Osmanlının Son Cihan Projesi Kudüs Selahaddin Eyyubi Külliye-i İslamiyesi
Selâhaddin Eyyubî Külliye-i İslâmiyesi, 1915 yılında Kudüs'te kurulan bir Osmanlı okuludur. Ancak bu, sıradan bir okul değildir. Bu okula yüklenilen misyon yazı başlığında manasını bulan, daha açık ve geniş bir ifadeyle Türk ve İslâm dünyasının lideri olduğunun farkında olarak, yeniden bir cihan hâkimiyeti tesis etme projesidir. Sözün burasında; “Davamız kuru kavga ve cihangirlik davası değildir; i‘lâ-yı kelimetullahdır. (Bizim yolumuz Allah yolu ve maksadımız Allah'ın dinini yaymaktır. Yoksa kuru kavga ve cihangirlik dâvâsı değildir.)” diyerek hareket eden Fatih Sultan Mehmed'in tarif ettiği mana ile bu kavramı değerlendirmeliyiz.
Bu projeyi meydana çıkaran davranışın, tarih boyunca ne kadar şuurlu veya plânlı ve istikrarlı bir politika olduğu tartışılabilir. Ancak bunun manevî bir duygu ile âdetâ zımnî bir vazife kabul edilip sanki genetik bir miras gibi nesiller boyunca zihinlere ve gönüllere aktarıldığı da tarihî şahitliklerin ortaya koyduğu bir hakikattir. Bu hissiyatın bir tezahürü olarak tesis edilen külliyeye Selahaddin Eyyubî Külliye-i İslâmiyesi adının konulması şuurlu bir tercihtir. Bu açıdan bakıldığında Selahaddin Eyyubî Külliye-i İslâmiyesi'nin fonksiyonu ve önemi daha anlaşılır ve belirgin hale gelir.
- Açıklama
Selâhaddin Eyyubî Külliye-i İslâmiyesi, 1915 yılında Kudüs'te kurulan bir Osmanlı okuludur. Ancak bu, sıradan bir okul değildir. Bu okula yüklenilen misyon yazı başlığında manasını bulan, daha açık ve geniş bir ifadeyle Türk ve İslâm dünyasının lideri olduğunun farkında olarak, yeniden bir cihan hâkimiyeti tesis etme projesidir. Sözün burasında; “Davamız kuru kavga ve cihangirlik davası değildir; i‘lâ-yı kelimetullahdır. (Bizim yolumuz Allah yolu ve maksadımız Allah'ın dinini yaymaktır. Yoksa kuru kavga ve cihangirlik dâvâsı değildir.)” diyerek hareket eden Fatih Sultan Mehmed'in tarif ettiği mana ile bu kavramı değerlendirmeliyiz.
Bu projeyi meydana çıkaran davranışın, tarih boyunca ne kadar şuurlu veya plânlı ve istikrarlı bir politika olduğu tartışılabilir. Ancak bunun manevî bir duygu ile âdetâ zımnî bir vazife kabul edilip sanki genetik bir miras gibi nesiller boyunca zihinlere ve gönüllere aktarıldığı da tarihî şahitliklerin ortaya koyduğu bir hakikattir. Bu hissiyatın bir tezahürü olarak tesis edilen külliyeye Selahaddin Eyyubî Külliye-i İslâmiyesi adının konulması şuurlu bir tercihtir. Bu açıdan bakıldığında Selahaddin Eyyubî Külliye-i İslâmiyesi'nin fonksiyonu ve önemi daha anlaşılır ve belirgin hale gelir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.