Özgürlüğün Ekolojisi
Azar, konformist/teknokratik çevreciliğe, kafaları mistisizmle bulanmış "Yeni Çağ" ekofeministlerine, hayatın her alanını ekonomikleştirerek yoksullaştırmış olan kapitalizme ve onu eleştirmek isterken ekonomist mantığını devralan Marksizme karşı cepheden ve çok güçlü bir saldırıya girişiyor. Bookchin'e göre gezegenimizdeki yoğun ekolojik tahribatın ardında, insanın insan üzerindeki tahakkümünün insanın doğa üzerinde de hâkimiyet kurma isteğine yol açtığı "tahakküm mirası" ve bu isteği tam anlamıyla gerçekliğe dönüştüren rekabetçi kapitalizm vardır. Kapitalizmde "her türlü kültürel, etik ve psikolojik mesele maddi bir ihtiyaçlar sistemi içinde massedilir."
Akıl rasyonalizme, etik tekniğe, bilim de "niçin" sorusunu "nasıl" sorusuna kurban eden bilimci bir Kilise'ye dönüşmüştür. Ama bunları tarihsel gelişimleri içinde değerlendirmeyip bizzat akla, teknolojiye ve bilime saldırmak ucuz bir gericiliktir sadece.
Bookchin bütün bunlara karşı toplumu ekolojik, akılcı ve sanatsal kaygılarla yeniden yapılandırıp "ekolojik bir toplum" yaratmayı amaçlayan ütopyacı bir alternatif, eko-anarşist bir proje önerir. Bu proje yazarın "özgürlük mirası" adını verdiği, tarihteki çeşitli özgürlük deneyimlerinin akılcılık ve bilimle bütünleştirilmesine dayanır. Bu mirasın köşe taşlarını oluşturan organik ("ilkel") toplumun "indirgenemez asgari", "eşitsizlerin eşitliği" ve "yararlanma hakkı" ilkeleri; antik Yunanların sınır ve denge anlayışlarıyla doğrudan demokrasi pratikleri; Hıristiyanlığın evrensel insanlık vurgusu; ortaçağın konfederasyon ilkesi ve "sapkın" Bilinircilerin (ve Gerçeküstücülerin) arzuya yükledikleri politik anlam, tarihte içine gömülmüş oldukları tahakküm matrisinden arıtılarak yeni bir etik sentez içinde bütünleştirilir. Yazarın "tamamlayıcılık etiği" dediği, bir "paradigma" değil bir "zemin" olarak evrimci doğaya dayanan bu etik, bütünlüğe, akılcı yeniliğe ve yaşam biçimlerinin benzeşmezliğine ve zengin çeşitliliğine değer verir. Bu etiğin hayata geçirileceği "ekolojik toplum"da hiyerarşi çözülüp yerini karşılıklı bağımlılığa bırakacak; özgürlük doğayla, bireysellik topluluk bağlarıyla karşı karşıya konmayacaktır.
Özgürlük imkânları ve önündeki engeller hakkında gerçekten düşünmek isteyenlerin olağanüstü bir heyecanla okuyacakları felsefi, tarihsel, sosyolojik, psikolojik, kısacası "hayati" bir inceleme Özgürlüğün Ekolojisi.
- Açıklama
Azar, konformist/teknokratik çevreciliğe, kafaları mistisizmle bulanmış "Yeni Çağ" ekofeministlerine, hayatın her alanını ekonomikleştirerek yoksullaştırmış olan kapitalizme ve onu eleştirmek isterken ekonomist mantığını devralan Marksizme karşı cepheden ve çok güçlü bir saldırıya girişiyor. Bookchin'e göre gezegenimizdeki yoğun ekolojik tahribatın ardında, insanın insan üzerindeki tahakkümünün insanın doğa üzerinde de hâkimiyet kurma isteğine yol açtığı "tahakküm mirası" ve bu isteği tam anlamıyla gerçekliğe dönüştüren rekabetçi kapitalizm vardır. Kapitalizmde "her türlü kültürel, etik ve psikolojik mesele maddi bir ihtiyaçlar sistemi içinde massedilir."
Akıl rasyonalizme, etik tekniğe, bilim de "niçin" sorusunu "nasıl" sorusuna kurban eden bilimci bir Kilise'ye dönüşmüştür. Ama bunları tarihsel gelişimleri içinde değerlendirmeyip bizzat akla, teknolojiye ve bilime saldırmak ucuz bir gericiliktir sadece.
Bookchin bütün bunlara karşı toplumu ekolojik, akılcı ve sanatsal kaygılarla yeniden yapılandırıp "ekolojik bir toplum" yaratmayı amaçlayan ütopyacı bir alternatif, eko-anarşist bir proje önerir. Bu proje yazarın "özgürlük mirası" adını verdiği, tarihteki çeşitli özgürlük deneyimlerinin akılcılık ve bilimle bütünleştirilmesine dayanır. Bu mirasın köşe taşlarını oluşturan organik ("ilkel") toplumun "indirgenemez asgari", "eşitsizlerin eşitliği" ve "yararlanma hakkı" ilkeleri; antik Yunanların sınır ve denge anlayışlarıyla doğrudan demokrasi pratikleri; Hıristiyanlığın evrensel insanlık vurgusu; ortaçağın konfederasyon ilkesi ve "sapkın" Bilinircilerin (ve Gerçeküstücülerin) arzuya yükledikleri politik anlam, tarihte içine gömülmüş oldukları tahakküm matrisinden arıtılarak yeni bir etik sentez içinde bütünleştirilir. Yazarın "tamamlayıcılık etiği" dediği, bir "paradigma" değil bir "zemin" olarak evrimci doğaya dayanan bu etik, bütünlüğe, akılcı yeniliğe ve yaşam biçimlerinin benzeşmezliğine ve zengin çeşitliliğine değer verir. Bu etiğin hayata geçirileceği "ekolojik toplum"da hiyerarşi çözülüp yerini karşılıklı bağımlılığa bırakacak; özgürlük doğayla, bireysellik topluluk bağlarıyla karşı karşıya konmayacaktır.Özgürlük imkânları ve önündeki engeller hakkında gerçekten düşünmek isteyenlerin olağanüstü bir heyecanla okuyacakları felsefi, tarihsel, sosyolojik, psikolojik, kısacası "hayati" bir inceleme Özgürlüğün Ekolojisi.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.