Pers Entrikaları - Herodotos'tan Hikayeler (Ciltli)
Herodotos'u okumak, masal kahramanları olduğunu düşündüğüm gerçek kişilerle tanışmama, yaşadıkları yerleri onların gözleriyle görmeme ve olayların içinde yaşamış gibi hissetmeme neden oldu. Gerçekliği, mitolojiyle harmanlamak, yaşanan olayları sanki farklı bir boyuta taşıdı ve araştırmayı sürdürdükçe, bambaşka dünyalarla karşılaştım. Bu hayal tadında deneyimi, kitabının içine aldığım hikayelere mitoloji de katıp, farklı bir bakış açısı getirerek sizlerle paylaşmak istedim.
Herodotos Tarihi, şimdiye dek yazılmış bütün tarih kitapları arasında en özel yere sahiptir ve hiç kuşkusuz Herodotos da Romalı devlet adamı Cicero tarafından söylenen, 'tarihin babası' unvanını sonsuza kadar taşıyacaktır. Halikarnasos'da yani günümüz adıyla Bodrum'da M.Ö.484 yılında dünyanın ilk tarihçisi kabul edilen Herodotos dünyaya gelir. Kentindeki karışıklardan kaçarak dönemin kültür merkezi olan Atina'da yaşamaya başlar. Daha sonraları Mısır, Mezopotamya, İran'ın pek çok yerini, bütün Karadeniz çevresini, Anadolu'yu, Akdeniz ve Ege kıyılarını dolaşır. Hikayelerini kendi gözlemlerine dayanarak ilgi çekici ve eğlenceli bir dille yazar. Yazdıkları son derece önemli tarihi belgelerdir.
Herodotos Tarihi, Yunan sitelerini, bu sitelerin birbirleriyle olan ilişkilerini ya da savaşmalarını, Persleri ve Pers-Yunan savaşlarını, heyecanlı bir şekilde anlatır. Hikayeleri, Müntekim Ökmen çevirisi ile basılmış olan "Herodotos Tarihi" kitabından seçerek aldım. Cümleleri olduğu gibi korumaya özen gösterdim ve fakat birkaç cümleyi daha anlaşılır kılmak adına düzenledim. Kitabımdaki bölümlerin ilk kısımları Herodotos'a ait olan yazılardır. İkinci kısımları ise yaptığım araştırmalara dayanarak kendi sözcüklerimle yazdıklarımdır. Birbirinden ayrı tutmak adına da ilk bölümleri Herodotos'un yazdığını belirtir bir şekilde onun adını kullanarak bitirdim.
Bazı hikayelerde ortak olan Delfi Tapınağı, Oracle ve Ptah hakkında kısaca bir bilgilendirme yaparak daha rahat okunmasını sağlamak isterim.
Antik dönemlerde Yunan Halkları için son derece önemli dini merkez olan Delfi Tapınağı, Yunan Kehanet Tanrısı Apollon ve Tanrıça Athena'ya ibadet edilen bir tapınaktı. Yunanistan'da Parnasos dağının güney batı kısmında bulunurdu.
Bir efsaneye göre tapınağın adı, tanrı Apollon'un siteye, yunus balığıkılığında gelişi sebebiyle aldığı lakabı olan Delphinidae' ile bağlantılıdır. Apollon için yazılan şarkılarda, Apollon'un, Delfi'ye yunus şekline girip, sırtında, Girit papazlarını taşıyarak nasıl geldiği anlatılır. Diğer bir efsaneye göre ise, kuzeyden Delfi'ye yürüyen Apollon, Tempe'de kutsal olan delfi yaprağını toplamak için durur. Bu efsane aynı zamanda, kutlamalarında, Apollan'a ait oyunlarda kazananların, Tempe'den toplanmış defne yaprağından yapılan taçla ödüllendirildiğini anlatır.
Bazı büyük tanrılarda kehanet gücü olduğu inancı, Yunanlarda sürekli olarak canlı tutulmuştur. Kahinlik özelliği taşıyan perilere ve tanrılara tapılması ve onlara sunularda bulunulması tarihin ilk dönemlerinden beri süregelmiştir. Zeus'un kehanet ocağı, Odiseus mitiyle ilişkilendirilir, hatta bu yerde meşe ağaçlarının çıkardığı hışırtı Zeus'un sesi olarak düşünülür. Fakat Yunanların asıl kehanet tanrısı Apollo olmuştur. Delfi Tapınağı, işte bu yüzden kehanet ocağı olarak ünlüdür.
Ptah ise bu tapınağın dinsel törenlerini yöneten kadın kahin olarak bi-linir. Efsanede Apollon'un o bölgede öldürdüğü yılan, Python'du. Bu nedenle Ptah adının kökeninin bu yılanın adından geldiğine inanılır. Oracle, hem kahini hem de haber verme işini ve haberin alındığı yeri ifade eder. Soru genellikle Apollon'a sorular, cevap kahin tarafından mırıltılar halinde verilir. Kahin kuş sesleri, rüzgar uğultusu, sallanan yaprakların hışırtısı gibi benzer şeyleri esin kaynağı olarak yorumlar.
Mitoloji, bizler için her zaman ilgi çekiciliğini sürdürmektedir. Mitolojik kahramanlar, destansı bir anlatımla pek çok kereler filmlere, kitaplara konu olmuş ve her seferinde de ilgiyle takip edilmiştir. Herodotos'un hikayelerinin ardından yazdığım bölümlerde, ben de büyük bir zevk ile mitolojiyi kullandım. Umarım benim yazarken mutlu olduğum kadar, sizler de okurken keyif alırsınız. Herkese iyi okumalar...
- Açıklama
Herodotos'u okumak, masal kahramanları olduğunu düşündüğüm gerçek kişilerle tanışmama, yaşadıkları yerleri onların gözleriyle görmeme ve olayların içinde yaşamış gibi hissetmeme neden oldu. Gerçekliği, mitolojiyle harmanlamak, yaşanan olayları sanki farklı bir boyuta taşıdı ve araştırmayı sürdürdükçe, bambaşka dünyalarla karşılaştım. Bu hayal tadında deneyimi, kitabının içine aldığım hikayelere mitoloji de katıp, farklı bir bakış açısı getirerek sizlerle paylaşmak istedim.
Herodotos Tarihi, şimdiye dek yazılmış bütün tarih kitapları arasında en özel yere sahiptir ve hiç kuşkusuz Herodotos da Romalı devlet adamı Cicero tarafından söylenen, 'tarihin babası' unvanını sonsuza kadar taşıyacaktır. Halikarnasos'da yani günümüz adıyla Bodrum'da M.Ö.484 yılında dünyanın ilk tarihçisi kabul edilen Herodotos dünyaya gelir. Kentindeki karışıklardan kaçarak dönemin kültür merkezi olan Atina'da yaşamaya başlar. Daha sonraları Mısır, Mezopotamya, İran'ın pek çok yerini, bütün Karadeniz çevresini, Anadolu'yu, Akdeniz ve Ege kıyılarını dolaşır. Hikayelerini kendi gözlemlerine dayanarak ilgi çekici ve eğlenceli bir dille yazar. Yazdıkları son derece önemli tarihi belgelerdir.
Herodotos Tarihi, Yunan sitelerini, bu sitelerin birbirleriyle olan ilişkilerini ya da savaşmalarını, Persleri ve Pers-Yunan savaşlarını, heyecanlı bir şekilde anlatır. Hikayeleri, Müntekim Ökmen çevirisi ile basılmış olan "Herodotos Tarihi" kitabından seçerek aldım. Cümleleri olduğu gibi korumaya özen gösterdim ve fakat birkaç cümleyi daha anlaşılır kılmak adına düzenledim. Kitabımdaki bölümlerin ilk kısımları Herodotos'a ait olan yazılardır. İkinci kısımları ise yaptığım araştırmalara dayanarak kendi sözcüklerimle yazdıklarımdır. Birbirinden ayrı tutmak adına da ilk bölümleri Herodotos'un yazdığını belirtir bir şekilde onun adını kullanarak bitirdim.
Bazı hikayelerde ortak olan Delfi Tapınağı, Oracle ve Ptah hakkında kısaca bir bilgilendirme yaparak daha rahat okunmasını sağlamak isterim.
Antik dönemlerde Yunan Halkları için son derece önemli dini merkez olan Delfi Tapınağı, Yunan Kehanet Tanrısı Apollon ve Tanrıça Athena'ya ibadet edilen bir tapınaktı. Yunanistan'da Parnasos dağının güney batı kısmında bulunurdu.
Bir efsaneye göre tapınağın adı, tanrı Apollon'un siteye, yunus balığıkılığında gelişi sebebiyle aldığı lakabı olan Delphinidae' ile bağlantılıdır. Apollon için yazılan şarkılarda, Apollon'un, Delfi'ye yunus şekline girip, sırtında, Girit papazlarını taşıyarak nasıl geldiği anlatılır. Diğer bir efsaneye göre ise, kuzeyden Delfi'ye yürüyen Apollon, Tempe'de kutsal olan delfi yaprağını toplamak için durur. Bu efsane aynı zamanda, kutlamalarında, Apollan'a ait oyunlarda kazananların, Tempe'den toplanmış defne yaprağından yapılan taçla ödüllendirildiğini anlatır.
Bazı büyük tanrılarda kehanet gücü olduğu inancı, Yunanlarda sürekli olarak canlı tutulmuştur. Kahinlik özelliği taşıyan perilere ve tanrılara tapılması ve onlara sunularda bulunulması tarihin ilk dönemlerinden beri süregelmiştir. Zeus'un kehanet ocağı, Odiseus mitiyle ilişkilendirilir, hatta bu yerde meşe ağaçlarının çıkardığı hışırtı Zeus'un sesi olarak düşünülür. Fakat Yunanların asıl kehanet tanrısı Apollo olmuştur. Delfi Tapınağı, işte bu yüzden kehanet ocağı olarak ünlüdür.
Ptah ise bu tapınağın dinsel törenlerini yöneten kadın kahin olarak bi-linir. Efsanede Apollon'un o bölgede öldürdüğü yılan, Python'du. Bu nedenle Ptah adının kökeninin bu yılanın adından geldiğine inanılır. Oracle, hem kahini hem de haber verme işini ve haberin alındığı yeri ifade eder. Soru genellikle Apollon'a sorular, cevap kahin tarafından mırıltılar halinde verilir. Kahin kuş sesleri, rüzgar uğultusu, sallanan yaprakların hışırtısı gibi benzer şeyleri esin kaynağı olarak yorumlar.
Mitoloji, bizler için her zaman ilgi çekiciliğini sürdürmektedir. Mitolojik kahramanlar, destansı bir anlatımla pek çok kereler filmlere, kitaplara konu olmuş ve her seferinde de ilgiyle takip edilmiştir. Herodotos'un hikayelerinin ardından yazdığım bölümlerde, ben de büyük bir zevk ile mitolojiyi kullandım. Umarım benim yazarken mutlu olduğum kadar, sizler de okurken keyif alırsınız. Herkese iyi okumalar...
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.