Platon'dan Salisburyli John'a Devlet Adamı
Pleonexia, yani hep daha fazlası için duyulan açlık bir toplumda yaşanan bütün kötülüğün kaynağıdır ve tutkularını aklı ile kontrol edemeyen siyaset adamları Aristoteles'in işaret ettiği gibi akratik karakter özelliği taşırlar. Güçten yoksunluk, kişinin kendine egemen olamaması, yapması gereken şeyi yapamaması, tutkularını dizginleyememesi durumunu ifade eden akrasia, bir karakter (heksis) özelliğidir ve Aristoteles'e göre kimi siyaset adamları adil iken, kimileri de akratik karakter özelliği taşır. Özellikle akratik karakter özelliği taşıyan siyaset adamlarının güç ve yetkilerinin orantısız büyütülmesi, devlet yönetiminde kibir, keyfiliğin egemen olmasına kapı aralar. Gücü isteme ve gücü elde ettiğinde daha fazlasını isteme tutkusu, gerek siyaset adamlarının gerekse de devlet bürokrasisi içinde sorumluluk alan kamu görevlilerinin yozlaşmasına neden olurken, siyaset adamlarının ve bürokratların adalet de dahil olmak üzere var olan tüm siyasal kurum ve kavramları araçsallaştırmaları kaçınılmaz olur. Diğer bir ifadeyle demokrasi, temel haklar, özgürlük, adalet gibi kavramlar ve topluma adaleti gözeterek hizmet etmesi beklenen kurumlar, hatta bizzat insanın kendisi güç isteminin aracına dönüşürken akıl da tutkuların tatmininin aracı kılınmış olur ve insan da artık bir kendinde amaç olmaktan çıkarak bir araç halini alır. Düşünen, sorgulayan, tercihlerinde etik ilkeleri dikkate alan, kısaca etkin bir özne olmaya çabalayan insanın yerini edilgen bir nesne konumuna indirgenen insanın aldığı bir toplumdaysa kişiden beklenen bilgiye dayalı bir uzmanlaşma, ehliyet, liyakat ya da ortak iyi adına özgürce düşüncesini ifade etmesi değil, sadakattir. Liderine sadakat gösteren siyasal aktör ya da kamu yöneticisi, Salisburyli John'un işaret ettiği gibi sadakatiyle liderin gücünden kendine güç devşirmeye çalışır.
- Açıklama
Pleonexia, yani hep daha fazlası için duyulan açlık bir toplumda yaşanan bütün kötülüğün kaynağıdır ve tutkularını aklı ile kontrol edemeyen siyaset adamları Aristoteles'in işaret ettiği gibi akratik karakter özelliği taşırlar. Güçten yoksunluk, kişinin kendine egemen olamaması, yapması gereken şeyi yapamaması, tutkularını dizginleyememesi durumunu ifade eden akrasia, bir karakter (heksis) özelliğidir ve Aristoteles'e göre kimi siyaset adamları adil iken, kimileri de akratik karakter özelliği taşır. Özellikle akratik karakter özelliği taşıyan siyaset adamlarının güç ve yetkilerinin orantısız büyütülmesi, devlet yönetiminde kibir, keyfiliğin egemen olmasına kapı aralar. Gücü isteme ve gücü elde ettiğinde daha fazlasını isteme tutkusu, gerek siyaset adamlarının gerekse de devlet bürokrasisi içinde sorumluluk alan kamu görevlilerinin yozlaşmasına neden olurken, siyaset adamlarının ve bürokratların adalet de dahil olmak üzere var olan tüm siyasal kurum ve kavramları araçsallaştırmaları kaçınılmaz olur. Diğer bir ifadeyle demokrasi, temel haklar, özgürlük, adalet gibi kavramlar ve topluma adaleti gözeterek hizmet etmesi beklenen kurumlar, hatta bizzat insanın kendisi güç isteminin aracına dönüşürken akıl da tutkuların tatmininin aracı kılınmış olur ve insan da artık bir kendinde amaç olmaktan çıkarak bir araç halini alır. Düşünen, sorgulayan, tercihlerinde etik ilkeleri dikkate alan, kısaca etkin bir özne olmaya çabalayan insanın yerini edilgen bir nesne konumuna indirgenen insanın aldığı bir toplumdaysa kişiden beklenen bilgiye dayalı bir uzmanlaşma, ehliyet, liyakat ya da ortak iyi adına özgürce düşüncesini ifade etmesi değil, sadakattir. Liderine sadakat gösteren siyasal aktör ya da kamu yöneticisi, Salisburyli John'un işaret ettiği gibi sadakatiyle liderin gücünden kendine güç devşirmeye çalışır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.