Tüketim toplumu olmaktan yana ya tüm yakınmalarımız, yine de çıkamıyoruz o tuzağın içinden. İşte o tüketici tavrın eseridir genelde sanata, özelde öyküye, şiire burun kıvırmalarımız. Sola Yayınları olarak biz, o tavra karşı kuşandık silahlarımızı. Öykülerin isyanıyla bütünleştirdik isyanımızı. İlerleme, hem Sola Yayınları adına hem edebiyat adına olacaktır.
“Filmin sonunda adam diyor ki kadına: Sevgi hiç yıkılmayan bir kaledir. Ben de bunu çözmeye çalışıyorum ya, sence sevgi nasıl bir kaledir diyorum, boktan bir kale diyor. Ne zaman denediyse boynuzlanmış. Ben tuş! Düşün; sevgi boktan bir kale diyen adamla ben büyük aşk yaşamayı düşlüyorum.” Özgürlük Çıkmazı'ndan
Duyguların sarmalında ihanet ne zaman devreye girer? İntikam, iki yüzü keskin bir kılıç mı? Özgürlük, aşkın anti kahramanı, aynı zamanda yalnızlıklar atlası mı? Yoksa ezberlerimizin tutsaklığıyla o atlasın haritalarını kendimiz mi çiziyoruz?
Suna Güler, duygular arasındaki yolculuğunda her kapıyı birazcık aralıyor, belki de görmediğimiz, görüp de fark etmediğimiz bir ayrıntıyı, şimşek hızıyla sergileyip köşesine çekiliyor. Okuyanın aklında mıh gibi çakılan sorular bırakarak. Özgürlük Çıkmazı, biraz da kendimizle yüzleştiren öykülerden bir demet! İşte o yüzden okunmayı hak ediyor.
- Açıklama
Tüketim toplumu olmaktan yana ya tüm yakınmalarımız, yine de çıkamıyoruz o tuzağın içinden. İşte o tüketici tavrın eseridir genelde sanata, özelde öyküye, şiire burun kıvırmalarımız. Sola Yayınları olarak biz, o tavra karşı kuşandık silahlarımızı. Öykülerin isyanıyla bütünleştirdik isyanımızı. İlerleme, hem Sola Yayınları adına hem edebiyat adına olacaktır.
“Filmin sonunda adam diyor ki kadına: Sevgi hiç yıkılmayan bir kaledir. Ben de bunu çözmeye çalışıyorum ya, sence sevgi nasıl bir kaledir diyorum, boktan bir kale diyor. Ne zaman denediyse boynuzlanmış. Ben tuş! Düşün; sevgi boktan bir kale diyen adamla ben büyük aşk yaşamayı düşlüyorum.” Özgürlük Çıkmazı'ndan
Duyguların sarmalında ihanet ne zaman devreye girer? İntikam, iki yüzü keskin bir kılıç mı? Özgürlük, aşkın anti kahramanı, aynı zamanda yalnızlıklar atlası mı? Yoksa ezberlerimizin tutsaklığıyla o atlasın haritalarını kendimiz mi çiziyoruz?
Suna Güler, duygular arasındaki yolculuğunda her kapıyı birazcık aralıyor, belki de görmediğimiz, görüp de fark etmediğimiz bir ayrıntıyı, şimşek hızıyla sergileyip köşesine çekiliyor. Okuyanın aklında mıh gibi çakılan sorular bırakarak. Özgürlük Çıkmazı, biraz da kendimizle yüzleştiren öykülerden bir demet! İşte o yüzden okunmayı hak ediyor.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.