Risale-i Nur'da Yapılan Tahrifat
Elinizdeki kitap; Tarihin sözcükleri ile bunların işaret ettiği, adlandırdığı ya da başka bir biçimde temsil ettiği geçmişe ait şeyler (olaylar, kişiler, yapılar veya süreçler) arasındaki ilişkiyle ilgileniyor. Dahası, bu sözcükler ile bunların yanlış adlandırıldığı, adlarının silindiği, karartıldığı, ya da başka bir biçimde görmezden gelindiği, geçmişe ait, yani, şimdiki zamanı ortaya çıkaran bir geçmiş ile ilgileniyor. Tahrifattan söz açmak, görünüşte siyaseti, olmak istemediği ve olmak istememekte haklı olduğu şeye, yani ahlaka geri göndermektir.
Bir başka açıdan, görünür ve ifade edilir olanın alametlerini değiştirmeye, görülmemiş olanıgördürme çabası, çok kolay görüleni başka bir biçimde gördürmeye, bağlantısı olmayanın bağlantısını kurmaya, algılara ve duyguların dinamiklerinde çatlat oluşturma niyetli ellerin tahrifatıyla karşı karşıyayız.Tahrifat; sadece gerçek dünyaya ve hakikate karşı, hayali bir dünyanın oluşturulması değildir, tahrifatın bir başka boyutu (dikkat lütfen!) uyuşmazlık meydana getirme, hissettiğiniz hakikatlerin sunum tarzını değiştirme, çerçeveleri, ölçüleri “hissi sadefin ritmini değiştirerek”, böylece ifade biçimlerini de değiştirerek çelişkileri artırıp psikolojik bir baskı unsuru olarak ellerinde bir argüman olarak kullanmaktır!
Özgürleşme süreci, herhangi bir konuşan varlığın (ki konuşan kitap da olabilir) bir başkasıyla eşitliğinin doğrulanmasıdır. Tahrif edilen risalelere “Kürtler kimdir?” diye bir soru sorulsa; “üreyen, yani bir isme ve ada sahip olmayan veya kim olduğu önemli olmayan kimsenin adı” olarak cevap verilecektir. İşte bu çalışma siyasal ve kültürel olan eşitliğin doğrulanmasına verilen bir zararın, bir haksızlığın incelenmesi biçimine bürünen bir sahneyi gösteren metin incelemesidir. Bu sahne bize sonsuz çeşitliliğine ortak bir anlam verebileceğimiz ene'nin, “egoist” bir tutumunu görmemizi sağlamıştır.
- Açıklama
Elinizdeki kitap; Tarihin sözcükleri ile bunların işaret ettiği, adlandırdığı ya da başka bir biçimde temsil ettiği geçmişe ait şeyler (olaylar, kişiler, yapılar veya süreçler) arasındaki ilişkiyle ilgileniyor. Dahası, bu sözcükler ile bunların yanlış adlandırıldığı, adlarının silindiği, karartıldığı, ya da başka bir biçimde görmezden gelindiği, geçmişe ait, yani, şimdiki zamanı ortaya çıkaran bir geçmiş ile ilgileniyor. Tahrifattan söz açmak, görünüşte siyaseti, olmak istemediği ve olmak istememekte haklı olduğu şeye, yani ahlaka geri göndermektir.
Bir başka açıdan, görünür ve ifade edilir olanın alametlerini değiştirmeye, görülmemiş olanıgördürme çabası, çok kolay görüleni başka bir biçimde gördürmeye, bağlantısı olmayanın bağlantısını kurmaya, algılara ve duyguların dinamiklerinde çatlat oluşturma niyetli ellerin tahrifatıyla karşı karşıyayız.Tahrifat; sadece gerçek dünyaya ve hakikate karşı, hayali bir dünyanın oluşturulması değildir, tahrifatın bir başka boyutu (dikkat lütfen!) uyuşmazlık meydana getirme, hissettiğiniz hakikatlerin sunum tarzını değiştirme, çerçeveleri, ölçüleri “hissi sadefin ritmini değiştirerek”, böylece ifade biçimlerini de değiştirerek çelişkileri artırıp psikolojik bir baskı unsuru olarak ellerinde bir argüman olarak kullanmaktır!
Özgürleşme süreci, herhangi bir konuşan varlığın (ki konuşan kitap da olabilir) bir başkasıyla eşitliğinin doğrulanmasıdır. Tahrif edilen risalelere “Kürtler kimdir?” diye bir soru sorulsa; “üreyen, yani bir isme ve ada sahip olmayan veya kim olduğu önemli olmayan kimsenin adı” olarak cevap verilecektir. İşte bu çalışma siyasal ve kültürel olan eşitliğin doğrulanmasına verilen bir zararın, bir haksızlığın incelenmesi biçimine bürünen bir sahneyi gösteren metin incelemesidir. Bu sahne bize sonsuz çeşitliliğine ortak bir anlam verebileceğimiz ene'nin, “egoist” bir tutumunu görmemizi sağlamıştır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.