“Komşum, bir zamanlar onların kapı komşusuymuş, gerçekten. Bunlar mülteciymiş. Çetnikler köylerine geldiğinde Mustafa, babasının lağım çukuruna saklandığını görmüş. Adamlar bunların evine geldiğinde Mustafa'nın annesi ile kız kardeşini, herhalde tecavüz etmek için alıp götürmüşler. Ağabeyinin birkaç parmağını, burnunu, kulaklarını kesip gözlerini bağlamışlar ve testislerini bıçakla yarıp içinden çıkanları Mustafa'ya yedirmişler. Korkunç. Bunu hayal edebiliyor musun? Son anlattığımın doğruluğundan emin değilim ama diğerleri kesinlikle olmuş.”
Bosna Savaşı'nın ortasında bir genç… İsmet. Bir havan topu mermisinin oturma odanıza isabet edebileceği, yolda yürürken ayağınızın dibine bomba düşebileceği zamanlar...
İsmet işte bu savaştan kaçtı. Edinburgh'daki festivale davet edilince tiyatro topluluğuyla birlikte İskoçya'ya gitti. Oradan Hırvatistan'a, oradan da Amerika'ya. Fakat geçmişinden ve yaşadığı travmadan kaçamadı; annesi ile sevgilisini ardında bırakmış olmak onu daha da yaraladı. Ve doktoru ona yaz dedi. Aklına ne gelirse yaz. O da yazdı. İsmet'i yazdı. Mustafa'yı yazdı. Sonra belki de Mustafa onun hayatını yazmaya başladı. Ta ki gerçekle kurgu birbirine girene dek…
“Bütün vahşiliği ve içtenliğiyle hakiki bir sanat eserive kesinlikle unutulmayacak bir roman.”
- Dinaw Mengestu
"Bu sayfalarda savaşın paramparça ettiği bir hayatı yeniden bir araya getirmeye adanmış, tutku dolu bir kalp atıyor. İsmet Prcic'in ilk romanı Paramparça, kabına sığmayan, şoke edici, üstün bir performans gösteriyor.”
- Christine Schutt
“İsmet Prcic, savaşın, aşkın, ailenin ve memleketin bütün karmaşıklığını parçalarına ayırıp bu parçaları güzel olduğu kadar insanın içini acıtan bir romana savurmuş.”
- Dinaw Mengestu
"Hem duygusal anlamda ses getirmeyi hem de deneysel olmayı başarabilen çok başarılı bir kitap. Prcic'in eseri bütünüyle kendisine has. Paramparça, Bosna Savaşı'nı ve sonucunda doğan diasporayı gözler önüne seren bir kitap olarak değerlendirilecek.”
- Philipp Meyer
"Hayatta kalmayı başaran birinin bu başarı ve suçluluk öyküsü, yetenek, korku ve hüzünle yazılmış. Prcic'in hassasiyetinde vahşi ve nazik bir komedi var. Görünen o ki bu dünyada insaniyet, onun yokluğunda yaşayanlarda daha fazla bulunuyor."
- Brad Watson
"Bu roman, aslında aynı adam olabilecek iki genç Boşnak'ın paralel evrenlerdeki yaşamları arasında ezici samimiyetiyle ışık hızında ilerliyor. Tıpkı korku gibi, bu roman da kulaklarınızı iyice açmanıza sebep olacak.”
- Rae Armantrout
"Bu romanın bu denli iyi, bu denli sert, güzel ve rahatsız edici olmasının nedeni, keskin parçaları bir araya getirmeye çalışan birden fazla İsmet'in var olması. Paramparça, güçlü bir yeni yetenek tarafından hayatın ta kendisinden çıkarılmış bir roman gibi.”
- Ron Carlson
- Açıklama
“Komşum, bir zamanlar onların kapı komşusuymuş, gerçekten. Bunlar mülteciymiş. Çetnikler köylerine geldiğinde Mustafa, babasının lağım çukuruna saklandığını görmüş. Adamlar bunların evine geldiğinde Mustafa'nın annesi ile kız kardeşini, herhalde tecavüz etmek için alıp götürmüşler. Ağabeyinin birkaç parmağını, burnunu, kulaklarını kesip gözlerini bağlamışlar ve testislerini bıçakla yarıp içinden çıkanları Mustafa'ya yedirmişler. Korkunç. Bunu hayal edebiliyor musun? Son anlattığımın doğruluğundan emin değilim ama diğerleri kesinlikle olmuş.”
Bosna Savaşı'nın ortasında bir genç… İsmet. Bir havan topu mermisinin oturma odanıza isabet edebileceği, yolda yürürken ayağınızın dibine bomba düşebileceği zamanlar...
İsmet işte bu savaştan kaçtı. Edinburgh'daki festivale davet edilince tiyatro topluluğuyla birlikte İskoçya'ya gitti. Oradan Hırvatistan'a, oradan da Amerika'ya. Fakat geçmişinden ve yaşadığı travmadan kaçamadı; annesi ile sevgilisini ardında bırakmış olmak onu daha da yaraladı. Ve doktoru ona yaz dedi. Aklına ne gelirse yaz. O da yazdı. İsmet'i yazdı. Mustafa'yı yazdı. Sonra belki de Mustafa onun hayatını yazmaya başladı. Ta ki gerçekle kurgu birbirine girene dek…“Bütün vahşiliği ve içtenliğiyle hakiki bir sanat eserive kesinlikle unutulmayacak bir roman.”
- Dinaw Mengestu
"Bu sayfalarda savaşın paramparça ettiği bir hayatı yeniden bir araya getirmeye adanmış, tutku dolu bir kalp atıyor. İsmet Prcic'in ilk romanı Paramparça, kabına sığmayan, şoke edici, üstün bir performans gösteriyor.”
- Christine Schutt
“İsmet Prcic, savaşın, aşkın, ailenin ve memleketin bütün karmaşıklığını parçalarına ayırıp bu parçaları güzel olduğu kadar insanın içini acıtan bir romana savurmuş.”
- Dinaw Mengestu
"Hem duygusal anlamda ses getirmeyi hem de deneysel olmayı başarabilen çok başarılı bir kitap. Prcic'in eseri bütünüyle kendisine has. Paramparça, Bosna Savaşı'nı ve sonucunda doğan diasporayı gözler önüne seren bir kitap olarak değerlendirilecek.”
- Philipp Meyer
"Hayatta kalmayı başaran birinin bu başarı ve suçluluk öyküsü, yetenek, korku ve hüzünle yazılmış. Prcic'in hassasiyetinde vahşi ve nazik bir komedi var. Görünen o ki bu dünyada insaniyet, onun yokluğunda yaşayanlarda daha fazla bulunuyor."
- Brad Watson
"Bu roman, aslında aynı adam olabilecek iki genç Boşnak'ın paralel evrenlerdeki yaşamları arasında ezici samimiyetiyle ışık hızında ilerliyor. Tıpkı korku gibi, bu roman da kulaklarınızı iyice açmanıza sebep olacak.”
- Rae Armantrout
"Bu romanın bu denli iyi, bu denli sert, güzel ve rahatsız edici olmasının nedeni, keskin parçaları bir araya getirmeye çalışan birden fazla İsmet'in var olması. Paramparça, güçlü bir yeni yetenek tarafından hayatın ta kendisinden çıkarılmış bir roman gibi.”
- Ron Carlson
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.