Pisi Pisi Paşa
Gerçek cesaret cüssede değil, yürektedir!
Mustafa Kemal Yılmaz'ın yazıp Emre Karacan'ın resimlediğiPisi Pisi Paşa, ormanın en korkusuzu ve güçlüsü olarak bilinen Aslan Kral'a dahi şapka çıkartmayı başaran vakur ve mağrur bir kedinin, tesadüfî olmayan zaferini ele alıyor.
Türkçenin folklor mirasından beslenen bu kısa ama derin öykü, Nâzım Hikmet Ran'ın kaleme aldığı masallardan birinde, Pisi Pisi Paşa adıyla anılan “hikâyesiz” bir kediciğe daha önce hiç anlatılmamış bir hikâye armağan ediyor.
Tekerlemeler ve kafiyeli tekrarlarla ahenkli bir okuma sunanPisi Pisi Paşa, cesaret olgusu üzerine düşündürürken, “ordu”, “zafer”, “unvan” gibi şatafatlı kavramlara da soru işareti koyuyor.
Manda yuva yapmış söğüt dalına, yavrusunu sinek kapmış gördünüz mü?
Günlerden bir gün, Manda Ana süzgün, böcekten yılgın, sıcaktan baygın bir şekilde uyuyakaldığı sırada; yavrusu çocuk başına karşı dağın kaşına çıkar. İşte tam da o anda bir cibin, yani sinek, yani Vız Vız, yani Koncolos Karası, kapıverir o “masum” yavruyu kaşla göz arası! Vah ki ne vah! Felaket! Facia! Yardım diye inler durur Manda Ana. Bakalım, elli iki hayvan türüne kucak açan koskoca çayırda, ilk önce kim ses verecek bu imdat çığlığına? Bilge Baykuş mu, Şaşkın Baklan mı, Kraliçe Kaplan mı? Yoksa hiç umulmadık bir başka kahraman mı?
Kıvrak zekâsı sayesinde cüssesinden ve heybetinden imtina edilen nice hayvanı cesurlukta geride bırakmayı başaran Pisi Pisi Paşa'nın nasıl da mangal yürekli bir kahramana dönüştüğünü anlatan bu şiir tadındaki öykü; okuruna ters köşe yaparak, gerçekte hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını hatırlatıyor.
- Açıklama
Gerçek cesaret cüssede değil, yürektedir!
Mustafa Kemal Yılmaz'ın yazıp Emre Karacan'ın resimlediğiPisi Pisi Paşa, ormanın en korkusuzu ve güçlüsü olarak bilinen Aslan Kral'a dahi şapka çıkartmayı başaran vakur ve mağrur bir kedinin, tesadüfî olmayan zaferini ele alıyor.Türkçenin folklor mirasından beslenen bu kısa ama derin öykü, Nâzım Hikmet Ran'ın kaleme aldığı masallardan birinde, Pisi Pisi Paşa adıyla anılan “hikâyesiz” bir kediciğe daha önce hiç anlatılmamış bir hikâye armağan ediyor.
Tekerlemeler ve kafiyeli tekrarlarla ahenkli bir okuma sunanPisi Pisi Paşa, cesaret olgusu üzerine düşündürürken, “ordu”, “zafer”, “unvan” gibi şatafatlı kavramlara da soru işareti koyuyor.Manda yuva yapmış söğüt dalına, yavrusunu sinek kapmış gördünüz mü?
Günlerden bir gün, Manda Ana süzgün, böcekten yılgın, sıcaktan baygın bir şekilde uyuyakaldığı sırada; yavrusu çocuk başına karşı dağın kaşına çıkar. İşte tam da o anda bir cibin, yani sinek, yani Vız Vız, yani Koncolos Karası, kapıverir o “masum” yavruyu kaşla göz arası! Vah ki ne vah! Felaket! Facia! Yardım diye inler durur Manda Ana. Bakalım, elli iki hayvan türüne kucak açan koskoca çayırda, ilk önce kim ses verecek bu imdat çığlığına? Bilge Baykuş mu, Şaşkın Baklan mı, Kraliçe Kaplan mı? Yoksa hiç umulmadık bir başka kahraman mı?Kıvrak zekâsı sayesinde cüssesinden ve heybetinden imtina edilen nice hayvanı cesurlukta geride bırakmayı başaran Pisi Pisi Paşa'nın nasıl da mangal yürekli bir kahramana dönüştüğünü anlatan bu şiir tadındaki öykü; okuruna ters köşe yaparak, gerçekte hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını hatırlatıyor.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.