Elinizde tuttuğunuz kitap; binlerce yıl öncesinden 2. Dünya Savaşı sonuna kadar olan süreci içeren bir nefretin tarihini, yaşadıkları vahşete rağmen nasıl bir dirençle hayatta kaldıklarını aktaracak kadar yaşamış ‘survivor'ların hikâyelerini, ağırlıklı olarak sanatçıların hapsedildiği Theresienstadt Getto ve Toplama Kampı'ndaki yaşamı ayrıntılarıyla aktarıyor.
Bu kitapta, bir nefret örneğinin nasıl başlayıp hangi çarpıtmalarla geliştiği, şiddete dönüştüğü ve en nihayet hastalıklı bir eyleme dönüşüp, Holokost gibi sistematik bir şekilde öldürme tasarımının gerçekleştirilmesi, daha sonra ise bunun inkârı ve çarpıtılmasına dair gerçekliği okuyacaksınız. Avrupa'ya göç etmiş ve belgelerinde Müslüman yazmasına rağmen yine de Theresienstadt'a hapsedilen İstanbul ve Edirne doğumlu Türk Yahudilerinin Holokost'u yaşadıklarına dair tarihî belgelere tanıklık edeceksiniz.
Tüm bu vahşetin içerisinde filiz veren müzik eserleri ve şiirler ile, besteci ve müzik eleştirmeni Viktor Ullmann'ın yine Theresienstadt'ta yazdığı 20 müzik kritiği, ilk defa toplu halde bu kitapta gün ışığına çıkıyor.
Piyanist, besteci, müzik terapist Renan Koen'in tutkulu araştırmaları ile bestecilerin bu kampta besteledikleri eserlerini deşifre etmesi sonucunda ilk kez ortaya koyduğu “Pozitif Direnç” kavramı ve bireysel ve toplumsal barışın daim olması amacıyla yarattığı “Pozitif Direnç Metodu” ışığında; din, dil, ırk fark etmeksizin “Bir daha asla!” diyebilmek için Koen'in hali hazırda gençlerle sürdürdüğü “Holokost Gerçekliği ile Pozitif Direnç” eğitimi, gençlerin kendi yetenekleri doğrultusunda sonunda ürün verdikleri “March of the Music” öğrenci hareketi ve öğrencilerin kendi ifadeleri ile de bu kitap çok geniş bir okuyucu kitlesine hitap ediyor.
“Artık avcı-toplayıcı devirde değiliz, geliştik, insanlık birçok aşamadan geçti. Dışarıda tehdit var, onlar kötü biz iyiyiz gibi davranış kalıpları ile yaşamak zorunda değiliz. Bunların esiri değiliz. Artık seçim yapma özgürlüğümüz var. Özgürüz. Farklılıklardan, çeşitlilikten keyif alma, onları takdir etme özgürlüğümüz var. Bunu yaparken kendi içimizdeki renkleri de onurlandırma özgürlüğümüz var. Benim özgürlüğü açıklama şeklim Öz'ün Gür'ül gürül yaşama akması ve öyle de olsun.” Renan Koen
- Açıklama
Elinizde tuttuğunuz kitap; binlerce yıl öncesinden 2. Dünya Savaşı sonuna kadar olan süreci içeren bir nefretin tarihini, yaşadıkları vahşete rağmen nasıl bir dirençle hayatta kaldıklarını aktaracak kadar yaşamış ‘survivor'ların hikâyelerini, ağırlıklı olarak sanatçıların hapsedildiği Theresienstadt Getto ve Toplama Kampı'ndaki yaşamı ayrıntılarıyla aktarıyor.
Bu kitapta, bir nefret örneğinin nasıl başlayıp hangi çarpıtmalarla geliştiği, şiddete dönüştüğü ve en nihayet hastalıklı bir eyleme dönüşüp, Holokost gibi sistematik bir şekilde öldürme tasarımının gerçekleştirilmesi, daha sonra ise bunun inkârı ve çarpıtılmasına dair gerçekliği okuyacaksınız. Avrupa'ya göç etmiş ve belgelerinde Müslüman yazmasına rağmen yine de Theresienstadt'a hapsedilen İstanbul ve Edirne doğumlu Türk Yahudilerinin Holokost'u yaşadıklarına dair tarihî belgelere tanıklık edeceksiniz.
Tüm bu vahşetin içerisinde filiz veren müzik eserleri ve şiirler ile, besteci ve müzik eleştirmeni Viktor Ullmann'ın yine Theresienstadt'ta yazdığı 20 müzik kritiği, ilk defa toplu halde bu kitapta gün ışığına çıkıyor.
Piyanist, besteci, müzik terapist Renan Koen'in tutkulu araştırmaları ile bestecilerin bu kampta besteledikleri eserlerini deşifre etmesi sonucunda ilk kez ortaya koyduğu “Pozitif Direnç” kavramı ve bireysel ve toplumsal barışın daim olması amacıyla yarattığı “Pozitif Direnç Metodu” ışığında; din, dil, ırk fark etmeksizin “Bir daha asla!” diyebilmek için Koen'in hali hazırda gençlerle sürdürdüğü “Holokost Gerçekliği ile Pozitif Direnç” eğitimi, gençlerin kendi yetenekleri doğrultusunda sonunda ürün verdikleri “March of the Music” öğrenci hareketi ve öğrencilerin kendi ifadeleri ile de bu kitap çok geniş bir okuyucu kitlesine hitap ediyor.
“Artık avcı-toplayıcı devirde değiliz, geliştik, insanlık birçok aşamadan geçti. Dışarıda tehdit var, onlar kötü biz iyiyiz gibi davranış kalıpları ile yaşamak zorunda değiliz. Bunların esiri değiliz. Artık seçim yapma özgürlüğümüz var. Özgürüz. Farklılıklardan, çeşitlilikten keyif alma, onları takdir etme özgürlüğümüz var. Bunu yaparken kendi içimizdeki renkleri de onurlandırma özgürlüğümüz var. Benim özgürlüğü açıklama şeklim Öz'ün Gür'ül gürül yaşama akması ve öyle de olsun.” Renan Koen
- Yorumlar