Osmanlı İmparatorluğu'nda Madenciler ve Devlet
Zonguldak Kömür Havzası 1822- 1920 Elinizdeki çalışma, Osmanlı tarih yazıcılığındaki hâkim akımlardan ayrılmaktadır. Devlet odaklı olan önceki çalışmaların çoğu; maden havzasındaki üretim, devlet politikaları, emperyalizm ve gayrimüslimlerin maden sahibi olmaları gibi meseleleri ele almışlar, işçileri ise Osmanlı Devleti'nin ilgisizliğinin kurbanları ve Cumhuriyet dönemi devlet politikalarından faydalanan kişiler olarak görmüşlerdir. Bu bakış açısı, hem kömür havzasındaki değişimin kronolojisine hem de söz konusu değişimin motorunun kim olduğuna dair kavrayışımızı olumsuz bir şekilde etkilemekteydi. Donald Quataert, Zonguldak kömür madencilerini konu alan diğer yazarlardan farklı olarak, işçilere devlet merkezli bir açıdan bakmak yerine, çalışmasının odağına madencileri, onların çalışma koşullarını yerleştirmektedir. Bu eser, Osmanlı toplumunda, aileleriyle birlikte toplam nüfusun yüzde doksanını oluşturan ve ekonomik zenginliğin üreticisi olan işçilerin, köylülerin ve diğer seçkin olmayan grupların hayatlarını anlatan emek tarihi alanına önemli bir katkıda bulunmaktadır.
Madenciler ve Devlet, kullanılan kaynaklar bakımından da Osmanlı tarih yazıcılığının genelinden ayrılmaktadır. Osmanlı tarihsel anlatılarının büyük çoğunluğu kaynaklarını, Osmanlı Devleti'nin İstanbul'daki devasa arşivinde bulmaktadır. Oysa son zamanlarda ikinci bir veri grubu olarak ortaya çıkan Osmanlı mahkeme kayıtları, imparatorluk perspektifinden ziyade oldukça önemli olan yerel bakış açısını sunmakta ve seçkin olmayan Osmanlıların yaşamlarına dair daha iyi bir yaklaşım imkânı sağlamaktadır. Burada emek tarihçileri ve diğer tarihçiler için üçüncü bir veri grubunun değerini gösteren farklı bir kaynak temel alınmaktadır. İmparatorluk sınırları içinde, hane içi üretimden ve küçük atölyelerden tutun da fabrikalara, maden işletmelerine kadar binlerce irili ufaklı işgücü yoğunlaşması mevcuttu. Bu emek gruplarının kayıtlarının, ister devlet, ister özel sermaye tarafından oluşturulmuş olsun, bir kısmı farklı illerde dağınık bir şekilde bulunmaktadır. Bu çalışmada kullanılan belgelerin hemen hepsi tam yerinde, yani maden havzasında oluşturulmuştur. Başka bir ifadeyle bu belgeler İstanbul odaklı bürokrasi içerisinde değil vilayetlerde ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla bu anlatının esas aktörlerine daha yakın bir bakış açısı sunmaktadır. Eylemin hemen yanı başında yazılan belgeler olmaları itibariyle bunlar, emekçi ve köylü gruplara en yakın bakış açısını verirler.
- Açıklama
Zonguldak Kömür Havzası 1822- 1920 Elinizdeki çalışma, Osmanlı tarih yazıcılığındaki hâkim akımlardan ayrılmaktadır. Devlet odaklı olan önceki çalışmaların çoğu; maden havzasındaki üretim, devlet politikaları, emperyalizm ve gayrimüslimlerin maden sahibi olmaları gibi meseleleri ele almışlar, işçileri ise Osmanlı Devleti'nin ilgisizliğinin kurbanları ve Cumhuriyet dönemi devlet politikalarından faydalanan kişiler olarak görmüşlerdir. Bu bakış açısı, hem kömür havzasındaki değişimin kronolojisine hem de söz konusu değişimin motorunun kim olduğuna dair kavrayışımızı olumsuz bir şekilde etkilemekteydi. Donald Quataert, Zonguldak kömür madencilerini konu alan diğer yazarlardan farklı olarak, işçilere devlet merkezli bir açıdan bakmak yerine, çalışmasının odağına madencileri, onların çalışma koşullarını yerleştirmektedir. Bu eser, Osmanlı toplumunda, aileleriyle birlikte toplam nüfusun yüzde doksanını oluşturan ve ekonomik zenginliğin üreticisi olan işçilerin, köylülerin ve diğer seçkin olmayan grupların hayatlarını anlatan emek tarihi alanına önemli bir katkıda bulunmaktadır.
Madenciler ve Devlet, kullanılan kaynaklar bakımından da Osmanlı tarih yazıcılığının genelinden ayrılmaktadır. Osmanlı tarihsel anlatılarının büyük çoğunluğu kaynaklarını, Osmanlı Devleti'nin İstanbul'daki devasa arşivinde bulmaktadır. Oysa son zamanlarda ikinci bir veri grubu olarak ortaya çıkan Osmanlı mahkeme kayıtları, imparatorluk perspektifinden ziyade oldukça önemli olan yerel bakış açısını sunmakta ve seçkin olmayan Osmanlıların yaşamlarına dair daha iyi bir yaklaşım imkânı sağlamaktadır. Burada emek tarihçileri ve diğer tarihçiler için üçüncü bir veri grubunun değerini gösteren farklı bir kaynak temel alınmaktadır. İmparatorluk sınırları içinde, hane içi üretimden ve küçük atölyelerden tutun da fabrikalara, maden işletmelerine kadar binlerce irili ufaklı işgücü yoğunlaşması mevcuttu. Bu emek gruplarının kayıtlarının, ister devlet, ister özel sermaye tarafından oluşturulmuş olsun, bir kısmı farklı illerde dağınık bir şekilde bulunmaktadır. Bu çalışmada kullanılan belgelerin hemen hepsi tam yerinde, yani maden havzasında oluşturulmuştur. Başka bir ifadeyle bu belgeler İstanbul odaklı bürokrasi içerisinde değil vilayetlerde ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla bu anlatının esas aktörlerine daha yakın bir bakış açısı sunmaktadır. Eylemin hemen yanı başında yazılan belgeler olmaları itibariyle bunlar, emekçi ve köylü gruplara en yakın bakış açısını verirler.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.