Örgütlü SuçlarÖrgüt Üyeliği - Örgüt Yöneticiliği - Etkin Pişmanlık - Koruma Tedbirleri - Yargıtay Kararları
Bilindiği üzere kimi dönemlerde devleti yönetenlerde oluşan zaafiyet sonucu sosyal ve ekonomik düzeninin yozlaşması ile birlikte yasadışı oluşumlarda buna paralel olarak gündeme gelmektedir. Söz konusu yasadışı oluşumlar, kendilerinin belirlemiş olduğu kurallar çerçevesinde gerek ulusal, gerekse uluslar arası ilişkiler içerisinde bulunarak kurallarını kendileri kurmakta, zaman zaman gruplar arasındaki çıkar çatışması nedeni ile birbirlerini etkisizleştirme çabasına girmekte ve bunun sonucunda topluma salmış oldukları büyük psikolojik korku ve baskı nedeniyle toplumun moral varlığını bozmaktadırlar.
“Öyle suçlar vardır ki, parlaklıkları, sayıları ve aşırılıklarıyle, masum ve hatta şerefli olurlar; o yüzden devlet malını çalmaya beceriklilik, haksız yere ülkeler gasp etmeye de fetih derler” Rochefoucauld
İki yıl önce ölen Mario Puzzo'nun, “BABA” adlı romanını okumayanımız ve filmini izlemeyenimiz yoktur. “Baba” adlı film, zavallı bir adamın, kızını kaçırıp ırzına geçen ve güzel yüzünü kırık şişe ile parçalayıp bakılamaz duruma getiren meşin ceketlileri mafya lideri, “Baba”ya yakınması ile başlar. Ellerini önünde kavuşturan adam “Baba”nın önünde koşuyor: “Kızımı o hale getiren gençlere yargıç üçer yıl hapis cezası verdi, sonra da cezalarını tecil etti. Alaycı bakışlarını görmeliydiniz…” “Baba”nın “Benden ne istiyorsun?” sorusuna mahkemenin verdiği ceza ile tatmin olamayan adamın yanıtı şudur. “Senden adalet istemeye geldim, öldürt onları!” Mafya lideri biraz daha adil olacak ki ilginç bir yanıt verir: “Senin kızın yaşıyor.” Adamın yanıtı ise daha ilginçtir. Sanki yaşadığı toplumun isteğini yansıtıyor: “Öyleyse onları da o hale getirt, sen bizim babamızsın”… “Baba” sözünü tutar ve meşin ceketlilerin bacaklarını kırdırır.
Sinemaya uyarlanan ve “Baba” rolündeki Marlon Brando'nun oynadığı filmin bu bölümünde geçen konuşmalar, Ortadoğu da ki çoğu ülkenin gerçeğini sergiliyor sanki.
“Baba”nın Adaleti…
Bu kitapta, her şeye rağmen adaletin tecelli etmesi için olması gerekenleri anlatmaya çalıştım. Kitabın kusursuzluk ve eksiksizlik iddiası yoktur. Çalışmada diğer uygulayıcıların karşılaşılabilecekleri sorunlarda, onlara yardımcı olma gayesi güdülmüştür. Bu kitap karşılaşılan hukuki sorunlardan şikayet yerine bir mum yakma çabasıdır. Olabilecek yanlışlıklar ve eksiklikler nedeni ile tüm okuyucuların engin hoşgörüsüne sığınır yapacağınız eleştiri ve öneriler sonucu yakacağımız yeni mumlarla aydınlığa daha çabuk varacağımıza inanıyorum.
- Açıklama
Bilindiği üzere kimi dönemlerde devleti yönetenlerde oluşan zaafiyet sonucu sosyal ve ekonomik düzeninin yozlaşması ile birlikte yasadışı oluşumlarda buna paralel olarak gündeme gelmektedir. Söz konusu yasadışı oluşumlar, kendilerinin belirlemiş olduğu kurallar çerçevesinde gerek ulusal, gerekse uluslar arası ilişkiler içerisinde bulunarak kurallarını kendileri kurmakta, zaman zaman gruplar arasındaki çıkar çatışması nedeni ile birbirlerini etkisizleştirme çabasına girmekte ve bunun sonucunda topluma salmış oldukları büyük psikolojik korku ve baskı nedeniyle toplumun moral varlığını bozmaktadırlar.
“Öyle suçlar vardır ki, parlaklıkları, sayıları ve aşırılıklarıyle, masum ve hatta şerefli olurlar; o yüzden devlet malını çalmaya beceriklilik, haksız yere ülkeler gasp etmeye de fetih derler” Rochefoucauld
İki yıl önce ölen Mario Puzzo'nun, “BABA” adlı romanını okumayanımız ve filmini izlemeyenimiz yoktur. “Baba” adlı film, zavallı bir adamın, kızını kaçırıp ırzına geçen ve güzel yüzünü kırık şişe ile parçalayıp bakılamaz duruma getiren meşin ceketlileri mafya lideri, “Baba”ya yakınması ile başlar. Ellerini önünde kavuşturan adam “Baba”nın önünde koşuyor: “Kızımı o hale getiren gençlere yargıç üçer yıl hapis cezası verdi, sonra da cezalarını tecil etti. Alaycı bakışlarını görmeliydiniz…” “Baba”nın “Benden ne istiyorsun?” sorusuna mahkemenin verdiği ceza ile tatmin olamayan adamın yanıtı şudur. “Senden adalet istemeye geldim, öldürt onları!” Mafya lideri biraz daha adil olacak ki ilginç bir yanıt verir: “Senin kızın yaşıyor.” Adamın yanıtı ise daha ilginçtir. Sanki yaşadığı toplumun isteğini yansıtıyor: “Öyleyse onları da o hale getirt, sen bizim babamızsın”… “Baba” sözünü tutar ve meşin ceketlilerin bacaklarını kırdırır.
Sinemaya uyarlanan ve “Baba” rolündeki Marlon Brando'nun oynadığı filmin bu bölümünde geçen konuşmalar, Ortadoğu da ki çoğu ülkenin gerçeğini sergiliyor sanki.
“Baba”nın Adaleti…
Bu kitapta, her şeye rağmen adaletin tecelli etmesi için olması gerekenleri anlatmaya çalıştım. Kitabın kusursuzluk ve eksiksizlik iddiası yoktur. Çalışmada diğer uygulayıcıların karşılaşılabilecekleri sorunlarda, onlara yardımcı olma gayesi güdülmüştür. Bu kitap karşılaşılan hukuki sorunlardan şikayet yerine bir mum yakma çabasıdır. Olabilecek yanlışlıklar ve eksiklikler nedeni ile tüm okuyucuların engin hoşgörüsüne sığınır yapacağınız eleştiri ve öneriler sonucu yakacağımız yeni mumlarla aydınlığa daha çabuk varacağımıza inanıyorum.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.