Benim İki Dünyam
“Arjantinli büyük yazar Chejfec, şüphesiz ki daha çok bilinmeyi hak ediyor. Benim İki Dünyam, geleceğin romanına giden yolun taşlarını döşüyor.”
– Enrique Vila-Matas
Benim İki Dünyam'ın elli yaşındaki yazar anlatıcısı, bir edebiyat konferansına katılmak için Brezilya'ya gider; fakat yazar için önemli olan konferans değil, şehirde yaptığı yürüyüşlerdir. İsimsiz yazar, neresi olduğunu bilmediğimiz bir şehirde haritadan rastgele ”büyük, yeşil bir lekeye benzeyen park”ı seçer ve bu noktaya ulaşana dek amaçsızca ilerler. Zamanla, zihninin kendi içinde yaptığı bir gezintiye dönüşen bu yürüyüşlerin her adımında/cümlesinde, kendi benliğinin iki farklı dünyadan oluştuğunu keşfeder. İçinde küçük bir gölü barındıran parktaki “göl saatleri”nde somut ile soyutun, gerçek ile hayalin, yaşanılan ile yazılan dünyanın sınırları biraz daha belirginleşir.
Metafizik düşüncenin kendi kurgusunu oluşturduğu ve Latin Amerika edebiyatının dinamizmini metafizik bir alana taşımasıyla tüm dünyada dikkatleri üzerine çeken Benim İki Dünyam, Bülent Kale'nin İspanyolca aslından çevirisi ve Enrique Vila-Matas'ın önsözüyle…
Cam Arılar
Bir zamanların süvari yüzbaşısı olsa da, artık beş parasız olan Richard, iş bulmak için ordudan arkadaşı Twinnings'in yardımına başvurur. Fakat artık devir değişmiştir: Atların yerini tanklar, kahraman askerlerin yerini iş adamları almıştır. Neyse ki Twinnings, Richard için gizemli bir mucit ve iş adamı olan Zapparoni ile bir görüşme ayarlar. Zapparoni otomat üretiminden film endüstrisine birçok alanda muazzam bir güce sahiptir ve bazı işler için Richard gibi birine ihtiyacı vardır. Görüşme, Zapparoni'nin hem teknoloji harikalarıyla dolu hem de tamamen doğayla bütünleşmiş malikânesinde yapılacaktır.
Richard böylesine güçlü ve zeki bir adamın kendisiyle neden görüşmek istediğini merak ederken, geldiği bu büyülü mekânın gizemini de fark eder: Teknolojinin yeni dünyası ile bir askerin eski dünyasının karşılaşmasıdır bu.
Distopik kurgusu, felsefi derinliği ve insan ruhunun yeni dünyayla karşılaşması sonucu yaşadığı travmayı tasvir gücüyle türünün en iyileri arasında yer alan Cam Arılar, (1957) adeta bir kâhinin şaşkınlığa uğratan öngörülerinin de romanı.
Yirminci yüzyıl Alman edebiyatının en tartışmalı ve özgün yazarlarından Ernst Jünger'in bu sıradışı eserini Mert Moralı Almanca aslından çevirdi.
Acil Gerçekdışılıkta Maceralar
“Ruhun belli derinliklerinde sıradan sözcüklerin hükmü yoktur. İşte buradayım ve yaşadığım krizlerin doğru bir tanımını yapmaya çalışıyorum, ama bulabildiğim tek şey imgeler.”
O zamanlarda deyim yerindeyse “altın çağ”ını yaşayan modernist romanın dev eserleri arasına, 1936'da Romanya'nın küçük bir kasabasında yazılan bir roman daha katılır: Acil Gerçekdışılıkta Maceralar.
Bu küçük hacimli başyapıtın yazarıysa “Ruhun belli derinliklerinde sıradan sözcüklerin hükmü yoktur,” diyen Max Blecher'dır.
Romanda genç bir adam, “gerçekdışılıkta maceralar” olarak adlandırdığı zihinsel buhranlar yaşamaktadır. Öyle ki, bir süre sonra tüm dünya onun için tamamıyla bir “imgeler toplamı” haline gelir ve gerçekdışı, gerçekten daha gerçeğe dönüşür: Avrupa'yı esir alacak karabasanı bile, tıpkı bir kâhin gibi, tüm açıklığıyla görür. Yine de, genç adam için “gerçekdışılıkta maceralar”ı anlamlandırmak, adlandırmak kadar kolay olmayacaktır.
Yatağa mahkûmiyetinin sekizinci yılında ve ölümünden iki yıl önce kaleme aldığı bu başyapıtıyla Max Blecher'ı Musil, Schulz, Kafka, Pessoa gibi büyük modernist yazarların katına çıkaran Acil Gerçekdışılıkta Maceralar, Herta Müller ile Andrei Codrescu'nun önsözleri ve Suat Kemal Angı'nın çevirisi ile ilk kez Türkçede
Soğuk Deri
Okuyup bitirdikten sonra bile peşimi bırakmadı. Müthiş bir kitap.
- Enrique Vila-Matas
Huzursuz eden, çekiç gibi inen, görkemli bir roman.
- David Mitchell
Birinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra Antarktika yakınlarındaki küçük bir adaya, bir yıllığına yeni bir meteoroloji uzmanı gelir. Haritada bile zor görülen bu küçük adada bir kişi daha yaşamaktadır: Fenerin ketum görevlisi. Fakat iki kişilik bu ada, hiç de göründüğü kadar sakin değildir. Adanın gizemi ancak karanlık çöktüğünde ortaya çıkar. Soğuk Deri, imgelem gücü ve felsefi sorgulamalarıyla, insanın ”öteki” ile kurduğu ilişkiye dair unutulmaz bir roman.
- Açıklama
Benim İki Dünyam
“Arjantinli büyük yazar Chejfec, şüphesiz ki daha çok bilinmeyi hak ediyor. Benim İki Dünyam, geleceğin romanına giden yolun taşlarını döşüyor.”
– Enrique Vila-Matas
Benim İki Dünyam'ın elli yaşındaki yazar anlatıcısı, bir edebiyat konferansına katılmak için Brezilya'ya gider; fakat yazar için önemli olan konferans değil, şehirde yaptığı yürüyüşlerdir. İsimsiz yazar, neresi olduğunu bilmediğimiz bir şehirde haritadan rastgele ”büyük, yeşil bir lekeye benzeyen park”ı seçer ve bu noktaya ulaşana dek amaçsızca ilerler. Zamanla, zihninin kendi içinde yaptığı bir gezintiye dönüşen bu yürüyüşlerin her adımında/cümlesinde, kendi benliğinin iki farklı dünyadan oluştuğunu keşfeder. İçinde küçük bir gölü barındıran parktaki “göl saatleri”nde somut ile soyutun, gerçek ile hayalin, yaşanılan ile yazılan dünyanın sınırları biraz daha belirginleşir.
Metafizik düşüncenin kendi kurgusunu oluşturduğu ve Latin Amerika edebiyatının dinamizmini metafizik bir alana taşımasıyla tüm dünyada dikkatleri üzerine çeken Benim İki Dünyam, Bülent Kale'nin İspanyolca aslından çevirisi ve Enrique Vila-Matas'ın önsözüyle…
Cam Arılar
Bir zamanların süvari yüzbaşısı olsa da, artık beş parasız olan Richard, iş bulmak için ordudan arkadaşı Twinnings'in yardımına başvurur. Fakat artık devir değişmiştir: Atların yerini tanklar, kahraman askerlerin yerini iş adamları almıştır. Neyse ki Twinnings, Richard için gizemli bir mucit ve iş adamı olan Zapparoni ile bir görüşme ayarlar. Zapparoni otomat üretiminden film endüstrisine birçok alanda muazzam bir güce sahiptir ve bazı işler için Richard gibi birine ihtiyacı vardır. Görüşme, Zapparoni'nin hem teknoloji harikalarıyla dolu hem de tamamen doğayla bütünleşmiş malikânesinde yapılacaktır.
Richard böylesine güçlü ve zeki bir adamın kendisiyle neden görüşmek istediğini merak ederken, geldiği bu büyülü mekânın gizemini de fark eder: Teknolojinin yeni dünyası ile bir askerin eski dünyasının karşılaşmasıdır bu.
Distopik kurgusu, felsefi derinliği ve insan ruhunun yeni dünyayla karşılaşması sonucu yaşadığı travmayı tasvir gücüyle türünün en iyileri arasında yer alan Cam Arılar, (1957) adeta bir kâhinin şaşkınlığa uğratan öngörülerinin de romanı.
Yirminci yüzyıl Alman edebiyatının en tartışmalı ve özgün yazarlarından Ernst Jünger'in bu sıradışı eserini Mert Moralı Almanca aslından çevirdi.
Acil Gerçekdışılıkta Maceralar
“Ruhun belli derinliklerinde sıradan sözcüklerin hükmü yoktur. İşte buradayım ve yaşadığım krizlerin doğru bir tanımını yapmaya çalışıyorum, ama bulabildiğim tek şey imgeler.”
O zamanlarda deyim yerindeyse “altın çağ”ını yaşayan modernist romanın dev eserleri arasına, 1936'da Romanya'nın küçük bir kasabasında yazılan bir roman daha katılır: Acil Gerçekdışılıkta Maceralar.
Bu küçük hacimli başyapıtın yazarıysa “Ruhun belli derinliklerinde sıradan sözcüklerin hükmü yoktur,” diyen Max Blecher'dır.
Romanda genç bir adam, “gerçekdışılıkta maceralar” olarak adlandırdığı zihinsel buhranlar yaşamaktadır. Öyle ki, bir süre sonra tüm dünya onun için tamamıyla bir “imgeler toplamı” haline gelir ve gerçekdışı, gerçekten daha gerçeğe dönüşür: Avrupa'yı esir alacak karabasanı bile, tıpkı bir kâhin gibi, tüm açıklığıyla görür. Yine de, genç adam için “gerçekdışılıkta maceralar”ı anlamlandırmak, adlandırmak kadar kolay olmayacaktır.
Yatağa mahkûmiyetinin sekizinci yılında ve ölümünden iki yıl önce kaleme aldığı bu başyapıtıyla Max Blecher'ı Musil, Schulz, Kafka, Pessoa gibi büyük modernist yazarların katına çıkaran Acil Gerçekdışılıkta Maceralar, Herta Müller ile Andrei Codrescu'nun önsözleri ve Suat Kemal Angı'nın çevirisi ile ilk kez Türkçede
Soğuk Deri
Okuyup bitirdikten sonra bile peşimi bırakmadı. Müthiş bir kitap.
- Enrique Vila-Matas
Huzursuz eden, çekiç gibi inen, görkemli bir roman.
- David Mitchell
Birinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra Antarktika yakınlarındaki küçük bir adaya, bir yıllığına yeni bir meteoroloji uzmanı gelir. Haritada bile zor görülen bu küçük adada bir kişi daha yaşamaktadır: Fenerin ketum görevlisi. Fakat iki kişilik bu ada, hiç de göründüğü kadar sakin değildir. Adanın gizemi ancak karanlık çöktüğünde ortaya çıkar. Soğuk Deri, imgelem gücü ve felsefi sorgulamalarıyla, insanın ”öteki” ile kurduğu ilişkiye dair unutulmaz bir roman.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.