Osmanlı Dönemi Kırım Hanlığı
Sahib-Giray, Baki-bey'le aralarında çıkan anlaşmazlık yüzünden Moskova'ya düzenlediği sefer başarısızlıkla sonuçlanınca geri dönerken Korkunç İvan'a şu kahırlı mektubu gönderdi: “Ey mel'un ve bîdîn ve bed-âyîn-i Moskov diyen [dinsiz ve putperestMoskof denilen] sabancı kulum! Sana şöyle ma'lum ola ki, benim muradım bu idi ki, il ve vilayetin gâret idüb [talan edip] ve seni tutup sana saban sürdürüb ulu atañı babalarımız nice kullanırlarsa ben seni artık ri'ayetidüb [ben sana daha fazlasını yapıp] ayağına kademe [talkan] urub kuyukazduram ve kendü miktarıñı öziñe bildürüb cihan halkın sana güldürem[kaç paralık adam olduğunu kendine gösterip, el-âlemi sana güldüreyim].Var Allah-ü Teâlâ Hazretleri'ne şükürler eyle ki, dahi dünyada yiyecek ekmeğin varmış. Baki sebep olub [Baki-bey yüzünden] Oka suyı geçilmedi.Âña dualar eyle. İmdi evvel ol koyunun içindeki böriyi [kurdu] depeleyüb ve bağım arasında olan har u haşekni ayırtlayub [bahçemdeki yaban otları ve haşeratı temizleyip] añdan senin hakkıñdan gelem.”
Nereden nereye?
Vaktiyle onları akın ve yağmalara itekleyen Türkler, şimdi uluslararası anlaşmalarla elleri kolları bağlanınca, onların komşu devletlerin topraklarına saldırmasını engellemeye çalışıyorlardı. Sabık hanlar, düşman topraklarına akınlar düzenleme konusunda Bâb-ı Âlî'nin buyruklarına itaatsizlik ettiklerinde sık sık değiştirilmişlerdi. AmaXVIII. Yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu için diğer halklara ve yakın bir gelecekte kaderini uzak komşusu Rusya'nın kaderiyle birleştirmeye hazırlanan vassal Kırım Hanlığı'na karşı işlediği tüm ağır hataların bedelini ödeme zamanı olacaktı. (Kitaptan)
- Açıklama
Sahib-Giray, Baki-bey'le aralarında çıkan anlaşmazlık yüzünden Moskova'ya düzenlediği sefer başarısızlıkla sonuçlanınca geri dönerken Korkunç İvan'a şu kahırlı mektubu gönderdi: “Ey mel'un ve bîdîn ve bed-âyîn-i Moskov diyen [dinsiz ve putperestMoskof denilen] sabancı kulum! Sana şöyle ma'lum ola ki, benim muradım bu idi ki, il ve vilayetin gâret idüb [talan edip] ve seni tutup sana saban sürdürüb ulu atañı babalarımız nice kullanırlarsa ben seni artık ri'ayetidüb [ben sana daha fazlasını yapıp] ayağına kademe [talkan] urub kuyukazduram ve kendü miktarıñı öziñe bildürüb cihan halkın sana güldürem[kaç paralık adam olduğunu kendine gösterip, el-âlemi sana güldüreyim].Var Allah-ü Teâlâ Hazretleri'ne şükürler eyle ki, dahi dünyada yiyecek ekmeğin varmış. Baki sebep olub [Baki-bey yüzünden] Oka suyı geçilmedi.Âña dualar eyle. İmdi evvel ol koyunun içindeki böriyi [kurdu] depeleyüb ve bağım arasında olan har u haşekni ayırtlayub [bahçemdeki yaban otları ve haşeratı temizleyip] añdan senin hakkıñdan gelem.”
Nereden nereye?
Vaktiyle onları akın ve yağmalara itekleyen Türkler, şimdi uluslararası anlaşmalarla elleri kolları bağlanınca, onların komşu devletlerin topraklarına saldırmasını engellemeye çalışıyorlardı. Sabık hanlar, düşman topraklarına akınlar düzenleme konusunda Bâb-ı Âlî'nin buyruklarına itaatsizlik ettiklerinde sık sık değiştirilmişlerdi. AmaXVIII. Yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu için diğer halklara ve yakın bir gelecekte kaderini uzak komşusu Rusya'nın kaderiyle birleştirmeye hazırlanan vassal Kırım Hanlığı'na karşı işlediği tüm ağır hataların bedelini ödeme zamanı olacaktı. (Kitaptan)
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.