. Ama gel gör ki, kız alıp vermeye gelince iş değişiyordu. Rahmetli annemin çok sevdiği, ‘Birbirimize gül atmazdık ki dikeninden incinir' dediği çocukluk arkadaşı teyzemiz de Ermeni'ydi. Büyüklerimizin birbirine hiç kırgınlığı olmamıştı. Keşke onlar hiç gitmeseydi, ne güzel olurdu. Biz birbirimizden çok şey öğrendik. İnsan böyle şeyleri, yıllar geçtikçe daha iyi anlıyor.”
- Açıklama
Nursen Demir, Önce Kuşlar Gitti'de okuyucuya, kaybolmaya yüz tutmuş güzellikleri ve değerleri hatırlatıyor: Sahici dostluklar, arkadaşlıklar, sıcacık komşuluk ilişkileri, yardımlaşma ve paylaşmanın ön planda olduğu bir dünya ve haylazlık yaparak hayatı öğrenen çocuklar...
Yer yer hüzünlendiren, yer yer gülümseten öykülerinde kimi zaman kendinizden bir parça bulacak, kimi zaman da o büyülü ve iç acıtan dünyanın kapılarını aralayacaksınız
“Peki, neden sarı mendil?” diye sordum.
“Sarı mendil ‘ayrılık' anlamına gelir. Aslında konu başkaydı: İbrahim Abi'nin annesi Ermeni'ydi; ondan vermediler. Asıl nedenin bu olduğunu herkes biliyordu, ama kimse dillendirip de söyleyemiyordu. Bu mahallede önce dedelerimiz-nenelerimiz, sonra annelerimiz-babalarımız yıllarca birlikte yaşamışlar; Rumlar, Ermeniler, Müslümanlar birlikte çok güzel komşuluklar yapmışlar. Birbirlerinin düğününe, bayramına, cenazesine, hastasına gitmişler; çocukları sokakta birlikte oynamışlar. Ama gel gör ki, kız alıp vermeye gelince iş değişiyordu. Rahmetli annemin çok sevdiği, ‘Birbirimize gül atmazdık ki dikeninden incinir' dediği çocukluk arkadaşı teyzemiz de Ermeni'ydi. Büyüklerimizin birbirine hiç kırgınlığı olmamıştı. Keşke onlar hiç gitmeseydi, ne güzel olurdu. Biz birbirimizden çok şey öğrendik. İnsan böyle şeyleri, yıllar geçtikçe daha iyi anlıyor.”
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.